Güncelleme Tarihi:
22 YILLIK ÖĞRETMENİM
Kimdir Bilge Bilgin Ağıralioğlu?
Bilge Bilgin Ağıralioğlu: 45 yaşındayım. Aslen Malatyalıyım, doğum yerim Bayburt. Babamın öğretmenlik görevi nedeniyle Anadolu’nun pek çok yerini gezdik; son durağımız ise Yozgat oldu. İlk, orta ve lise eğitimimi Yozgat’ta tamamladım. Ailem şimdilerde İstanbul’da yaşıyor. Yozgat’ın ardından onlar İstanbul’a taşındılar, ben ise üniversite eğitimim için Ankara’ya geçtim. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi (DTCF) Coğrafya Bölümü mezunuyum. 22 yıllık öğretmenim.
Nasıl tanıştınız?
Bilge Bilgin Ağıralioğlu: Yozgat’ta, küçük bir çevrede, çocukluğumuz bir arada geçti. Abimle arkadaştılar. Yavuz ile ortaokul ve lisede aynı okuldaydık. Babam, Yavuz ile ikimizin lise müdürüydü. Yavuz’un babası ise benim öğretmenimdi. Yozgat’a taşındık, ilkokula başladım. Sene 80’ler ama Yozgat’ta ilk bisiklet süren kızlardanım. O günlerde dikkatini çekmişim Yavuz’un. Ortaokulda ilerlemiş. Lisede yavaş yavaş açılmaya başladı. Bir gün bana gelip, ‘Biz arkadaş olalım mı?’ dedi. Sadece düşündüm; ‘Ee biz zaten arkadaş değil miydik?’
Epeyce süründürdüm kendilerini; o günden, üniversite üçüncü sınıfa kadar, yaklaşık 13-14 yıl. Beğeniyordum, okulun en karizmatik, en yakışıklı çocuğu falan ama babam okulun müdürü, abim ile arkadaşlar; kabul etmem mümkün değildi.
Yavuz Ağıralioğlu: Tanışmadık biz halen, daha yeni tanışıyoruz. Bilge ile pandemi sürecinde tanıştık. Fena bir insan değilmiş eşim (Gülüyorlar). Bilge ile ilkokul beşten itibaren tanışıyoruz. Babam öğretmen, kayınpederim okul müdürü. Çocuktuk, arkadaşların birbirine ‘Sen kimi seviyorsun’ diye sorma yaşları. Ben ta o zaman, ‘Müdürün kızını seviyorum’ demiştim. Ortaokul birinci sınıftayız henüz. Müdürün kızını sevdim, onunla da evlendim. Bilge, Yozgat’a geldiğinde dikkatimi çekmişti. İlkokulda giydiği kurşuni renk, güzel düğmeleri olan bir kabanı vardı, onu bile hatırlıyorum.
Beraber büyüdük. Ben okulda bando takımında majörüm, hanımefendi folklorda; ben masa tenisi takımındayım hanımefendi gezi kulübünde. Lise ikinci sınıftaydık. 19 Mayıs merasimiydi. Ben bayrak taşıyorum, Bilge flama. Tüm öğrenciler arkamızda, caddelerde yürüyecek, törenin yapılacağı alana gideceğiz. Ben önden yürüyorum Bilge arkada. Kayınpeder rahmetli Bilge’ye, ‘Kızım Yavuz’u takip et’ diyor.
Bilge Bilgin Ağıralioğlu: Baba nasihati dinledim anlayacağınız. O gün bugündür hâlâ Yavuz’u takip ediyorum, peşindeyim.
YURT KAPISINDA ÇOK BEKLEDİ
Liseden sonra nasıl şekillendi arkadaşlığınız?
Bilge Bilgin Ağıralioğlu: Lise bitti, ailemle İstanbul’a taşındık. Uzaktan, çocukluk, gençlik heyecanı, sevgisi olarak Yozgat’ta kaldı Yavuz. İstanbul’a gittik, ben dershaneye başladım. Bir taraftan üniversite sınavına hazırlık, diğer taraftan ailemin emeği aklım dağılsın da istemiyorum. Aşağıya indim bir de ne göreyim; Yavuz karşımda. Birkaç gün neredeyse İstanbul’daki bütün dershanelerde beni aramış.
“Süründürdüm” dediniz. Okul kapılarında mı, sokak köşelerinde mi beklettiniz?
Bilge Bilgin Ağıralioğlu: Yozgat’ta okul kapılarında beklemedi de Ankara’da yurt kapısında çok bekledi. 1993 yılında Ankara’da buluştuk. Yavuz, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okuyordu. Nizam-ı Alem’de ocak genel başkanı. Siyasetle ilgili korkularım vardı. Ben tek çocuk gibi yetiştim, tek kız evlat, ilk torun, çekirdek bir aileydik.
Yavuz Ağıralioğlu: Biraz meşakkat çektim üniversitede. Bilge Hanım, üniversite yıllarında bana eziyet etmeye karar vermiş. Ben ise şimdi onun intikamını siyaset vasıtasıyla alıyorum. O kadar çok beklettiniz, şimdi bekleyeceksiniz.
Söyleşi için ilk konuştuğumuzda Bilge Bilgin Ağıralioğlu, “Biz Yavuz ile hep ayrıydık. Ne anlatabiliriz ki” demişti. Ancak öylesine samimi ve keyifli bir sohbet oldu ki, sık sık kahkahalarla bölündü.
YAVUZ’A KAHVE İÇİREMEDİK
Kız isteme nasıldı?
Bilge Bilgin Ağıralioğlu: Üniversite bitti, nişanlandık. 98 yılında Yozgat Sorgun’a atamam yapıldı. 24 Temmuz 1999’da da evlendik. Kız istemede normalde damatlar oturur. Yavuz, isteme sırasında bizimle birlikte mutfaktaydı. Dolayısıyla kendisine kahve falan da içiremedik.
Yavuz Ağıralioğlu: Bilge’nin ailesi beni bilirdi, ellerinde büyüdüm. Kendi evine gitmiş gibi oluyorsun. Benim için ekstra bir şey olmadı. ‘Damat oturup beklermiş.’ Bu kez damat bekleyemedi, bir önceki gün de oradaydım zaten. Annem Bilge’yi baştan uyarmış. ‘Yavuz’un dedesi, babası iyidir. Yavuz da onlara benzedi, iyidir. Ama bunların bir kötü huyu var. Bunlar eve pek uğramazlar’ demiş. Bizim hayatın güzel yanı şu oldu; böyle çok fazla görüşmeyince aşınmıyor. Birbirimizden bağımsız yaşam stilleri geliştirdik. Ara ara buluştuk.
SEYAHATİ SEVERİZ AMA AYRI ARAÇTA
Birlikte nelerden keyif alırsınız?
Bilge Bilgin Ağıralioğlu: Seyahat etmeyi seviyoruz ama ayrı arabalarda. Yavuz klima sevmiyor, biz çocuklarla cam açmayı. Ben müzik dinlemeyi severim, Yavuz sakin yolculuğu. Ayrı yaşamanın beraberinde getirdiği sıkıntılar.
Yavuz Ağıralioğlu: Onların klima standardı bana uymuyor. Ben dağ severim, hanımefendi daha çok şehir sever. Benim tatilden anladığım Karadeniz’e gitmek, bulabildiğimiz en tenha ormanlarda çadır kurmak, derelerde ıslanmak, meşakkat çekmek. Bilge için ise şöyle: ‘Tamam gidelim de abartmayalım, dönelim. Her sene yaylaya neden çıkılır?’ Sorunu ayrı arabalarla gitmekle çözdük.
Nasıl bir öğretmendir eşiniz?
Yavuz Ağıralioğlu: Bilge kuralcı, eli sopalı ve zor bir öğretmendir. Evde de düzen tam da bu şekilde. Ben iyi babayım. Nadir gelince, ‘yapalım, alalım’ babayım.
Pandemiden nasıl etkilendiniz?
Bilge Bilgin Ağıralioğlu: Lise derslerine giriyorum. Uzaktan eğitime çok katılmadım ancak okulumu çok özledim. Benim için okul aileden de önce gelir. Baba için siyaset, anne için okul öncelik olunca Giray bazen, ‘İnsan ailesini seçemiyor’ der.
BEN BENİM GİBİ BİRİYLE EVLİ OLMAK İSTEMEZDİM
Eşinizi anlatmanızı istesek...
Bilge Bilgin Ağıralioğlu: Yavuz çok eğlenceli bir babadır. Evde körebe, saklambaç oynarız. Vitrinlerin üzerine saklandığını biliyorum. Üç çadır kurar evin içine kamp yapar çocuklarla. Ele avuca gelmez, başına buyruktur. Beni en çok plansızlığı üzer. Uyumludur. Ben, benim gibi bir insanla evli olmayı istemezdim. Bizim evliliğimizi devam ettiren Yavuz Bey’dir. Keyifli bir eştir. İdare eden, evliliği neşelendiren, beni geniş bakmaya sevk eden Yavuz’dur.
Yavuz Ağıralioğlu: Bilge hem anne hem baba olmak zorunda kaldı. Ben onun uzaktan sevebileceği rahat bir adamım. Yakından yorucuyum. Diğer üçü onun kurallarıyla büyümüş ben böyle paldır küldür onun kurallarını bozan çocuk oluyorum.
TEK DERDİM YAVUZ’LA KAVGA EDEBİLMEK
Sizi de ilerleyen yıllarda siyasette görür müyüz?
Bilge Bilgin Ağıralioğlu: Öğretmenlik yaptığım sürece siyaset koşturmacam yok. Siyaset yapmam için Yavuz’dan farklı bir partide olmam gerekiyor. Benim amacım başka. Yeter ki didişelim Yavuz ile. Mesela, MHP’nin grup başkanvekili olabilirim (Gülüyor). Tek derdim Yavuz ile kavga edebilmek. Yıllardır bir kez kavga edemedim.
Yavuz Ağıralioğlu: Benle didişebilmek için MHP diyor. Grup başkanvekili olmak istiyorum diyor. Meclis’te onlara cevap veriyorum ya bazen, kıskanıyor. Yıllardır içinde kaldı çatışmak hanımefendinin. Başaramaz, benim kabiliyetim didişmemek. Ben hemen unuturum yaşananları, Bilge 20 sene öncesini hatırlar. Cevap vermememe sinirlenir bazen.