Güncelleme Tarihi:
Galeri Nev 2000 yılını ve kuruluşunun 15. yılını özel sergiler ve bir ‘‘Müzekitap’’la kutluyor
İki dost, iki meslektaş, iki mimar. Ali Artun ve Haldun Dostoğlu. Bir başka tanımla çağdaş sanata hizmet etmeye gönül vermiş iki idealist. Ankara ve İstanbul'da bugüne kadar 300'e yakın sergi açan, 9000 eser sergileyen ve 100'ün üzerinde kitap ve katolog yayınlayan Galeri Nev'in kurucuları. Bugün 15. yıllarını kutluyorlar.
1980 sonbaharında Çağdaş Sahne Kültür Merkezi'nden arkadaşları Ali Artun'u birlikte çalışmaya ikna ederler. Ardından, Çağdaş Sahne Kültür Merkezi'nin fuayesinde 50 kişilik bir salon oluşturulur. Burada birçok insanın birikimini birbirleriyle paylaşabilmesi için hoş bir atmosfer yaratılır. Programlardan birini Ali Artun hazırlamaktadır. Dia göstererek ve plak çalarak sunulan ‘‘500 Yıllık Bilmece’’ dir bu programın adı. Rönesans sonrası resim ve müzik... Bunun dışında başka programlar da vardır. Caz, çağdaş müzik, edebiyat gibi. Nazlı Eray, Murathan Mungan bu programlara katılan edebiyatçılar arasındadır.
Çağdaş müzikle Ertuğrul Oğuz Fırat ilgilenmektedir. Henüz parlamakta olan Yeni Türkü grubu da ilk konserlerini bu küçücük salonda vermiştir. Beklenmedik ilgi gören programı daha da geliştirmeyi düşündükleri bir sırada, Sıkı Yönetim bu mekanı kapatır; ilgi göze batmıştır.
ODTÜ’LÜLER
Bu konunun yeniden alevlendiği bir sırada Haldun Dostoğlu çıkagelir. Mimarlık yaptığı ABD'den henüz dönmüştür. Ali ve Haldun ODTÜ'den tanışırlar ama asıl Mimarlar Odası'nda dirsek dirseğe çalışmışlardır. Böyle bir anda yeniden canlanan benzer bir proje bu kez başarılır. Projeye ilk sahip çıkanlar arkadaşları Selçuk Demirel ve ardından Abidin Dino olur. Zaten Galeri Nev etkinliklerini 1984'ün 2 Mayıs'ında Ankara'da Abidin Dino sergisiyle ve kitabıyla başlatır. İstanbul, 1987'de devreye girer.
Gaziosmanpaşa'nın şirin ara sokaklarından birinde tek katlı bir evdir mekanları. Arka bahçesi de henüz kafe-bar patlaması yaşanmadığı yıllarda sanat tutkunlarının sığınağı olmuştur. Galeri Nev kısa zamanda adını tüm Ankara'ya duyurur. Galeri başta Çağdaş Sahne'deki gibi bazı programları da üstlenmeye çabalar. Örneğin Murat Belge'nin taş plaklar çalarak sunduğu ‘‘Kantodan Tangoya Cumhuriyet Tarihi’’ gibi.
Daha sonraları farklı etkinlikler başka mekanlara taşınır. Bunlardan kayda değer ilki Dost Kitabevinin alt salonunda açılan reprodüksiyon merkezidir. Burada reprodüksiyonlarla tematik sergiler düzenlenerek yurt dışındaki sanat aktüalitesi tanıtılır. Ve 1992 yılında SANART' (Görsel Sanatları Destekleme Derneği)'ın kuruluşuna katılır Ali Artun. SANART, başka sanatlara, düşüncelere bir geçit olarak düşünülmüştür.
COBRA SERGİSİ
Bir ayağı yabancı sergiler, diğer ayağı sanat tarihi, eleştiri v.b. üzerine uluslararası sempozyumlardır. SANART'ın en çarpıcı sergilerinden biri hiç kuşkusuz Ali Artun'un düzenlediği 1950'ler Avrupası'nın en etkili grubu olan COBRA sergisidir.
Şimdilerde benzer etkinlikler daha mütevazi bir şekilde ‘‘Kaleideskop’’ girişimi bünyesinde sürüyor. Kaleideskop (Kültür Dünyasına Disiplinlerarası Yolculuk) düzenlediği konferanslarla dışardaki ilginç tezlerin burada da tartışılmasına çabalıyor.
MİMARLIK YERİNE NİÇİN SANAT?
Mimarlık gibi bir mesleği bir kenara itip, niçin galericilikle uğraşıyorsunuz?
- Bir kültürel mekan oluşturmak peşindeydik. Hem de yaşamımızın önemli bir bölümünü geçireceğimiz bir çalışma ortamı yaratmak. Mekan derken, bir mizansenden çok, asıl bir takım ilişkileri kastediyorum. Bir bakıma politikayı vaazlara indirgeyen davranışlara karşı da bir tutumdu Galeri Nev. Bir resim izleyicisinin düşüncelerini kışkırtmakta, zihninin kabuğunu kırmakta vaazlardan çok daha etkili olabilirdi. Aradan geçen 15 yıl da bunu doğruladı. İşte bu tür güdüler mimarlığa baskın çıktı. Ama proje yapmamak mimarlığa olan ilgimizi de hiç silmedi.
Para kazanma kaygısı hiç yok muydu bu çalışmaları yaparken?
- Elbette vardı. Bizim kadar galerinin de vardı. Zaten, hatırlayacağınız gibi, galeriyle beraber bir de kafemiz vardı ve yıllarca kafenin geliriyle galeriyi ayakta tutabildik. Ayrıca hem Haldun, hem ben tasarım işleri de yapıyorduk, mimari, grafik. Ancak kuruluşundan 8-9 yıl sonra kendi yağıyla kavrulmaya başladı galeri ve biz de destek işlerini terk ettik.
GÖÇEBE SANAT
Galeri Nev'in politikası, çizgisi nedir?
- Resim heykel ve çağdaş türevlerinin tuhaf bir konumu var ülkemizde. Müzik ve edebiyatla kıyaslayınca daha çok sayıda temsilcileri var. Ancak bu temsilcilerin kendilerini temsil edecekleri ortamlar yok. Örneğin müzeler, yayınlar, öğretim. Bunca Güzel Sanatlar Fakülteleri var, çağdaş sanat tarihine hasredilmiş ders yok. Nerede kaldı Türkiye'de çağdaş sanat? Özellikle 2. Dünya savaşından başlayarak pek çok sanatçımız yurt dışına göç etmiş. Zaten göç bu işin raconunda var. Bugün göçebe sanat, melez sanat gibi konular, farklı kültürlerin aynı üründe temsili, son derece sıcak. Ve eğer kendi sanatımızda bir modernizmden söz edeceksek, buralara dönmek gerekir. Galeri Nev resmi şartlanmaları kıran sanatçılara, düşüncelere bir temsil ortamı sağlama ümidiydi. Dışardaki sanatçılarımızdan bir çoğunun hiç de sıradan olmadıklarını, bulunduğu ortamları oldukça etkilediklerini de unutmayalım.
MODERNİZM
Kısaca Galeri Nev Türkiye'deki modernizme sahip çıkıyor diyebilir miyiz?
- Galeri Nev Türkiye'deki modernizmin düşünülebileceği mecralar sağlamaya çabalıyor. Sergiler, yayınlar, toplantılar. Modernizm eleştirilerinin her yanı kuşattığı bir zamanda bizim kendi sanatımızda modernizmi düşünmek yerine bu eleştirileri sadece başkalarından alıntılamamız tuhaf. Aslında böyle olunca, yani başkalarının kendi geçmişleri üzerine kurdukları söylemleri tekrarlamakla yetinince, sanki onların hafızalarını da transfer ediyoruz. Bu tür kaygılar da çizgimizin tarihsel boyutu.
Kimler Galeri Nev'de sergi açabilir?
- Bu konuştuklarımızı örnekleyebilecek gibi düşündüklerimiz. Kanımca zamanlarının egemen kültürel programlarından sıyrılmayı ilk başaranlar örneğin Nejat Devrim, Abidin Dino, Selim Turan, Hakkı Anlı. Galerinin ilk yıllarında sergilerini birlikte tasarladığımız bu kuşaktan sanatçıları birer birer kaybettik. Sonraki kuşaktan Erol Akyavaş, Ömer Uluç, Ergin İnan, Alev Ebüzziya. Ve üçüncü kuşaktan Kemal Önsoy, Canan Tolon, İnci Eviner, Serdar Arat. Her sezon önemli bir yabancı sanatçıyı da sergilemeye çalıştık. İlk akla gelenler Picasso, Bonnard, Dali, Antonio Saura, CONRA'nın öncülerinden Pedersen, grafik dünyasının pirlerinden Roman Cieslewicz.
GEÇİCİ HEVESLER
Türkiye'de koleksiyonculuk ve müzecilik ne durumda?
- Cumhuriyet ertesinde sanatın sahibi devlet. Müşterisi, koleksiyoncusu, yayıncısı, galericisi, eleştirmeni, eğitimcisi. Hepsi devlet. Ancak, o zamanki bakanlıklara, bankalara, halkevlerine alınan onca eserin büyük bölümü şimdi ortada yok. Kendileri de yok, belgeleri de, kayıtları da. Hatta bazılarının tahrip edildiğini ve yok olduğunu duyuyoruz, tanık oluyoruz. Yani devlet bırakın koleksiyonculuğa yol göstermeyi, kendini benimsetmekte o kadar bel bağladığı eserleri koruyamamıştır bile. Sanki kullanıp atmıştır. Ankara ve İstanbul'daki iki müze bu gerçeği gizlemekten uzaktır.
Özel kurumlara gelirsek, örneğin bankalara, onların girişimlerinin ardında da hiçbir düşünsel motivasyon yok. Geçici heveslerle, bugün var, yarın yok banka yöneticilerinin keyfine göre edinilmiş işler. Halkla ilişkiler departmanlarınca, ilgisi de bilgisi de olmayan müdürlere havale edilmiş bir sivil zorunluk, gösteriş merakı. Onun için bunlara koleksiyon diyebilmek pek mümkün değil. Dolayısıyla resmi ve özel kurumlar nezdinde bir koleksiyon geleneği oluşmamış.
Müzekitap
1950-2000 Türkiye'de
Çağdaş
Sanat''
başlıklı bir müzekitap,
Galeri
Nev'in
aynı
zamanda onbeşinci
yılını
doldurduğu 2000 yılını
simgelemek
üzere, 2000 eserin repro-düksiyonunu içermekte. Neredeyse tamamı
Galeri Nev sergilerinden derlenmiş olduğundan, aynı zamanda hem Nev'in
tarihinin hem de Nev'in
yoğunlaştığı tarihin
(1950-2000)
bir tür
kaydı,
kütüğü,
seçkisi gibi.