Güncelleme Tarihi:
21 Ekim 1999 sabahı, Çayyolu Engürü Sitesi. Kışlalı, Cumhuriyet Gazatesi’ne ‘Kınıyorum’ başlıklı yazısını faksladıktan sonra, minik bebeği üşümesin diye, erken indi arabasına. Onları bırakıp, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde dersine girecekti.
Arabasına gitti. Ama silecek ile kaput arasına konulmuş poşete sarılı bir paket vardı. Sol eliyle alıp, kapıyı açtığı sırada büyük bir patlama meydana geldi. Site bekçisi tarafından hastaneye götürüldüyse de kurtulamadı. Adı, ‘faili meçhuller’ listesindeki onlarca aydının arasında yerini aldı.
KIŞLALI KİMDİR?
Ziraat Bankası veznedarı Hüsnü Bey ile Kilis Kemaliye İlkokulu Öğretmeni Lütfiye Hanım’ın çocuğu olan Kışlalı, 1957’de Kabataş Erkek Lisesi’ni bitirdi. Ardından Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni kazandı. Öğrenciliği sırasında bir yandan da Yeni Gün Gazetesi’nde spor muhabirliği yapıyordu. Bir yıl süreyle bu gazetenin yazı işleri müdürlüğünü de yapan Kışlalı, Paris Üniversitesi’nde anayasa hukuku ve siyaset bilimi dalında Modern Türkiye’de Siyasi Güçler başlıklı doktorasını yaptı.
BORDO’LU NİCOLE İLE EVLENDİ
1968 yılında Fransa’da tanıştığı Bordo’lu Nicole (Nilgün Kışlalı) ile evlendi ve iki kızı oldu. Fransa’dan sonra Hacettepe Üniversitesi’nde sosyoloji dalında öğretim üyeliğine başlayan Kışlalı, askerlik dönüşü bu üniversiteye kabul edilmeyince; Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne geçti. 1972 yılında doçent oldu.
ECEVİT’İN DİKKATİNİ ÇEKTİ, BAKAN OLDU
1971-1977 yılları arasında Yankı Dergisi’nde yazdığı yazılar CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit’in dikkatini çekti ve 1977 yılında CHP listesinden İzmir Milletvekili seçildi. 1978’de Kültür Bakanı olarak kabineye girdi. 12 Eylül darbesi sonrası Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde siyaset bilimi dersleri vermeye başlayan Kışlalı, 1988’de profesör oldu.
1991 yılı sonunda Cumhuriyet Gazetesi’nde ‘Haftaya Bakış’ başlığıyla köşe yazmaya başlayan Kışlalı, 1995’te Antalya yolunda geçirdiği trafik kazasında eşi Nilgün’ü kaybetti. 1997’de Nilüfer Kışlalı ile yaptığı evliliğinden Nilhan Nur dünyaya geldi. Sadece 29 günlüktü babasını o hain saldırıda kaybettiğinde. Bugün ise 14 yaşında bir genç kız.
GERİDE KİTAPLARI KALDI
Modern Türkiye’de Siyasi Güçler-1968, Öğrenci Ayaklanmaları- 1974, Siyaset Bilimi, Siyasal Sistemler – Siyasal Çatışma ve Uzlaşma, Atatürk’e Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği- 1993, Kemalizm, Laiklik ve Demokrasi - 1994, Seçimsiz Demokrasi- 1995, Bir Türkün Ölümü- 1997, Ben Demokrat Değilim - 1999
PEKİ YA FAİLLER?
14 koca yıl geçti, Kışlalı cinayetinin ardından. Uğur Mumcu’nun ise 20 yıl bitti. Peki ama ne oldu soruşturmalar? Uğur Mumcu suikastının aydınlatılması için başlatılan Umut Operasyonu soruşturmasının son savcısı Hamza Keleş, 11 Temmuz 2000’de bir basın toplantısı düzenledi. Operasyon kapsamında “Tevhid, Selam ve Kudüs Ordusu” örgütlerine yönelik soruşturmanın bir bölümünün tamamlandığını açıkladı. Ankara’da yakalanan sanıkların sorgulanmaları sonucunda Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı cinayetlerinin çözüldüğünü söyledi. Örgütün hedefinde laik ve Atatürkçü aydınların bulunduğunu vurguladı. Dava açıldı. Tam 5 yıl sürdü. 28 Temmuz 2005’te yapılan karar duruşmasında tutanaklara şu sözler geçirildi:
“Müvekkillerin yakını Uğur MUMCU ile Muammer AKSOY, Bahriye ÜÇOK ve Ahmet Taner KIŞLALI’nın öldürülmelerini organize eden güçler de ortaya çıkarılıp yargılanmadıkça dosya mütevekkiller yönünden kapanmayacak, kamu vicdanı da tatmin olmayacak.”
KARAR
Mahkeme heyeti firari sanık Oğuz Demir’in dosyasının ayrılmasına karar verirken; Ferhat Özmen’in (eski ) TCK 146/1 den ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hiçbir indirim uygulanmamasına karar verdi.
TOPLUMA KAZANDIRMA!
3-Hasan Kılıç ve Mehmet Ali Tekin’i “Silahlı çetenin özel görevli yöneticisi” suçundan (yeni) TCK 314/1 maddesi gereği on’ar yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verip; yasal artırım ve lehe olan indirimleri uygulayıp 12 şer yıl 6 şar ay hapis cezasına mahkum ettikten sonra 4959 sayılı (pişmanlık-topluma kazandırma) yasanın 4/C-2 maddesini uygulayarak neticeden 6 şar yıl 3 er ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verip tutukluluk hallerini kaldırdı.
4- Mehmet Şahin, Fatin Aydın, Muzaffer Dağdeviren ve Abdülhamit Çelik’i “Silahlı çetenin üyesi olmak” suçundan yeni TCK 314/2 maddesi gereği beşer yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verip; yasal artırım ve lehe indirim gerektiren maddeleri uyguladıktan sonra verilen yedişer yıl altışar ay hapis cezasını yine pişmanlık-topluma kazandırma yasasının ilgili maddesine göre üçer yıl birer ay, onbeşer güne indirdi.
5-Yusuf Karakuş’un da aynı yasa maddesiyle yapılan indirimle; üç yıl dokuz ay hapis cezası verildi.
6-Ekrem Baytap’ı “silahlı çetenin özel görevli yöneticisi” suçundan önce 12 yıl hapse mahkum ettiyse de yattığı süre göz önüne alınarak tahliyesine karar verildi.
YARGITAY NE DEDİ?
Mahkemenin bu kararına yapılan itiraz sonucu dosya Yargıtay’a gitti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi temyiz incelemesi sonucu, sanıklardan; Ferhat Özmen hakkında verilen hükmü onadı.
EK SAVUNMA HAKKI VERİLMEDİ, İSTEMEDİĞİ HALDE PİŞMANLIKTAN YARARLANDIRILDI!
Ekrem Baytap yönünden eksik inceleme; Yusuf Karakuş ve ve Fatih Aydın’a ek savunma hakkı verilmediği için Abdulhamit Çelik’in talebi olmadığı halde 4959 sayılı yasadan yararlandırıldığı; Mehmet Ali Tekin, Hasan Kılıç, Yusuf Karakuş, Mehmet Şahin, Fatih Aydın, ve Muzaffer Dağdeviren’in örgüt içindeki konum ve faaliyetleriyle uyumlu şekilde bilgi vermek suretiyle örgütün dağılmasına veya meydana çıkartılmasına yardım ettiklerine yada bilgi ve destek vererek, yahut bizzat çaba göstererek örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olduklarına dair yeterli delil bulunmadığı halde (pişmanlık yasasından) yararlandırıldıkları; 5237 sayılı TCK 58.maddesinin uygulanması gerektiği, gerekçeleri ile yerel mahkeme kararını bozdu.