Güncelleme Tarihi:
Uzun süre karanlıkta kalan cinayetlerin arkasında NSU'nun olduğunun ortaya çıkmasının ardından, geçen yıl Mayıs ayında ilk duruşması yapılan dava kapsamında, 2'si tutuklu olmak üzere, toplam 5 sanığın yargılanmasına devam ediliyor.
Almanya'nın yakın tarihinin en önemli yargılamalarından biri olarak nitelendirilen NSU davasının başlamasının üzerinden 11 ay geçmesine ve 99 duruşma gerçekleştirilmesine rağmen cinayetler ve örgütün karanlık bağlantıları tümüyle aydınlatılamadı.
Sanık avukatlarının oyalama taktiklerinin öne çıktığı duruşmalarda, aşırı sağ çevrelerle bağlantılı tanıkların olayları hatırlamadıklarını söylemeleri nedeniyle, suçlamaları kanıtlayacak yeni delillere ulaşılamadı ve cinayetleri aydınlatabilecek yeni bilgiler elde edilemedi.
Davanın, tutuklu başşüphelisi olan ve polise teslim olmasından itibaren "susma hakkını" kullanan 1 numaralı sanık Beate Zchaepe, sessizliğini koruyor.
Dava kapsamında, bu yılın sonuna kadar 88 duruşma daha yapmayı planlayan Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi tarafından, farklı eyaletlerde işlenen cinayetler ve çok sayıda bombalama olayı ile karmaşık bir yapıya sahip olan davaya, 2015 yılının ilk aylarında da devam edilmesi öngörülüyor.
13 yıl boyunca yakalanamadılar
Federal Başsavcılık tarafından hazırlanan iddianamede, NSU terör hücresinin aşırı sağcı zanlılar Uwe Böhnhardt, Uwe Mundlos ve Beate Zchaepe tarafından kurulduğu belirtiliyor. Hücrenin, halen hayattaki tek üyesi olan Zchaepe, cinayetlerden suç ortağı olarak sorumlu tutulurken, 2011 yılında hücre evini kundaklamak ve aynı binada bulunanların can güvenliğine kastetmekle de suçlanıyor.
Uwe Böhnhardt, Uwe Mundlos ve Beate Zchaepe,1998 yılında patlayıcı yapma şüphesiyle Jena kentinde haklarında başlatılan soruşturma üzerine izlerini kaybettirmiş, bu tarihten sonra polisten kaçarak sahte kimliklerle yaşamaya başlamıştı.
Zanlıların, NSU terör örgütünü kurdukları ve 2000-2007 yılları arasında 8'i Türk, 10 kişiyi öldürdükleri, ayrıca çok sayıda bombalama eylemi düzenledikleri 2011 yılı Kasım ayında ortaya çıkarılabilmişti.
NSU üyeleri Uwe Böhnhard ve Uwe Mundlos, bir banka soygunu sonrasında polis takibine takılmalarının ardından, soygunu gerçekleştirmek için kiraladıkları karavanda ölü bulunmuş, zanlıların intihar ettikleri açıklanmıştı. Aynı gün Zwickau kentinde, NSU'nun üçüncü üyesi Beate Zschaepe tarafından havaya uçurulan hücre evinde bulunan belgeler ve silahlar, terör hücresinin ve eylemlerinin gün yüzüne çıkarılmasını sağlamıştı.
Federal Başsavcılık tarafından hazırlanan iddianamede, NSU örgütü 1999-2011 yılları arasında 10 cinayet, 2 bombalı saldırı ve çok sayıda soygundan sorumlu tutuluyor.
NSU'nun hayattaki tek üyesi Zschaepe'nin susma hakkını kullanması nedeniyle karanlık bağlantılar aydınlatılamıyor ve birçok soru işareti hala yanıt bekliyor. 2000-2007 yılları arasında 8 Türk'ün öldürüldüğü cinayetler uzun süre karanlıkta kalmış, polis 2000'li yıllarda yürüttüğü soruşturmalarda, cinayetlerin arkasında göçmenlerin bulunduğu şüphesi üzerine yoğunlaşmış, aileler Alman makamları tarafından uzun yıllar boyunca şüpheli olarak görülmüştü.
NSU'nun yıllarca yeraltında faaliyet göstermesine rağmen Alman güvenlik birimleri ve istihbaratı tarafından tespit edilememiş olması, 2011 yılının sonunda büyük bir skandala yol açmıştı. NSU üyelerinin geçmişte bazı aşırı sağcılar ve istihbaratçılarla ilişki kurmuş olmaları, skandalın boyutlarını genişletmişti. Almanya iç istihbarat teşkilatında aşırı sağcı gruplara ve kullanılan muhbirlere ilişkin bazı belgelerin 2011 yılı sonunda imha edilmesi, kuşkulara yol açmıştı.