Güncelleme Tarihi:
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianameye göre 8 Şubat 2017’de gerçekleşen olay şöyle oldu: Bağcılar'da Mehmet Ali Kızılaslan (17) bir süre gönül ilişkisi yaşadıktan sonra ayrıldıkları Cansu Çaptı ile barışmak istedi. Reddedilince olay günü yanında getirdiği pompalı tüfek ile 16 yaşındaki Cansu Çaptı'nın karın bölgesine bir el ateş etti.
‘KIZIMIN YAŞITLARINI GÖRDÜĞÜMDE DAYANAMIYORUM’
Bakırköy 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada Suça Sürüklenen Çocuk (SSÇ) Mehmet Ali Kızılaslan ve avukatı hazır bulunurken, kızını kaybeden anne Fatma Çaptı ve avukatı Orkun Ayhan da katıldı. Duruşmada söz hakkı verilen Fatma Çaptı kızının sözlü veya nişanlı olmadığını söyleyerek, “Lise 1’inci sınıf öğrencisiydi. Kızım mezarda yatarken Mehmet Ali Kızılaslan’ın az bir ceza almasını istemiyorum. Hak ettiği cezayı almasını istiyorum. Sokağa çıkıp kızımın yaşıtlarını gördüğümde hâlâ dayanamıyorum. Olay sebebiyle ailem perişan oldu” dedi.
Çaptı’nın avukatı Orkun Ayhan ise, “SSÇ daha önce arkadaş olduğu maktul ile ayrılmasını hazmedemeyerek tasarlayarak eylemi gerçekleştirmiştir. SSÇ’nin herhangi bir indirim maddesi uygulanmadan cezalandırılmasını talep ediyoruz” dedi.
SAVCI: HAKSIZ TAHRİK İNDİRİMİ UYGULANMASIN
Mütalaasını açıklayan duruşma savcısı Mehmet Yıldırmaz, Mehmet Ali Kızılaslan ile Cansu Çaptı’nın olaydan önce bir süre sevgili olduklarını belirterek, “Daha sonra ayrıldılar. Anne Fatma’nın beyanına göre kızı Cansu ile Mehmet Ali Kızılaslan 2016 yılı Mayıs ayı içinde ayrıldı. Mehmet Ali, Cansu’dan ayrıldıktan sonra tekrar ilişki kurmak istedi ancak yüz bulamadı. Bunun üzerine Cansu’ya bir süre rahatsızlık verip tehdit ederek tekrar arkadaşlık yapmak için ikna etmeye çalıştı. Başaramayınca olay tarihinde üzerinde taşıdığı pompalı tüfekle Cansu’nun karın bölgesine hedef alıp sağ boşluk kısmına bir el ateş etti. Bu nedenle Cansu’yu kasten ve tasarlayarak öldürdükten sonra polis karakoluna giderek teslim oldu” dedi.
Bu nedenlerle cumhuriyet savcısı mütalaasının sonunda Kızılaslan’ın "Çocuğu veya beden veya ruh bakımından kendini savunmayacak kişiyi tasarlayarak öldürme" suçundan yaşı nedeniyle 18 yıldan 24 yıla kadar cezalandırılmasını talep etti. Ayrıca mağdurun SSÇ’den ayrıldıktan sonra başkası ile arkadaş olma veya olmama hak ve serbestisi bulunmaktadır. Bu husus SSÇ’nin takdirine veya iznine bağlı değildir. Herkesin kendi hayatını yaşama hakkına sahip olduğu anlaşıldığından SSÇ hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanması talebinin reddine karar verilmesi talep etti.
'PİŞMANIM…'
Kızılaslan daha önce verdiği ifadesinde ailesiyle tartıştığı için ormanlık bir alanda kaldığını belirterek, “Sevgi Ormanlığı’nda sabahlıyordum. Plakasını görmediğim bir otomobil siyah poşetin içinde bir şey attı ve gitti. Poşetin içine baktığımda erkek pantolonuna sarılı bir tüfek gördüm. Bunu aldım, polis merkezine götürüp teslim edecektim. Cansu’nun işyeri bu yol güzergâhına yakındı. ‘Cansu’ diyerek bu tüfeği ona doğrulttum. Amacım korkutmaktı. Cansu ile aramızda yarım veya 1 metrelik bir mesafe vardı. Cansu bana döner dönmez elimdeki tüfek ateş aldı. Cansu yere düştü. Korktum, oradan kaçtım, ardından da polis merkezine gittim. Ben Cansu’yu öldürmek istemiyordum. Bu tüfek kendiliğinden ateş aldı. Bir parmağım tetikteydi. Sağ elim plastik cerrahi ile ameliyat olduğu için tetiğe basmış olabilirim. Ben ayrıldığım için Cansu’yu tehdit etmiyordum. Kendisine ve ailesine rahatsızlık vermiyordum” diye savunmuştu.
Karar duruşmasında son sözleri sorulan Mehmet Ali Kızılaslan “Tahliyemi istiyorum, olay nedeniyle pişmanım” dedi.
Mahkeme heyeti, SSÇ Kızılaslan’ı 18 yaşından küçük olan maktul Cansu Çaptı’ya karşı tasarlayarak kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çarptırdı. Bu cezada haksız tahrik indirimi uygulanmasının yer olmadığına karar veren heyet, Kızılaslan’ın suç tarihinde yaşı nedeniyle cezayı 24 yıla düşürdü.