15 Temmuz itirafı: Gerekli tepkiyi veremedik

Güncelleme Tarihi:

15 Temmuz itirafı: Gerekli tepkiyi veremedik
Oluşturulma Tarihi: Eylül 01, 2016 21:35

Başbakan Binali Yıldırım ile Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz arasında dünkü görüşmede kameralar önünde ilginç diyaloglar yaşandı.

Haberin Devamı

15 Temmuz darbe girişimi sonrası Ankara’nın yeterli destek vermediği için eleştirdiği AB’den dün üst düzey bir ziyaret gerçekleşti. Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Martin Schulz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile bir araya geldi Başbakan Yıldırım ve AP Başkanı Schulz dün Çankaya Köşkü’ndeki ikili görüşmenin ardından basın toplantısı düzenledi.

İşte kameraların önünde yaşanan o diyalog:

TARİHİNİZDE ŞANLI BİR SAYFA

Schulz: Türk ulusunun tarihinde şanlı bir sayfadır bu. Seçimle gelen bir cumhurbaşkanının vatandaşlarına çağrıda bulunması ve vatandaşların buna uyması müthiş bir şeydi. Başbakan’la güvenlik, terör, özgürlükler. medya özgürlüğü, katılım süreci ve vize serbestisini ele aldık. Terörle mücadele yasası konusunda değişiklik yapılmadığı sürece elimiz kolumuz bağlı.

Haberin Devamı

Yıldırım: AB Türkiye ilişkilerinin uzun bir geçmişi var. 60 yıl geride kaldıktan sonra, bundan sonraki yol haritasını net bir şekilde Türk milleti görmek istiyor. (Terörle mücadele) Bununla ilgili başka bir çözüm yolu bulunmasının elzem olduğunu ifade ettik.

Yıldırım: Bu kritik dönemde terörle mücadele ile ilgili yasada bir gevşeme, esneme, iyileştirme yapmak asla terörle mücadele konusuna bir katkı sağlamayacağı gibi bu tehdidi daha da büyüteceği aşikardır. Bu konunun bir kez daha yeni şartlar altında ele alınması ve başka bir çözüm yolu bulunmasının elzem olduğunu ifade ettik. İçinde bulunduğumuz şartlarda bu bizim ölüm kalım meselemiz. İstisnalar getirmek Türk toplumunda AB’ye olan güveni azaltacaktır.

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNDE ANLAŞAMIYORUZ

Schulz: Basın ve fikir özgürlüğü konusunda Ankara ile bizim anladığımız şey arasında fark var. Başbakan Türkiye perspektifinde bir tanım yaptı. Tam da bu nedenle temel haklar ve ifade özgürlüğü üzerinde çalışmamız gerekir. Bir demokrasinin seviyesini, kalitesini gösteren birincil faktörlerden birinin basın ve ifade özgürlüğü olduğunu düşünüyorum. Konsey üyesi olan Türkiye de bunları biliyor. Zanlıların temel hakları gözetilerek yargılama yapılması gerek. Her konuda anlaşamadığımızı söylemiştim.

Haberin Devamı

Yıldırım: Anlayış farkı olabilir. Önemli olan algıdan ziyade olgu nedir, onun üzerinde çalışmamız gerek. Karanlığa taş atarak bunların üstesinden gelemeyiz. Basın faslı görüşülürken konuşulur. Fikir, uygulama farkılılığı varsa gidermek mümkündür. Hiçbir gazeteci bir terör örgütüne destek olmaz. Bunları yapmıyorsa gazetecidir, endişelenmesine gerek yok. Bizdekiler farklı. Gazetecilik kartını alıyor ama bölücü terör örgütüne ve FETÖ terör örgütüne bilfiil destek oluyor.

48 SAAT İÇİNDE TESPİT DÜŞÜNDÜRDÜ

Schulz: Burada tutuklamaların ve bu darbeyi desteklediği ileri sürülen insanların bu kadar çabuk tespit edilmesi bizi düşündürdü. Bu şiddetle dolu darbe denemesinin üzerinden 48 saat geçtiğinde binlerce insanın tutuklanmasının bizi şaşırttığını söyledim. Bu kadar kısa süre içinde bu kadar büyük ülkede gazeteciler, valiler, savcılar, hâkimler nasıl oldu da darbeyi destekledi, bunu sorduk.
Yıldırım: Darbeye karışanların dökümanları elimize geçti. Sorgulananların ifadelerinde de diğer ilgili şeyleri bulduk. Bu işe kim katılmış bir anda çorap söküğü gibi ortaya çıktı.

Haberin Devamı

Schulz: Darbenin boyutuna gelecek olursak. Bunu en katı biçimde kınadık. Kendi halkına ateş eden bir orduyu ancak hor görebilirsiniz.
Yıldırım : Ben burada bir düzeltme yapmak istiyorum. Darbeyi ordu değil, asker kıyafeti giymiş terör örgütünün mensupları yapmıştır. TSK’nın bir hareketi değildir. Ordu içerisindeki FETÖ mensuplarının gerçekleştiği bir olaydır.

GÖÇ DALGASI OLURSA İZAH EDERLER

Ankara dün hızlı bir Avrupa trafiği yaşarken AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası’nda gündemi değerlendirdi. Suriye’den yeni bir göç riskinin olduğunu ifade eden Ömer Çelik, diğer başka bölgelerden mülteci akını olabileceğini de kaydetti. Çelik, “Binlerce insan bir günde Akdeniz’e açıldığı zaman bunu nasıl durduracaksınız? Eğer Türkiye ile yapılan anlaşmalar yürürlüğe girmez, bu mekanizmalar ilerlemez ve işlemezse, şimdikinin iki-üç katı göç dalgasıyla karşı karşıya kalırsa, Sayın (Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude) Junker başta olmak üzere bu açıklamayı yapan dostlarımız artık bunu Avrupa halklarına izah etsinler” dedi. Juncker, “Bu anlaşmalar çökerse Erdoğan Türk halkına hesabını verir” demişti.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!