180 yillik gelenek

Güncelleme Tarihi:

180 yillik gelenek
Oluşturulma Tarihi: Kasım 16, 1999 00:00

Haberin Devamı

Sanayi tarihinin onemli duragi Sumerbank Beykoz Deri ve Kundura Fabrikasi, ulkemizde ayakkabi uretimi geleneginin kuruldugu mekán olarak biliniyor. Halen yilda 500 bin cift ayakkabi uretilen fabrikayla ilgili Skylife Dergisi'nin Kasim'99 sayisinda cikan bir yaziyi yayimliyoruz.

Yenikoy'un karsi kiyisi Beykoz... Pacasiyla oldugu kadar Sumerbank Deri ve Kundura Fabrikasi'yla da unlu Beykoz... Cumhuriyet oncesi ve cumhuriyet doneminde uzun yillar boyunca tum Turkiye'nin ayakkabi ihtiyacini, iste bu fabrika karsilamis. 1810'lu yillarda kurulan ve bugune kadar kesintisiz olarak faaliyetini surduren Beykoz Fabrikasi, halen uretimde olan ve terkedilen bolumleriyle bir muze-fabrika gorunumunde. Karayolundan giderken bu tarihi fabrikanin sahile dogru yayilan dev bir kompleks oldugu fark edilmiyor. Ama sahilden motorla ya da Bogaz vapuruyla gecerken, 183 donumluk bir arazi uzerine kurulu fabrika, her biri tarihi ozelliklere sahip farkli uniteleriyle cikiyor karsimiza.

Osmanli Devleti, Beykoz Fabrikasi'ni sivil halkin ve ozellikle de ordunun kundura ihtiyacini karsilamak amaciyla kurmus. Fabrikanin ilk adi Tabakhane-i Klevehane-i Amire. Daha sonra Beykoz Techizat-i Askeriye Fabrikasi adiyla aniliyor. Bugunun Sumerbank Holding A.S. Beykoz Deri ve Kundura Sanayii Isletmesi, 800'u askin idari memur ve isci kadrosuyla kucuk olcekte sivil halk, buyuk olcekte ordu ve resmi daire mensuplari icin ayakkabi uretmeyi surduruyor.

Turkiye'nin sanayi tarihine isik tutan bir uretim merkezi Beykoz Fabrikasi. Prof. Onder Kucukerman'in Geleneksel Turk Dericilik Sanayii ve Beykoz Fabrikasi adli kitabinda III. Selim doneminde Beykoz'da zengin su kaynaklarinin yakininda bir debbaghanenin kuruldugu belirtilmekte. Daha sonra Beykoz Deri ve Kundura Fabrikasi'na donusmesi hedeflenen Hunkar iskelesi ve Servi Burnu tarafindaki sahil bolgesi, deri sanayi bolgesi olarak tasarlaniyor.

1810'lu yillarda Hamza Efendi adli bir sahis, Beykoz'da bir deri imalathanesi kuruyor. Bu debbaghane daha sonra orduya devrediliyor. Fabrikada ordu icin gerekli palaska, kutukluk ve kosum takimlari uretiliyor. 1816'da, Beykoz Techizat-i Askeriye adini alan fabrikada 1826'da keci derisinden el uretimi askeri kundura yapiliyor. Beykoz Fabrikasi'nda ilk buhar makineleri 1827'de calistiriliyor. Uretilen askeri kundura, cizme, kosum takimlari 1856'da Uluslararasi Paris Fuari'nda sergileniyor.

1870'de fabrikada gunde 300 cift kundura uretiliyor. Uluslararasi Viyana Fuari'nda Beykoz urunu kunduralar altin madalya bile kazaniyor. Sadrazam Mahmut Sevket Pasa'nin girisimiyle 1912'de Beykoz Fabrikasi'na 90 beygir gucunde 2 dizel motor ve bir buhar kazani getiriliyor. Boylece, hizla buyuyen fabrikada gunluk kundura uretimi 1000 cifte cikiyor.

Fabrikanin mudurlugunu 9 yildir Niyazi Usta yurutuyor. Fabrika gezisinde rehberimiz 22 yillik Sumerbankli Teknik Mudur Ali Karcier. Fabrika, 180 yillik ayakkabi gelenegi ve sanatini teknik ve tasarim yonunden gecirdigi asamalarla yansitan bir uretim merkezi. Kisin sert gectigi Dogu bolgeleri icin buz ve karda yurumeyi saglayan ozel botlardan col savaslari icin tasarlanmis ayakkabilara, tahta tabanli guvenlik ayakkabilarindan su gecirmez avci botlarina, ozel cizmelerden taslarla suslenmis kadin pabuclarina kadar nice ayakkabi uretilmis Beykoz'da.

Niyazi Usta'nin vurguladigi gibi, bugun sivil piyasa pazarini buyuk olcude yitirse de, Beykoz Fabrikasi, ordu ve resmi dairelerden gelen talebe bagli olarak, yilda 500 bin cift ayakkabi uretiyor. Sumer Holding'in Turkiye'de dort fabrikasi faaliyette. Gecmiste erkek, kadin, cocuk ayakkabilarinin tumu Istanbul'daki fabrikada uretilirken, Dogu Anadolu'da Sarikamis, Van ve Tercan'daki fabrikalar devreye girdikten sonra isbolumune gidilmis. Ornegin yogun bir talep olmazsa artik Istanbul'da bot uretilmiyor. Kadin ve cocuk ayakkabilari ise Tercan'daki fabrikada uretiliyor.

Turkiye'de ayakkabi gelenegi ve tarihini yansitan bu koklu kurumun arsivinin degerlendirilmesi gerekli. 19. yuzyildan kalma ayakkabilardan ozel botlara, bir donemin modasini yansitan kadin ayakkabilarindan terliklere kadar nice malzemenin yani sira, eski makineler, gecmiste fabrikadaki uretimi belgeleyen sayisiz fotograf ve belge bir araya getirilerek bir muzede yerini almali.

Teknik Mudur Karcier'le fabrikayi dolasirken, once gectigimiz yil uretimine son verilen deri atolyelerini geziyoruz. Bu atolyelerin karsisindaki, Ingilizlerin insa ettigi yapilar, bugun depo olarak kullaniliyor. Deri atolyelerinde zaman durmus gibi. Aritma tesisi olmadigi ve Bogaz'in sularini kirlettigi gerekcesiyle durdurulmus uretim. Atolyeler arasinda, kose baslarinda Osmanli'dan kalma mermerden kucuk cesmeler cikiyor karsimiza. Fabrika arsivinin duzenlenmesi konusunda bugune kadar bir calisma yapilmamis, ama Salih Kirtorun adli bir usta, ozel cabasiyla fabrikadaki eski objeleri biraraya toplayarak kucuk bir tarih kosesi olusturmus. Bu koseyi deri siyirma bicaklari, bir zaman isciler icin siren yerine kullanilan canlar, muhurler, teraziler susluyor.

Bir baska mekánda ise Alman mali buharli dev bir makine cikiyor karsimiza. Niyazi Usta'nin gosterdigi eski fotograflardan birinde gordugum, basinda iscilerin calistigi bu makinenin yeri aslinda Sanayi Muzesi.

Beykoz'daki deri atolyelerinde zaman ve uretim durmus olsa da, kundura atolyelerinde halen calismakta olan iscilerin cogu Beykoz ve civarindan geliyor. Buyuk bolumu baba ya da dede meslegini surduruyor. Eski yillarda Istanbul'un cesitli yerlerinden gelen isciler oldugu icin Eminonu'nden kalkan vapur gunde birkac sefer yapar ve fabrikanin iskelesine yanasirmis. Simdilerde, Yenikoy tarafindan gelen az sayida personeli tasimak ve karsiya gecmeyi gerektirecek ozel durumlar icin fabrikanin motorlarindan yararlaniliyor. Karcier'le birlikte bu motorlardan birine binip kiyidan biraz aciliyor, onunden defalarca gectigimiz Beykoz Fabrikasi'na bir de sahilden bakiyoruz. Iskelenin yanibasi iscilerin cay molasi verdigi havuzlu yesil alan. Bu yesil alandan kundura uretim atolyelerine giderken artik kullanilmayan eski ray hatti da yer yer izleniyor.

Bogaz gemileri Hunkar iskelesine ugramiyor artik. Cay molasi, can sesiyle degil sirenle duyuruluyor; isciler buharli makinelerin degil, bilgisayarli modern makinelerin basinda. Zaman ve teknoloji degismis olsa da, tarihi fabrika Beykoz sahilinde hálá ayakta.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!