Güncelleme Tarihi:
‘YARGITAY ve Danıştay üyeleri’ adına hazırlanan 2 sayfalık açıklamayı Yargıtay 5. Hukuk Dairesi Üyesi Salih Özaykut okudu. Özaykut, düzenlemenin anayasaya aykırı “fonksiyon gaspı” olduğunu savunurken, “Demokratik hukuk devleti sisteminin hukuken sona erdirildiğini, yüksek yargı üyelik statüsünün ortadan kaldırıldığını, kuvvetler ayrılığından kuvvetler birliğine geçildiğini” öne sürdü.Macaristan’da görevine son verilen bir yüksek yargıcın başvurusuna ilişkin AİHM Baka/Macaristan kararını örnek gösteren Özaykut’un okuduğu açıklama özetle şöyle:
EŞİNE AZ RASTLANIR BİR TASFİYE
“Bu kararla ortaya konulan apaçık aykırılık, TBMM, yürütme organı, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay Başkanlıkları ile HSYK tarafından çok iyi bilinmektedir. Bu tasarruf, hukuki ifadesiyle açıkça bir fonksiyon gaspı niteliğinde olup, telafisi imkânsız sonuçlar doğurmak suretiyle ‘anayasaya ağır ve açık aykırılık’ içerdiğinden hukuken de yok hükmünde kabul edimelidir. Beklentimiz, kuvvetler ayrılığına, yargı bağımsızlığına, hâkimlik teminatına aykırı ve kazanılmış hakları ihlal eden, demokratik hukuk devleti ilkesine açık aykırılık taşıyan bu düzenlemenin geri çekilmesidir.
Kanunla dünya tarihinde eşine az rastlanır şekilde Yargıtay ve Danıştay’ın fiilen tasfiye edilmek istenmesine rağmen ne yazık ki tepki vermesi gereken Yargıtay ve Danıştay yönetiminden açıklama yapılmadığından bu açıklamayı yapma zorunluğu doğmuştur.
İSTİNAF MAHKEMELERİ BAHANE
İstinaf mahkemelerinin kurulmasına dair kanun 2004’te çıkmasına karşılık Yargıtay’da 250 olan üye sayısı 2011’de 387’ye, 2014’te ise 516’ya çıkarılmış; aynı şekilde Danıştay’da 95 olan üye sayısı 2011 yılında 156’ya, 2014 yılında ise 195’e çıkarılmıştır. 1.5 yıl sonra yapılan bu düzenlemeyle bu kez istinaf mahkemeleri bahane edilerek Yargıtay’ın 516 olan üye sayısı 310’a sonra da kademeli olarak 200’e, aynı şekilde Danıştay’ın üye sayısı 195’ten önce 116’ya sonra 90’a indirilmektedir.
‘Boşalt doldur’ yapılarak yürütmeyle uyumlu, yandaş bir yargı oluşturularak, yürütmenin etkisine kapalı kalan üyelerin tasfiyesinin amaçlandığı konusunda kamuoyunda yaygın kanaat bulunmaktadır. Kanunla kuvvetler ayrılığı ilkesi ortadan kaldırılmakta, yürütmenin tek hâkim olduğu kuvvetler birliği sistemine geçilmektedir.
YSK DA TASFİYE EDİLİYOR
Bu kanun aynı zamanda seçimleri tam bir tarafsızlıkla yürütmekle görevli Yüksek Seçim Kurulu’nu tasfiye etmektedir. Bu şekilde, Cumhurbaşkanı ve Yargıda Birlik Platformu tarafından seçilen üyelerin egemen olduğu HSYK tarafından belirlenecek üyelerden oluşacak yeni yüksek yargının yeniden seçeceği YSK’nın tarafsız olacağı konusunda şüpheler oluşacaktır.
Eğer Yargıtay ve Danıştay üyelikleri süreli hale getirilmek isteniyorsa bunun Anayasa Mahkemesi üyelerinde olduğu gibi Anayasa değişikliğiyle ve kazanılmış haklar korunarak yapılması gerekir. Yüksek yargı üyelerinin görevlerine yasa ile son verilerek, demokratik hukuk devleti sistemi de hukuken sona erdirilmekte, kazanılmış hakların korunması ilkesi yerle bir edilmekte ve yüksek yargı üyelik statüsü ortadan kaldırılmaktadır. Bu durum, başta hukuk devleti, ayrımcılık yasağı ve eşitlik, kuvvetler ayrılığı, Anayasa’nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkeleri, yargı bağımsızlığı ve hakimlik teminatı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları ve konuya ilişkin uluslararası belgelere aykırıdır.”
SOKAĞA ÇIKMAYI ARZU ETMEZDİK
MHP’nin kongre kararının temyiz incelemesini yapan Yargıtay 18. Hukuk Dairesi üyesi Mehmet Kamacı, Meclis’in ‘mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı’ ilkelerine aykırı düzenleme yapamayacağını söyledi. Kamacı, “Sokağa çıkmayı yüksek yargıçların hiçbirisi arzu etmez. Kendimizi ifade etme olanağı elimizden alındığı için bugün basına açıklama yapmak zorunda kaldık. Bu da en doğal hakkımız” dedi.
'SESSİZ KALANIN SALDIRANDAN FARKI YOK'
YARGITAY 4. Ceza Dairesi üyesi Dr. Mehmet Kaya, 4 Temmuz’da Anayasa Mahkemesi üyelerine bir yazı gönderdi ve ‘Yargıtay üyeliği’ statüsü 65 yaşına kadar anayasal teminat altındaki bir yüksek hâkimin görevine kanunla son verilmesinin düşünülmesinin bile utanç verici olduğunu savundu. Yazı özetle şöyle: “Bu değişiklik, kadrolaşmanın ötesinde bağımsız yargıyı tasfiye etme ve devleti ele geçirme niteliğindedir. HSYK’nın yapacağı seçim görünürdedir. İdarenin istihbarat dedikodularına dayalı istekleri ile Yargıtay içinde gidecek ve kalacak üyelerin listeleri çoktan yapılmıştır. Yargı bağımsızlığı, hukuk devleti ve demokrasi yok edilmektedir. Ne yazık ki, ormanı katleden baltanın sapı da ormandandır. Haksızlık ve hukuksuzluklara sessiz kalanların saldıranlardan farkı yoktur. Ülkemizi terk eden hukukun bir gün geri geleceği umuduyla.”
711 ÜYEYE 'BAKA' YOLU
ESKİ bir Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yargıcı olan Andras Baka, ülkesine dönünce Macaristan Yüksek Mahkemesi Başkanlığı’na seçildi. Hükümetin yargı paketini eleştirince, yasayla görevine son verildi. Baka, görevinin sona erdirilmesine karşı başvurabileceği bir kanun yolu olmaması nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) göre ‘adil yargılanma hakkı’nın (6. madde) ve eleştirilerden dolayı görevine son verilmesi nedeniyle ‘ifade özgürlüğü’nün (10. madde) ihlal edildiğini savunarak, AİHM’ye başvurdu. AİHM Büyük Dairesi, 23 Haziran tarihli kararıyla Baka’nın iki şikâyetini de kabul etti. Macaristan Hükümeti’ni Baka’ya 70 bin Euro tazminat ödemeye mahkûm etti. Karar AİHM Büyük Daire kararı olduğu için içtihat niteliği taşıyor. Türkiye’de 65 yaşa kadar anayasal teminatları olan ancak yasayla üyelikleri iptal edilen 711 Yargıtay-Danıştay üyesi açısından bu karar örnek niteliği taşıyor. Bu üyelere AYM’ye bireysel başvuru yolu gibi AİHM’e başvuru yolunun da açık olduğu belirtiliyor.