Güncelleme Tarihi:
İYİ Kİ DOKTOR OLMUŞUM DEDİM
Doktor Tuğçe Genç Sınmaz, İstanbul’da yaşayan bir işyeri hekimi. “Depremin 6’ncı günü çok geç kaldığımı düşünerek gittim” diyor:
ELLERİM TİTREYEREK DAMAR YOLU AÇTIM
Dr. Fuheda Hüdayioğlu Dalgıç, Kahramanmaraş’ta yaşayan hem depremzede hem de emekli bir doktor: “İlk aklıma gelen hemen annemi alıp güvenli bir yere koyduktan sonra hastaneye gitmek oldu. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne gittim ve 2.5 gün hiç çıkmadan hastanede çalıştım. Normalde çok sakin bir insanımdır ve 1999 depremi sonrasında da çalışmış bir hekimim. Bu yüzden travmaya dayanıklı olduğumu zannederdim ancak damar yolu açarken ellerimin titremesinden dolayı zorlandım. İnsanların bir kısmı hem ağlıyor hem hasta bakıyordu. Hastane tam bir cehennemdi. İkinci büyük depremde doktorların hiçbiri hastasının başından ayrılmadı. Ne acıktık, ne susadık, ne uyuduk...Hastanede değil ama bu olayları görünce ağladım.”
ISLAK ÇORAPLA 12 GÜN
Malatya’da çalışan Doç. Dr. Nagehan Aslan, Türkiye’deki 120 çocuk yoğun bakım uzmanından biri. Depremden önce 15 gün izin alarak ailesini görmeye gitmiş ve 5 Şubat günü geri dönmüş:
YEMEK DE DAĞITTI
Kahramanmaraş Afşinli olan Dr. İbrahim Ersoy da bölgeye hemen gidenlerden. Tüm ailesi Kahramanmaraş’ta yaşıyor. Ersoy, ilk iki gün yardım ve yemek dağıtmış. Üçüncü günden sonrasını ise şöyle anlatıyor: “Bir sahra hastanesi kurmaya karar verdik. Bölgede tanıştığımız belediye başkanı, valilerden yardım isteyerek hemen işe başladık. Manisa Celal Bayar ve İzmir Bakırçay üniversiteleri ile irtibata geçip, destek alarak çadırları kurduk. Daha sonra Türk Eczacılar Birliği’ni de sahra hastanesine aldık ve vatandaşın sağlık ihtiyaçlarını gidermeye başladık. 400 metrekarelik bir çadır kurduk ve depremin 5’inci günü hizmete başlamıştık. Gerçekten inanılmaz bir seferberlik oldu ve her yerden bir yardım geldi.”
AĞLAYARAK DİYALİZ
Hemen yardıma koşanlardan biri de memleketi Adıyaman olan nefroloji uzmanı Prof. Dr. Abdülkadir Ünsal idi. Bölgede konteyner içinde bir diyaliz merkezi kurulmasına yardımcı oldu: “Giriş katta 25 cihazlık diyaliz ünitesi ve birinci katta yoğun bakımlarda diyaliz yapılıyordu. Yataklı servisler başlangıçta boş iken enkaz altından çıkarılan hastalarla dolmaya başladı. Ağlayarak diyaliz yapan diyaliz hemşireleri vardı. Hastanın başında susuyor, içeri gelip ağlıyor ve tekrar dönüp hasta bakıyorlardı. Benim akrabalarımdan da 12 kişi enkaz altında kaldı, ilk günlerde 3’ünün cenazesi çıkarıldı, diğerlerinden umut kesildi, yakınları mezarlarını hazırladılar. Bu tür felaketlerde hekimliğin yanı sıra afetzede yakını olmak gerçekten çok zor.”