Sefa KAPLAN
Oluşturulma Tarihi: Nisan 08, 2007 00:00
"AMA hangi Batı? Batı bir medeniyet toplamıdır. İnsanlık áleminin ulaştığı bir nihai çizgidir. Bu anlamda Batı bir adrestir. Bu İngiliz’in, onun, bunun kölesi olmamızı gerektirmez" dedikten sonra sözü Ayastefanos Anlaşması’na getiren Diyarbakırlı Ziya Bey’den başkası değildir.
Tarihe, "Türkçülüğün Esasları, Türk Medeniyeti Tarihi, Türkleşmek-İslamlaşmak-Muasırlaşmak" gibi kitapların yazarı olarak geçecek olan Ziya Gökalp yani. Ziya Bey, şöyle sürdürecektir sözlerini: "Ayastefanos Anlaşması tarihimizdeki bir lekedir. Rus, içimizdeki azınlıkları kışkırtmak suretiyle düşmanlığını ancak bir iblisin yapabileceği fenalıklara taşıdı. Osmanlı Ermenileri bu kışkırtmadan ilham alarak meydana çıktılar. Ayastefanos Anlaşması’na müdahale ederek ilk defa devletlerarası hukuka konu oldular. Rus’un aradığı da buydu... (s.47)"
Bu satırlar, Ahmet Şafak’ın "Kan Meclisi 1915" isimli yarı belgesel romanında yer alıyor. Aynı zamanda müzisyen olan Ahmet Şafak, 1915 Tehcir Kanunu öncesinde ve sonrasında yaşanılanları anlatırken, geniş bir tarihsel perspektiften ele alıyor meseleyi. Durum böyle olunca, Hınçak ve Taşnak çeteleri etrafında örgütlenen Ermeni milliyetçileri de, Ermeni milliyetçilerini kışkırtan Ruslar ve diğer devletler de ayrı bir anlam kazanıyor.
TALAT PAŞA’NIN FUTBOL YORUMU
"Kan Meclisi 1915"i çarpıcı kılan diğer ayrıntı ise Ziya Bey (Gökalp), İsmail Safa (Peyami Safa’nın babası) ve Halit Ziya (Uşaklıgil) arasında geçen konuşmalar. Dönemin en önemli kültür ve siyaset kuruluşlarından Türk Ocağı çatısı altında yapılan bu konuşmalar, Osmanlı aydınının ülkeye ve dünyaya nasıl baktığını da seriyor gözler önüne. Kitabın finalinde Hüseyin Cahit (Yalçın) ve Falih Rıfkı (Atay)’ın da tanık olduğu suikast teşebbüsünü de varın siz okuyun artık.