Güncelleme Tarihi:
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın düzenlediği Kültür Yolu Festivali’nin dokuzuncu durağı Çanakkale oldu. Festival kapsamında düzenlenen etkinliklerde dalış turizmine de ağırlık verildiği görüldü. Bu doğrultuda da Anadolu Hamidiye Tabyası’nda “Anı Dalışı” da gerçekleştirildi. Anı dalışını festival kapsamında deneyimlerken, sorularımızı yanıtlayan Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, dalış turizminde iddialı olduklarını ve hedef yükselttiklerini belirterek şunları aktardı:
150 KİLOMETRELİK SUALTI PARKI
“Bütün anıtları abideleri elden geçirdik. Çanakkale’yi tam bir açık hava müzesi haline getirdik. Ben de bir dalgıcım. Üç yıldız dalgıcım, 50 metreye kadar dalabiliyorum. İki gün önce de yüzerek boğazı geçtim. Dört beş yıl önce bu işe başladığımızda Çanakkale’deki batık çok merak edilen, dalınmak istenilen bir yerdi; fakat askeri bölge olduğu için yasaktı. Askeri makamlarla konuştuk, Sayın Bakanımıza konuyu açtık. Dalış, Türkiye için ihmal edilmiş bir konu. Askeri makamlar gerekli hassasiyeti gösterdi ve yasak bölge olmaktan çıkardık. TÜBİTAK ile çalışarak MAM (Marmara Araştırma Merkezi) Gemisi ile çalışma yaptı, 150 kilometrelik bir alanda sualtı parkı yaptık. Gelibolu Sualtı Parkı ismi ile.
23 BATIK VE DALIŞ NOKTASI VAR
23 batığımız var. Hepsi 1915 Çanakkale Savaşı’nda batırılmış. Bütün çalışmalarımızı tamamladık, şu anda dünyanın en önemli üç dalış merkezinden biri olma durumundayız. O yolda ilerliyoruz. Yabancı dalgıçlar gelmeye başladı. Bu işin duayenleri gelmeye başladı. Sualtındaki bu varlığın hepsi orijinal olduğu için çok merak ediliyor. Normalde birçok yerde heykeller yapılıyor, daha sonra gemiler batırılıyor. Bunlar suni olduğu için çok ilgi çekmiyor. Bizim her batığın bir hikâyesi var. Dünyada bu kadar zengin dalış noktası olan başka bir yer yok. Hepsi de savaş sırasında batırılmış batıklar. Çok yakın bir zaman içerisinde dünyada artık dalış dendiği zaman Çanakkale akla gelecek.
BÜYÜK KATMADEĞER OLUŞTURACAK
Bakanımızın bu dalış turizmine olan ilgisi daha da fazlalaştı. Çünkü bu katma değer yaratan bir ekonomi. Çok iyi bir ekonomi var burada. Bir Hırvatistan’ın bir Malta’nın bizden kat kat aşağıda olan bu iki ülkenin dalış turizminden kazandığı paradan biz çok daha iyisini yapabiliriz. Geçen yıl 5 bin dalgıç geldi. Bu yıl 10 bini buluruz. Bir dalgıç en az üç gün kalıyor. Uçakla geldiğinde o gün dalış yapamıyor. Çoğu da beş gün kalıyor. Bir teknik dalış yapan kişinin ortalama harcaması 500 Euro. Bu bizim için çok önemli bir hedef. Dünya dalış camiasının ilgisini Çanakkale’ye çektik. Türkiye’de katma değeri çok yüksek golften sonra bir sektör geliyor, dalış turizmi.”
SAVAŞ GEMİLERİ VE DENİZALTI MANİA AĞI
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Gelibolu Tarihi Sualtı Parkı’nı ülkenin dünyaya açılan tanıtım platformu olan “GoTürkiye”de de yer verdi: “Çanakkale’nin, benzersiz deniz faunası ve florasının yanı sıra, gemi batıkları da dahil olmak üzere tarihi açıdan entegre dalış noktalarına sahip uluslararası bir dalış destinasyonu olarak hızla ortaya çıkması bekleniyor. Deniz arkeolojik değeri açısından dünyanın en önemli ülkeleri arasında yer alan Türkiye, sualtı batık zenginlikleri açısından da büyük bir potansiyele sahip. Türkiye’nin sualtı alanlarının ve deniz yaşamının genişliği ve çeşitliliği, dalgıçlara eşsiz bir deneyim sunuyor. Eşsiz bir doğal yaşam alanı olan Türkiye’nin 8 bin 500 kilometre’lik kıyı şeridinde 3 bin’e yakın bitki ve hayvan türü bulunmakta. Tekke Körfezi (W Plajı) batıkları, Arıburnu mavnaları, Küçük Kemik mavnaları, Arıburnu Lash Gemisi, Lundy batığı, HMS Louis, S.S Milo ve Tuzla batıklarının görülebildiği Gelibolu Tarihi Sualtı Parkı’nda; Akbaş Koyu’nda 10 metre derinlikte yer alan ve Çanakkale Savaşları sırasında onlarca denizaltıyı durduran Denizaltı Mania Ağı, su altı fotoğrafçılarının mutlaka görmesi gereken eşsiz bir tarihi güzellik olarak dikkat çekiyor.”