1915’te yaşanan trajediye kimse soykırım diyemez

Güncelleme Tarihi:

1915’te yaşanan trajediye kimse soykırım diyemez
OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 01, 2005 00:00

Emekli Büyükelçi Gündüz Aktan, 1948’de imzalanan ‘Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması SözleÅŸmesi’ne göre, Ermeni trajedesinin soykırım kapsamına girmediÄŸini söylüyor. Aktan’a göre, siyasi mücadeleler soykırım kapsamının dışında kalıyor.Cevabını aradığımız soru ÅŸu: 1915’te ne oldu?- 1915’te tehcir oldu. Tehcir, bir halkın yaÅŸadığı yerden alınıp baÅŸka bir yere götürülmesidir. SavaÅŸ içinde, tüm Türkiye’de olduÄŸu gibi orada da gıda sorunu var. Salgın hastalıklar var. Ayrıca, Ermeni kafilelerini koruyacak çok fazla birlik de yok. Dolayısıyla, koca bir kafileyi korumak üzere çok az sayıda asker verebiliyorsunuz. Saldırılar oluyor. Bütün bunlar bir araya gelince, yola çıkanlarla Suriye’ye varabilenler arasında sayıca önemli bir farklılık bulunduÄŸu görülüyor. Önemli olan, tehcir sırasında ne kadar insanın öldüğü.SÖZLEÅžME NE DÄ°YORSizce kaç kiÅŸi öldü tehcir sırasında?- Kesin bir ÅŸey söyleyemeyeceÄŸim. Ben mesela, 300 bin kiÅŸinin ölmüş olabileceÄŸini düşünüyorum. 300 bin önemli bir rakam. Ama bunun çok daha aÅŸağıda olması da muhtemel. Ne var ki, kesin rakam söylemek doÄŸru deÄŸil. O dönemde bölgenin Müslüman nüfusunun oluÅŸturan Türkler ve Kürtlerden de çok ciddi ölümler var. Ä°ttihat ve Terakki’nin tehcirdeki amacı, Ermenileri sürüp etnik temizlik yapmak mıydı?- Bana madem ki Ä°ttihat ve Terakki’nin amacını soruyorsunuz, yapılan iÅŸin bugünkü hukuka göre soykırım olup olmadığına bakmak lazım. Soykırım, bir suç kategorisi, üstelik en ağır suç kategorisi. Bu suçu, 1948 yılında kabul edilen Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması SözleÅŸmesi gayet açık bir biçimde tanımlıyor. Bu sözleÅŸmenin ikinci maddesinde dört grup sayılıyor ve ‘Bu dört grubu yok etmek amacıyla aÅŸağıda iÅŸlenen fiiller soykırımdır’ deniliyor. Åžimdi bu dört gruba bakalım. Nedir sözleÅŸmedeki dört grup?- Etnik gruplar, dini gruplar, ırki grup, milli grup. Hukuk tabiriyle bu dört grup, soykırıma karşı sözleÅŸmenin himayesi altındadır. Bir baÅŸka açıdan bu, ‘BaÅŸka gruplar bu himayeye girmez’ anlamına gelir. Türkiye’ye isnat edilen suç, üçüncü maddede yer alıyor. Deniliyor ki, ‘Öyle bir ölüm yürüyüşü tertiplediniz ki, bu yürüyüşe katılanların saÄŸ kalmayacağını zaten biliyordunuz.’ Sonuca bakınca siz ne diyorsunuz?- Åžimdi Ä°ttihat-Terakki’nin yaptığını üçüncü madde açısından deÄŸerlendirelim. Bütün arÅŸivleri okuyup kendiniz de bir sonuç çıkartabilirsiniz, ama asıl konuya iliÅŸkin iki temel telgraf var. Biri Enver PaÅŸa’nın, diÄŸeri Talat PaÅŸa’nın telgrafı. Enver PaÅŸa telgrafında diyor ki, ‘Rus orduları, Kafkaslar’dan önlerine kattıkları Müslüman kitleleri sürerek sınırlarımıza giriyorlar. Bu ÅŸartlar altında, cephenin selametini saÄŸlayabilmek için biz de bölgedeki Ermeni nüfusu cepheye sürelim. Veya aynı Ermeni nüfusu, imparatorluÄŸun baÅŸka bir yerine tehcir edebiliriz.’ Karar, Talat PaÅŸa’nın kararıdır. EÄŸer Ermeniler Rus ordusuna doÄŸru sürülseydi, hiçbirisi hayatta kalmazdı. Buna raÄŸmen, Talat PaÅŸa bu öneriyi kabul etmemiÅŸ, tehcir kararı vermiÅŸ ve uygulamıştır. Åžimdi burada ‘yok etme’ kastı var mıdır? Hayır, yoktur. Burada, düzenli olsun, mümkün olduÄŸu kadar az telefát verilsin diye elden gelen yapılmıştır. Ä°LK KEZ 1965’TE Bu noktada yapılan itiraz nedir?- Ermeniler, ‘Bunların amacı bütün dünyayı aldatmaktır’ diyor. Allah aÅŸkına, o ÅŸartlarda dünya kimin umurunda ki? Siz savaÅŸta yaÅŸayıp yaÅŸamayacağınızı bile bilmiyorsunuz. Ä°leride Ä°kinci Dünya Savaşı olacak, ondan sonra Nurnberg Mahkemeleri olacak, orada ortaya soykırım diye bir suç çıkacak, Ermeniler de Nurnberg Mahkemeleri’nden 17 yıl sonra kendilerine soykırım yapıldığını keÅŸfedecekler, onun da üzerinden on yıl geçtikten sonra hayatlarında ilk defa söyleyecekler. Nurnberg’den 17 yıl sonra keÅŸfettiklerini söylediniz...- Çünkü ilk defa 1965’te dile getirdiler kendilerine soykırım yapıldığı iddiasını. Daha önce baÅŸlarına gelene soykırım filan demiyorlardı. Onun için 90. yılını anmaları da ilginç bir ÅŸey. Peki, uluslararası hukuka göre, Türkiye Cumhuriyeti’nin, ‘Bu Osmanlı döneminde yaÅŸanmış bir hadisedir, bizi ilgilendirmez’ deme hakkı var mı?- Burada bilinmeyen husus ÅŸu: Sevr AnlaÅŸması’na göre, bir Ermeni ülkesi kuruluyor. Bunun batı sınırlarını saptamak da Amerika’ya bırakılıyor. Derken Lozan AntlaÅŸması yapılıyor. Lozan’da Ermeni yurdu yok. Ermeni yurdu olmadığı gibi, metinde Ermeni kelimesi bile yok. Ama Lozan içinde Ermeni sorunu halledilmiÅŸtir. Nasıl halledilmiÅŸtir? Mal ve mülklerine el konulan Ermenilerin tazminat hakları da dahil mi buna?- 58. Madde’de ‘Ekonomik Konular’ baÅŸlığı altında ele alınmıştır. Burada, bütün tazminat hükümleri mevcuttur. Bütün bunlar alt alta yazılmış, itiraz için de altı aylık bir süre tanınmış. Bir sene içinde, yabancı hakimlerin de bulunduÄŸu hukuk mahkemelerine müracaat hakkı tanınıyor. Lozan’la birlikte bu iÅŸ kapanmıştır. Dolayısıyla, redd-i mirasa filan gerek yok. TRAJEDÄ°YE ŞÜPHE YOKTürkiye’nin bugüne kadar sergilediÄŸi siyasi tutum pek bir ÅŸey ifade etmiyor o zaman.- Åžimdi olayın niteliÄŸini inkár etmenin bir anlamı yok. Her ne kadar Türk’ü de, Müslümanı da ölüyorsa da, önemli sayıda Ermeni de ölüyor. Büyük bir trajedinin cereyan ettiÄŸinden de kimsenin şüphesi yok. Bu niye net bir biçimde ifade edilmiyor o zaman?- Ä°fade edilmez olur mu? Biz her zaman bunu ciddi bir trajedi olarak kabul ediyoruz. Ama buna soykırım dediÄŸiniz zaman iÅŸ deÄŸiÅŸir. Çünkü bu soykırım deÄŸil. 1915’te yaÅŸananlar siyasi mücadele olarak görülebilir mi?- Tabii, bu siyasi bir mücadeledir. Bu siyasi mücadelede insanlar ölür, siviller ölür, bu suçtur, ama adı soykırım deÄŸildir. Mesele Yahudi soykırımına dayanıyor. Yahudiler, Almanya’yı bölüp bir toprak parçasına sahip olmak istedikleri için öldürülmediler. Yahut Rus ordularına yardım ettikleri için öldürülmediler. Rus ordularıyla savaÅŸmakta olan Alman ordularını arkadan vurdukları için de öldürülmediler. Niçin öldürüldüler? Sadece Yahudi oldukları için öldürüldüler. BaÅŸka hiçbir sebep yoktu. Osmanlı Devleti’ne bakın bir de; Osmanlı Devleti, Ermenileri Ermeni oldukları için mi öldürdü? Ne yapmışlardır?- Tıpkı Balkanlar’da Bulgarların, Sırpların, Yunanlıların yaptığı gibi, bağımsız olmak için çeÅŸitli isyanlar çıkartmışlardır. Devlet de bu isyanları bastırmak için güç kullanmıştır. Elbette siviller de ölmüştür ama zaten Ermeni çeteleri de sivilleri öldürerek baÅŸlamışlardır isyanlara. Bunlar, tehcir sırasında yaÅŸananları meÅŸrulaÅŸtırmaz yine de, öyle deÄŸil mi?- Hiç şüphesiz ihmalleri, istismarları ve suiistimalleri meÅŸrulaÅŸtırmaz. Bazı yerlerde, Ermenileri korumakla görevli birlikler, korumaları altındaki Ermenilere saldırmıştır. Bazı memurlar görevlerini yapmamışlardır, bazıları hırsızlık yapmıştır. Bazıları kabul edilemeyecek olaylara girmiÅŸlerdir. Bunun sonunda, 1200’den fazla görevli Divanı Harp’e verilmiÅŸtir. Bunların da 600’ü idam edilmiÅŸtir. Yani siz SS subaylarının Yahudileri öldürdükleri için idam edilebileceklerini düşünebilir misiniz? Bunları yapan bir devletin, Ermenileri yok etme kastı olabilir mi? Öyle olsa, bu adamları idam etmek yerine teÅŸvik etmesi lazımdı. ERMENÄ°LER, TRAJEDÄ° KELÄ°MESÄ°NE RAZI DEĞİLErmeni sorunu uluslararası arenaya taşınmadan iki ülke arasında çözülemez mi? Bunun için ne gibi önerileriniz olabilir? Sonuçta bir trajedinin yaÅŸandığı ortada...- Ortada ama Ermeniler trajedi kelimesine razı deÄŸil. Çünkü trajedi dediÄŸiniz zaman bunun iki tarafı var. Oysa Ermeniler, Türk tarafının acılarını kabul etmeye hazır deÄŸiller. Bunu yüzümüze karşı da söylediler ama o kadar önemli deÄŸil. Biz tek yanlı da yapabiliriz bunu. Ä°liÅŸkilerin normalleÅŸmesi için çok mu geç kaldık? Bundan sonra ne yapılabilir?Bizim kabahatimiz ÅŸu: Ter Petrosyan döneminde, Ermenistan’ı tanımakla yetinmeyip diplomatik iliÅŸki kuracaktık. Tanıyanların başında Türkiye vardır, ama diplomatik iliÅŸki kurmamakla hata etmiÅŸtir. Diplomatik iliÅŸki halkın halkla, devletin devletle iletiÅŸim içinde olmasını saÄŸlar. Ä°kinci talihsizlik, Petrosyan’ın gitmesi ve Koçaryan’ın gelmesidir. Koçaryan’ın yönetimindeki rejim, uluslararası alanda yüz karası bir rejimdir. Bunun demokrasiyle filan alakası yoktur. Ermenistan sadece ekonomik bakımdan periÅŸan, ruhsal bakımdan kendini yaralamış bir ülke deÄŸil ki, aynı zamanda demokrasiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir ülke. Ve adam TaÅŸnak, Karabağ’ı iÅŸgal etmiÅŸ grubun adamı.Soykırım sözleÅŸmesi9 Aralık 1948 tarihinde Paris’te toplanan BirleÅŸmiÅŸ Milletler Genel Kurulu’nun 260 A (III) sayılı ararıyla kabul edilip, imza, onay ve katılıma açılmıştır. SözleÅŸme 13. maddeye uygun olarak 12 Ocak 1951 tarihinde yürürlüğe girmiÅŸtir. Türkiye sözleÅŸme’yi 23 Mart 1950’de onaylamıştır. 5630 Sayılı Onay Kanunu 29 Mart 1950 gün ve 7469 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. SözleÅŸme’nin Türkiye’yi ilgilendiren iki maddesi şöyle: Madde 1- SözleÅŸmeci devletler, ister barış zamanında isterse savaÅŸ zamanında iÅŸlensin, önlemeyi ve cezalandırmayı taahhüt ettikleri soykırımın uluslararası hukuka göre bir suç olduÄŸunu teyit eder. Madde 2- Bu sözleÅŸme bakımından, ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla iÅŸlenen aÅŸağıdaki fiillerden herhangi biri, soykırım suçunu oluÅŸturur.a) Gruba mensup olanların öldürülmesi;b) Grubun mensuplarına ciddi surette bedensel veya zihinsel zararverilmesi;c) Grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak yaÅŸam ÅŸartlarını kasten deÄŸiÅŸtirmek;d) Grup içinde doÄŸumları engellemek amacıyla tedbirler almak;e) Gruba mensup çocukları zorla bir baÅŸka gruba nakletmek.Bağımsızlık istiyorlardı1878’den bu yana bağımsızlık için mücadele eden bir grup Ermeni çeteci var. Yoksa, ‘Biz bağımsızlık mücadelesi filan vermiyorduk, Türkler ani bir nefretle bizi kesmeye baÅŸladılar’ mı deniliyor? Biz Ermenileri Ermeni oldukları için ne küçük gördük, ne toplumun dışına ittik.GÃœNDÃœZ AKTAN KÄ°MDÄ°R 1941 Safranbolu doÄŸumlu olan Gündüz Aktan, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden sonra İçiÅŸleri Bakanlığı’nda çalışmaya baÅŸladı. 1967 yılında DışiÅŸleri Bakanlığı’na girdi. Nairobi’de Büyükelçilik, BirleÅŸmiÅŸ Milletler’de Türkiye temsilciliÄŸi yaptı. Bern BüyükelçiliÄŸi’nden sonra BaÅŸbakan Özal’ın danışmanı oldu. Siyasi Ä°ÅŸlerden Sorumlu MüsteÅŸar Yardımcılığı ve Japonya BüyükelçiliÄŸi’nin ardından ASAM’ın başına geçen Aktan, aynı zamanda Radikal Gazetesi’nde yazıyor. (YARIN: PROF. DR. SELÄ°MDERÄ°NGÄ°L)Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!