1Soru2Cevap

Güncelleme Tarihi:

1Soru2Cevap
Oluşturulma Tarihi: Haziran 27, 2002 10:23

Haberin Devamı

Haşmet BABAOĞLU - Sabah Gazetesi Yazarı :

“1 milyon 540 bin genç üniversite sınavında ter döktü. O gençlerden sadece 200 bini üniversiteye gidecek. Lotarya gibi bir şey değil mi? Çocuklara bir gelecek planlanırken üniversiteye odaklanmaya son verme gereğini çok açık göstermiyor mu bu rakamlar? Haydi anne babalar kendinize gelin ve çocuklarınız için başka hayaller kurmasını da bilin. İçinden üniversite geçmeyen bir hayata çöp muamelesi yapılmamalı, içinden üniversite geçmeyen bir hayat, atılmışlığın, yenilmişliğin, ikinci sınıflığın kırgınlığın ömrü olmamalı. Artık gençleri üniversiteye odaklanmış bir eğitim kültüründen koparmanın, onlar için yeni bilgi ve bilişim alanları açmanın zamanı geldi." (26 haziran 2002)

Soru : Çocuklara bir gelecek planlanırken, üniversiteye odaklanmaya son vermeli miyiz?

Haberin Devamı

Nuran ÇAKMAKÇI - Hürriyet Gazetesi Eğitim Yazarı

“Dünyada üniversite kapısında yığılmanın en fazla olduğu ülke Türkiye.
Ancak bu adayların başka şansı var mı? Diplomalı üniversite mezunlarının işsiz olduğu bir ülkede, "üniversiteye girmeyin, bu yarışta yer almayın" demek ne kadar sağlıklı? Meslek lisesini ya da düz liseyi bitiren bir adayın değil iş bulmak, toplumdaki sosyal durumu da zedeleniyor. Başarısız, işe yaramaz ünvanı yapıştırılıyor. Önce bunları sorgulamak gerekir. Bu sağlıksız yarışı önlemek için önce lise mezunlarına iş garantisi verip, gelecek kaygısı yaratmayacaksınız ki, üniversite önünde yığılmayı önleyeceksiniz. Meslek liselerine önceki yıllarda aldığı kararla üniversite kapısını neredeyse kapatan Milli Eğitim Bakanlığı, baskılara daha fazla dayanamayıp, bu kapıları araladı. Sınavsız üniversite seçeneğini koydu. İdealler güzel, üniversite, hatta eğitim-öğretim herşey demek değil. Ama, yaşadığımız hayat, bulunduğumuz çevre bunu zorunlu kılıyorsa yapacak fazla birşey yok. Önemli olan bu "acımasız yarış ve başarı aralığını"  en az zararla bitirmek.“

 M.Serdar KUZULOĞLU - Radikal Gazetesi İnternet Editörü

"Bilginin egemen olduğu bir çağda insanları uzmanlaştırma amacını taşıyan kurumların gerekliliği tartışılmaz. Ancak ülkemizde hazırlık safhasından mezuniyet sonrası döneme kadar bakıldığında üniversite bir branşlaşma merkezinden çok, otomatik bir sıralamayı takip eden öğrencilerin, klasik kalıp ve eğilimlerin içinde gidip geldiği bir 'son durak' gibi görünüyor. Çağın ihtiyaçlarına yönelik beyinler yetiştiren, araştırmacı, güncel programlara ve altyapıya sahip olmadıkça üniversitelerin, büyük vaadlerinin ve tarihinin verdiği kutsallık ardına gizlenen bir 'çıplak kral' olmaktan öteye gidemeyeceğini düşünüyorum. Ayrıca her sene milyonu aşkın insanı dışlayan bir sistem olarak üniversitenin böylesine bir mecburiyet haline getirilmesi de bana anlaşılmaz geliyor. Gelişmiş ülkelerde bile önemli bir kesim uzaktan eğitim ve özel sertifika programlarıyla kariyerlerini ilerletebiliyorlar. Oysa bizde neredeyse en basit işler için bile üniversite eğitimi şart koşuluyor. Bu anlamsız kaynak israfının bir açıklaması olabilir mi?"

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!