Güncelleme Tarihi:
Kılıçdaroğlu özetle şöyle konuştu:
KÜLAHIMA ANLAT
CHP milletvekilleri Silivri’deki Ergenekon yargılanmasını izlemeye gittiler. Sen misin gelen? Biber gazı, cop, o soğukta su. Hangi çağda yaşıyoruz? Kaldı ki ‘Herhangi bir olay olmasın’ diye milletvekili arkadaşlarımız, ilgili bakanlarla, yerel yöneticilerle, duruşma sırasında yargıçlarla görüştüler. Amaç ne? Amaç herhangi bir olay olmasın, dünyaya rezil olmayalım. Ama Türkiye’yi dünyaya rezil ettiniz. Oraya gelen yabancılar, ‘Bu ne biçim mahkeme, bu ne biçim duruşma’ diyordu.
m Başbakan partisinin grup toplantısında, ‘Mahkemeler bağımsızdır’ dedi. Gerçekten komedi. İşine gelince, ‘Yargı bağımsız’, işine gelince ‘Yargı bağımlı.’ Deniz Feneri davası ne oldu? Mahkemesi bile belli değil. Unutuldu gitti. Sorgulanan kim oldu? Olayı soruşturan savcılar. Neymiş? Yargı bağımsızmış. Sen onu benim külahıma anlat.
GÜCÜN YETMEZ
Sayın Başbakan, CHP milletvekillerini suçluyor, ‘Oraya niye gittiler?’ diyor. Yasak mı getireceksin? Senin gücün yetmez. Milletvekilleri gidecek oraya, duruşmayı izleyecekler. ‘Yargı gereğini yapacak’ diyor, 15 dakika sonra da savcı harekete geçiyor. Şu bağımsız yargıya bakın siz. Neymiş? Milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldıracaklarmış. Bizim dokunulmazlığa ihtiyacımız yok. Demokrasi için her türlü bedeli ödemeye hazırız.
AŞK MEKTUPLARI MI
Bir kitap düşünün; kitabın üzerinde ‘İmralı süreci’ yazıyor, üstü çizilmiş, arkasından ‘Çözüm süreci’ üstü çizilmiş, sonra ‘Barış süreci’. Kitabın yazarına bakıyorsunuz; Abdullah Öcalan ve Recep Tayyip Erdoğan, kaleme alanlar. Kitabı önünüze koyuyorlar, ‘Kitap hakkında yorum yap’ diyorlar. Bir okuyayım diyorsunuz, ‘Hayır okumayacaksın’. Okumadan nasıl yorum yapacaksınız, nasıl konuşacaksınız? Samimi ve dürüst değil. Kişisel beklentileri var, her gece başkanlık rüyası görüyor. ‘Pazarlık yapmıyoruz’ diyor. Şakır şakır yapıyorsun. ‘Millete bilgi vereceksin’ dedik, vermedi. Sorunu çözmek çok kolay değil. Bunu biliyoruz. Ama sorunu çözmek için yola çıkarken önce halka yalan söylemeyeceksin, çünkü yalancıdan başbakan olmaz. ‘Pazarlık yapmadık’ diyor. Kusura bakma ama bu mektuplar aşk mektubu değil herhalde. Nedir bu mektuplar? Son günlerde ‘CHP neden konuşmuyor?’ sorusunu sormak moda oldu. Söylenmek istenen ‘CHP bizim duymak istediklerimizi niye söylemiyor?’ Sizin duymak istediklerini değil, bu ülkenin çıkarları neyi gerektiriyorsa biz onu söyleriz. 30-40 yıllık, arka planı bu kadar karmaşık olan bir sorun kervan yolda düzülür mantığıyla çözülmez. Bazı kesimler zorla ‘CHP’ye gelin bu sürecin içine girin’ diyor. AKP’nin kalemşörleri söylüyor. Onlardan birine geçen gün sordum, ‘Biz AKP’nin çözümünü bilmiyoruz, siz biliyor musunuz?’ diye. ‘Biz de bilmiyoruz’ karşılığını verdi. ‘Siz destek veriyorsunuz. Neye destek veriyorsunuz?’ sordum ‘Bilmiyoruz.’ Bize sorduklarını Recep Tayyip Erdoğan’a sormuyorlar.
BARİ 63’E GÜVENİN
Erdoğan bu isimleri kendi partisinin milletvekillerini belirler gibi seçti. Kendisi 2012 yılında katıldığı bir televizyon programında ‘Zaten akil adam biziz’ demişti. Sen akil adamsan niye bunları seçtin? Herhalde, büyük ihtimalle kamuoyu yoklaması yaptı, güven çıkmadı. Şimdi şunu söylüyor; ‘Bana güvenmiyorsanız bari bu 63 kişiye güvenin’ diyor. Eğer bu sorunu tek başına çözmeye kudreti yetseydi zaten ‘CHP gelsin bu işin içine girsin’ diye bir baskı yapmazdı. Neden CHP’ye baskı yapıyor? İkili oynuyor. ‘Ben sorunu çözecektim, CHP önümde engel oldu’ demek için. Sen bu sorunu çözemezsin. CHP de önünde engel değil. Çözüyorsan buyur çöz. Elinden tutan mı var? Neyine engel olduk biz senin?
SİLİVRİ TEPKİSİ
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Silivri olaylarına geniş yer ayırdığı grupta kürsüye çıkmadan önce, sırasına bırakılan “Mehmet Haberal’ın avukatlarından mutalaaya yanıtlar” isimli kitapçığı inceledi. CHP’ye geçen Yalova’nın Çiftlikköy İlçesi’nin ANAP’lı Belediye Başkanı Metin Dağ’a rozetini Kılıçdaroğlu taktı. Atatürk’ün izindeki bir partiye geldiğini söyleyen Dağ, grup toplantısına katılan partilileri selamladı.