1997 bilimde çığır yılı oldu

Güncelleme Tarihi:

1997 bilimde çığır yılı oldu
Oluşturulma Tarihi: Aralık 29, 1997 00:00

İnsanlık tarihi belki de bugüne kadar tek bir yıl içinde bu kadar çok bilimsel keşif ve buluşa tanık olmadı. Genetik kopyalama, insan için yedek organ üretimi, ölüm saatinin hesaplanması, yaşlılık geninin keşfi gibi gelecekte tıp bilimine hizmet edecek çok sayıda atılım 1997'de gerçekleştirildi. Ya da geçmiş yıllara dayanan keşif ve buluşlar bu yıl içinde tamamlanarak dünyaya duyuruldu.Ayrıca uzaydaki ufkumuz bu yıl içinde inanılmaz boyutlarda genişledi. İnsanın binlerce yıllık rüyalarından biri daha yani Mars'ın fethi bu sene gerçekleştirildi. Jupiter'in uydusu Europa'nın çevresindeki Galileo uzay aracından ilginç bilgiler geldi. Işınlama mucizesi, sürücüsüz otomobil gibi bilim kurgu filmlerinin hoş fantezileri olabilecek teknolojik atılımlar yine 1997'de gerçek oldu.Yılın en sansasyonel bilim olayı, İskoçya'daki Roslin Enstitüsü'nde genetik klonlama yöntemiyle bir koyunun kopyalanması oldu. Dr.Ian Wilmut liderliğindeki ekibin gerçekleştirdiği deney sonucu, yetişkin bir koyunun birebir genetik kopyası olarak dünyaya gelen koyun Dolly, ‘‘Gelecekte insanlar da kopyalanacak mı? Dünyayı ucubeler sarar mı?’’ korkularını da beraberinde getirdi. Sonuçları geçen şubat ayında açıklanan ve dünyayı allak bullak eden bu müthiş bilimsel deney, çok yoğun bir etik tartışması da başlattı. Dr.Frankenstein benzeri çılgın bilimadamlarının, insan da kopyalayarak büyük bir felakete yol açabileceği korkusu ortalığı sardı. İnsan kopyalamak, İngiltere dışındaki hiçbir ülkede resmen yasaklanmamıştı. Bunun üzerine ABD Başkanı Bill Clinton, klonlamanın yasal ve etik koşullarının incelenmesi için uzmanlar heyetine talimat verdi. Tam bu sırada Amerikalı bilimadamları da, İskoçlar'dan daha farklı bir yöntemle maymun kopyaladıklarını dünyaya ilan ettiler. Oregon Sağlık Hizmetleri Enstitüsü'nde Don Wolf başkanlığındaki ekip tarafından gerçekleştirilen klonlama, dışarıda döllenerek embryo haline getirilen iki ayrı hücreden yapıldı. Bu yüzden de dünyaya gelen yavrular ne birbirlerine ne de yetişkin bir maymuna benzedi. Genetikbilimciler bir embryodan en az sekiz kopya üretilebileceğini açıkladılar. Roslin Enstitüsü bir koyunun memesinden alınan hücrenin genetik kodunu başka bir koyundan alınan döllenmemiş yumurtaya aktardı. Kendine özgü kromozom yapısı silinen bu yumurta üçüncü bir koyunun rahmine yerleştirildi ve sonuçta Dolly doğdu. Adını iri göğüslü country müzik sanatçısı Dolly Parton'dan alan kopya koyun aynı zamanda sadece dişilerden doğan ilk memeli oldu. Ancak Dolly insan geni taşımadığı için, deney henüz tamamlanmış sayılmıyordu. İnsan geni aşılanarak klonlanan beş kuzu geçtiğimiz temmuz ayında dünyaya geldi. Dünya bu kez de Polly, Molly ve diğerleriyle tanıştı... Başsız kurbağaGen mühendisliği alanında bir koyunun kopyalanmasından sonra yılın en müthiş sansasyonu İngiliz bilimadamlarının başı, gövdesi ve kuyruğu olmayan bir kurbağa yaratmayı başarmasıydı. Bath Üniversitesi araştırmacılarından Prof. Jonathan Slack'ın geliştirdiği bu kurbağa embriyosunun sadece kalbi, kan dolaşım sistemi ve istenen organları vardı. Yani istenen organın yedek parça olarak üretilmesinde büyük bir çığır açıyordu bu deney. İnsan ve kurbağada aynı genler benzer işlevleri yerine getirdiği için bu yöntemle ileride ‘‘başsız insan’’ yaratılması mümkün olabilecek. Bu teknik ve klonlama yöntemi bir arada kullanılarak kalp, karaciğer, böbrek gibi organlar yapay rahim içinde büyütülüp yedek parça olarak üretilebilecek. Organ bağışı için bekleyen hastalar, kendi dokusundan üretilen ısmarlama yedet organa kavuşabilecek. Böylece doku uyuşmazlığı sonucu vücudun organı reddetmesi sorunu da ortadan kalkacak. Prof.Slack'in yönteminde beyni ve merkezi sinir sistemi olmayan kurbağa embriyoları sadece bir hafta yaşatılıyor. Bu süre içinde embriyo, yasal olarak canlı varlık sayılmasını gerektiren herhangi bir gelişme göstermiyor. Maymuna kafa nakli Amerikalı bilim adamları bu yıl sağlık ve tıp alanında müthiş buluşlar yaptılar. İnanılmaz başarılardan biri de bir canlıdan diğerine kafa nakli yapılmasıydı. Bilim adamları iki maymunun kafalarını değiş tokuş ederek tıpta bir devrime imza attılar. Büyük yankı uyandıran deney Case Western Reserve Üniversitesi'nden Prof. Robert White başkanlığındaki ekip tarafından Ohio'da makak maymunları üzerinde gerçekleştirildi. Kafaları değiştirilen maymunların dışarıdan gelen uyarılara verdikleri tepkilerde hiçbir bozulma meydana gelmedi, uyku düzenleri değişmedi. Ses ve gürültüye tepki veren maymunlar sinir sistemleri mükemmel işlediği için tıptı eskisi gibi yemeye ve içmeye devam ettiler. Maymunlar bir hafta yaşadı. Amerikalı bilim adamlarına göre bu deney en geç 25 yıl içinde insanlara da uygulanabilecek. Vücudun büyük bölümünün yaralandığı durumlarda hastaya pek çok organ nakli yapılması yerine, sağlam kafaya uygun beden takılacak. İnsan ömrü uzayacak İNSAN ömrünü yüz yılın ötesine taşımayı öteden beri aklına koymuş olan bilimadamları bu yıl içinde şaşırtıcı keşiflerde bulundular. Bu keşifler insanın yaşam süresini belirleyen bir gen ve bir enzimle ilgiliydi. İşte iki önemli keşif:1- Genetik saat; Telomeres İnsanın yapı taşlarını oluşturan kromozomlarda saklı telomeres adlı enzim, insanın bilimsel kader çizgisinin belirlenmesi açısından müthiş bir keşif oldu. Kromozomları taşıyan DNA sarmalını dış etkenlere karşı koruyan telomeres insan yaşlandıkça bir çeşit kimyasal reaksiyondan geçerek fitil gibi yanmaya başlıyor. Telomeres yanıp bittiğinde ‘‘genetik saat’’ duruyor ve insan yaşamı sona eriyor.Şimdi bilimadamları bu bulgu temelinde, insan yaşamını ölçmek üzere bir test oluşturmaya çalışıyorlar. 5 yıl içinde geliştirilmesi beklenen genetik test aracılığıyla telomeresteki erime ölçülerek bir insanın ortalama ömrü yaklaşık olarak tahmin edilebilecek. 2- Yaşlılık geni; P21 Tıp çevrelerinde olay yaratan bir buluş daha... New York'taki Brown Üniversitesi'nden Dr.J.P.Brown ve ekibi yaşlılığa neden geni keşfettiklerini geçen ağustos ayında dünyaya ilan ettiler. ‘‘P21’’ adlı bu gen ortadan kaldırılınca hücrelerin yaşam süresi uzuyor ve yaşlılık gecikiyor. Hücrelerin kaç kez bölüneceğini bu gen belirliyor. Bu genin etkilediği hücreler belirli miktarda bölündükten sonra ölüm sürecine giriyorlar. Şişmanlık virüsü bulunduİNSANLARIN sadece kalıtım veya oburluk yoluyla şişmanlamadığı da bu yıl ortaya çıktı. Amerikalı bilimadamları şişmanların yüzde 15'inin solunum yoluyla vücuda giren Ad-36 virüsü yüzünden kilo aldığını tespit ettiler. Virüs yüzünden şişmanlayan hastaları iyileştirecek aşının iki yıl içinde geliştirilmesi bekleniyor. Tavuklar üzerinde yapılan deneylerde insandan alınan Ad-36 virüsünün enjekte edildiği tavukların şişmanladığı görüldü.Daha sonra şişman hastalar teste tabi tutuldu ve her beş şişmandan birinin bu virüs yüzünden kilo aldığı anlaşıldı. Beşinci tat keşfedildiTATLI, ekşi, tuzlu ve acıdan sonra insan damağının ayırtedebildiği beşinci bir tat daha bu yıl içinde keşfedildi. 30 yıldır insanın tat alma mekanizmasını inceleyen Miami Üniversitesi'nden iki araştırmacı, gıda sanayi tarafından yıllardır kullanılan monosodyum glutamat (MSG) adlı maddenin beşinci bir tadı içerdiğini tespit ettiler ve su tada Japonca'da ‘‘nefis’’ anlamına gelen ‘‘umami’’ adını verdiler. İnsanın çok sevdiği ete benzer bu tat, elma, domates, mantar ve patateste blunuyor. Genetik by-pass Amerikalı araştırmacılar genetik mühendisliğine yepyeni bir anlayış getirerek tıp dünyasında çığır açtılar. Kalp hastalarına müjde niteliğindeki yeni tedavi yönteminde damarları tıkanan kalbin by-pass ameliyatı ile düzeltilmesi yerine genetik müdahaleyle kendi kendine iyileşmesi sağlanıyor. Genetik müdahale sonunda kalbin sağlıklı dokuları istenilen şekilde değişikliğe uğradı. Yani by-pass ameliyatı yapılmadan tıkanan kalp damarlarının hemen yanında sağlıklı açık damarlar oluşturuldu. Yapay kan için dev adım Bilim adamları geçen yıl tütün bitkisinden insan kanındaki hemoglobin maddesini üretmeyi başardılar. Fransız
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!