Güncelleme Tarihi:
Fransız gazetesi Liberation, 1998 yılını bitirdiğimiz gün ilginç bir manşet attı: 1998 antimedya yılı... Medyaya karşı düşmanlığın geçen yıl çok arttığını belirten gazete, 1998'in bir bilançosunu çıkardı.
Geçen yıl ‘‘dördüncü güç’’ medya herkesin hedef tahtası oldu.
Medyanın politikacılar tarafından eleştirilmesi eski bir alışkanlıktı; ama geçen yıl medyayı eleştirenler arasına bilim adamları, siyaset bilimciler, hatta bizzat medya mensupları da katıldı.
Bu durum yalnız Türkiye'de değil, dünyada da aynıydı. Bu nedenle Fransız Liberation gazetesi, medyaya yönelik eleştirilerin geçen senenin en önemli gelişmesi olduğu sonucuna vardı ve bu konuyu 31 Aralık 1998'de manşetine taşıdı.
Liberation'da çıkan yazıya göre eski bir terim olan ‘‘medyatik linç’’ (Türkçe'de daha çok 'medyanın yargısız infazı' deyişi kullanılıyor) yeniden yaratıldı ve her durumda kullanılmaya başlandı.
DOZU KAÇTI
Gazete, yeryüzündeki gücü artan medyaya karşı bir sivil bilincin yükselişinin olumlu olduğunu, bunun medyanın kendi kendini denetlemesi için gerekli bir baskı sağladığını belirtirken, yine de eleştirilerin dozunun kaçtığını belirtiyor.
Gazeteye göre, medyaya karşı düşmanlık öyle boyutlara vardı ki, okuyucular basının hiçbir sorumluluğu olmadığı konularda bile onu sorumlu tutmaya başladı. Bunun en iyi örneği Fransa'da yaşandı: 1998 Fransa bisiklet turnuvası Tour de France sırasında bisikletçilerin doping yaptığı ortaya çıktığında medya buna doğal olarak geniş yer ayırdı. Olay gerçek bir skandaldı. Ama okuyucular, doping yapılmasına kızacakları yerde medyaya kızdılar! Buradan çıkan sonuç, gazete, televizyon ve radyonun ‘‘müşterisi’’, dolayısıyla ‘‘velinimeti’’ durumunda olan, bu nedenle de sanki kusursuz bir yaratıkmış gibi sürekli övdükleri ‘‘okuyucunun’’ aslında herkes gibi kusur ve zaafları olduğuydu. Bisiklet meraklıları, hayranı oldukları sporcuların sahtekarlık yaptığını bir türlü kabullenmek istemiyorlar, bisiklet yarışından duydukları zevkin bu haberle bozulmasına tahammül edemiyorlardı. Gerçeğe gözlerini kapamayı tercih ettiklerinden, medyanın devamlı dopingten bahsetmesine çok kızmışlardı...
‘YENİ BEKÇİ KÖPEKLERİ‘
Bunun yanısıra, Fransa'da medyayı çok sert biçimde eleştiren birkaç kitap çok sattı. Bunların başında ‘‘Le Monde Diplomatique’’ yazarlarından Sergi Halimi'nin ‘‘Yeni Bekçi Köpekleri’’ adlı kitabı geliyordu. Ayrıca son yıllarda Fransa'nın en ünlü sosyologlarından biri haline gelen Pierre Bourdieu de medyaya amansız saldırılarıyla tanınıyordu. Bu durum, ‘‘antimedya yılı’’na bilimsel bir hava da kazandırıyordu...
Jacquet L'Equipe Gazetesini 1-0 yendi
Fransa Milli Futbol Takımı'nın antrenörü Aime Jacquet, ülkenin tek günlük spor gazetesi ve satışıyla da bir numaralı gazetesi durumundaki güçlü L'Equipe'in günah keçisiydi. Gazete antrenörü sürekli eleştiriyor, hatta alay ediyordu. Aime Jacquet'nin bu kadar güçlü bir gazeteye karşı yapabileceği fazla bir şey yoktu. Daha doğrusu tek bir şey vardı ve o da onu yaptı: Fransa takımına Dünya Kupası'nı kazandırdı. İşler birden tersine dönmüştü. Fransa'nın şampiyon olduğu gün, bir televizyon kanalında duygularını açıklayan Jacquet, L'Equipe gazetesinin tavrına karşı tutumunu çok açık bir biçimde belirtiyordu: ‘‘Asla affetmeyeceğim...’’ Bunun üzerine L'Equipe gazetesi mecburen başını önüne eğdi, özür diledi, övücü manşetler attı ve en son geçen hafta Aime Jacquet'ye ‘‘elini uzattığını’’ açıkladı...
MItch kasırgasının bilançosu
Ekim sonunda Orta Amerika Mitch kasırgasının etkisi altına girdi. Birkaç gün sonra olay yerine gelen Nicolas Poincare adlı muhabir, diğer gazetecilerle birlikte Honduras hükümetinin verdiği resmi rakamları dinledi: 3 Kasım'da 5 bin kişi, ertesi gün de 7 bin kişi ölmüştü. Ama muhabir kuşkuluydu. Çünkü yaptığı hastane ziyaretleri sırasında bu rakamları haklı çıkartacak bir kaosla karşılaşmamıştı. Ayrıca öylesi bir ortamda bu kadar kesin rakamlar hemen nasıl belirlenebilmişti? Nicolas Poincare bir hafta sonra Paris'e döndüğünde Honduras'ın verdiği resmi rakamları tartışmaya açtı. Medya, Romanya'da Çavuşesku devrildiği sırada ilk anda iddia ettiği korkunç ölü ve yaralı rakamlarının sonradan fos çıkmasıyla büyük bir ders almıştı. Nitekim Honduras hükümeti kısa süre sonra rakamları değiştirdi. Ölü sayısını 10 binlerden 5657'ye indirdi. Ama Honduras da medyanın bu eleştirel tutumunu duygusuz bulduğunu belirterek tepki gösterdi: ‘‘400 ya da 500 ölü fazla, eksik. Unutmayın, bugün ölen Honduras!’’
MonIcagate'in yıldızı Internet
ABD'yi ve dolayısıyla bütün dünyayı sarsan Monicagate skandalını ilk ortaya çıkaran medya oldu. Ama bildiğimiz medya değil, yeni bir medya: İnternet. Matt Drudge adında garip bir adam İnternet'te bir site açmış ve oradan duyduğu bütün dedikoduları haber diye yayınlamaya başlamıştı. Clinton'la ilgili bütün seks dedikodularını da normal gazetecilik yöntemlerine başvurmaksızın, yani doğrulatma, kontrol etme çabasına hiç girmeden İnternet'teki sitesinde yayınlıyordu. Bu iş öyle bir hale geldi ki, İnternet'in yarattığı ilgi karşısında ezilen günlük gazeteler, hatta en ciddileri bile Matt Drudge'ın kaleminden çıkan yazıları basmaya başladılar. Drudge modası bütün medyaya yayıldı. Örneğin kasım ayında dünyanın en saygın gazetecilik dergilerinden biri olan Columbia Journalism Review'nun anket yaptığı Amerikalı gazetecilerin yüzde 89'u, politikacıların özel yaşamlarına gösterdikleri ilgiyi sürdüreceklerini söylediler...