12 bin öğrenci sandık başına

Güncelleme Tarihi:

12 bin öğrenci sandık başına
Oluşturulma Tarihi: Nisan 13, 1998 00:00

Haberin Devamı

Türkiye ve Bilkent... Birisi seçim beklentisi içinde, diğeri vakıf üniversitesi olmanın kendisine verdiği hakla seçime hazırlanıyor. Birisinde yaklaşık 30 milyon seçmen 550 milletvekili için sandığa gidecek, diğerinde 12 bin öğrenci 103 delege için. Birinde 12 parti seçim için önce Siyasi Partiler Yasası'nın değiştirilmesini istiyor, diğer tarafta dört grup sözcüsü 11 yıl önce düzenlenen ve artık günün yükünü kaldıramayan Öğrenci Konseyi tüzüğünü değiştirmek için gün sayıyor.

İkisinin de mevcut ‘‘iktidarları’’ koalisyonla yönetiliyor. Ancak görüşleri farklı da olsa Bilkent Üniversitesi'nde artık ortak prensip kararları, centilmenlik anlaşmaları var.

Bilkent Üniversitesi Öğrenci Konseyi'nin 15 Nisan'da yapılacak seçimi için görünürde dört grup yarışıyor. Hepsinin ortak amacı; öncellikle seçimden birinci çıkmak, sonra da ‘‘Bilkentli ruhu’’nu oluşturmak... Kimisi Bilkentli'nin ‘‘zengin ve şımarık’’ imajını değiştirerek, kimisi sosyal ve kültürel aktiviteleri arttırarak oluşturacak bu ruhu. Gruplara gelince...

ASİ DEĞİL ILIMLI ÇÖZÜM

Grupların en eski ve en köklüsü Ata Grubu. 1993 yılında bir grup öğrencinin 29 Ekim günü okula Atatürk posteri asmak istemelerinin Öğrenci Konseyi'nce engellenmesi üzerine kurulmuş grup. Girdiği ilk seçimde de oyların yüzde 70'ini silmiş süpürmüş. İki yıl tekrarlamış başarısını. Ancak sonraki yıllarda kopmalar başlamış. Geçen yıl grubun büyük çoğunluğu Doğuş Grubu'yla seçime girince ‘‘Ata, Doğuş'la birleşti’’ yorumlarına hedef olmuş. Bu yıl seçime Ata adıyla girme nedenlerini grubun sözcüsü Çağdaş Demirağ anlatıyor: ‘‘Türkiye'de son gelişmeler Atatürk düşmanı insanları iktidara getirdi. Dini siyasete alet ederek Atatürk düşmanlığı yapanların üniversitelerde örgütlenmeye gittiklerini gördük. Bu yıl bunlara engel olmak için seçime girdik.’’

‘‘Atam izindeyiz, efsane devam ediyor’’ sloganıyla, Bilkent'te, popüler olma sevdası güden insanlardan ziyade Bilkent için çalışmayı seven insanları biraraya getirdiklerini vurguluyor Demirağ. Grubu ise ikiye ayırmışlar: ‘‘Bir grup, seçim kazanıldığında nelerin, nasıl yapılacağı ve Bilkent'in sorunlarıyla ilgili çalışmaları devam ettiriyor, diğer grup ise tamamen seçimle uğraşıyor.’’

Seçimi kazandıkları taktirde ise, sorunlara ‘‘asi değil, ılımlı’’ çözümlerle son vermek olarak belirlemişler.

KİRACI DEĞİL EV SAHİBİ

‘‘Oy verin! İletişim'e geçin. 15 Nisan'da Bilkent'te iletişim sağlanacak.’’

İktidar şansını bu sloganla yakalamak isteyen İletişim Grubu'nun temeli, bugüne kadar seçilen Öğrenci Konseyleri'nin okul yönetimi ile öğrenciler arasında iletişim köprüsü kuramadığı teziyle atılmış. ‘‘İşin içine siyaseti karıştırmamayı’’ en temel özellikleri olarak açıklıyorlar. Bu nedenle grupta ‘‘Birşeyler üretebilecek bir fikir ortaya atabilecek ve problemleri çözebilecek’’ her kesimden insan bulunuyor.

İletişimi önce ‘‘Bu sayfaları çevirmeye başlayarak ‘İletişim' kurmanın ilk adımını attınız bile’’ sözleriyle başlayan bültenlerle kurmak istemiş... Bu yıl ise kitap olarak bastırdığı ‘‘seçim broşürü’’ndeki ‘‘Bu seçim okuldaki varlığınızı göstermeniz için size verilmiş bir haktır. Yılda bir defa sandığa gitmek bu hakkınızı kullanmanın sadece ilk adımıdır’’ sözleriyle de yıllardır siyasetçilerin yapmaya çalıştığı ‘‘seçime en üst düzeyde katılım’’ı sağlamaya çalışıyor.

‘‘Her yurda bir havuz’’, ‘‘Her sınıfta bir New York On Air’’, ‘‘Her öğrenciye dört cep telefonu’’ vaat etmediklerini belirten grup, ‘‘Konsey'de kiracı değil evsahibi olun, Konsey'in ve seçimlerin var olma nedeni sizsiniz, unutmayın’’ çağrısı da yapıyor. Grubun temel hedefini de Grup Sözcüsü Ahmet Karaduman açıklıyor:

‘‘Bilkentlilik ruhu yok. Dersi biten şehre kaçıyor. Bunun için de okulda sosyal ve kültürel faaliyetlerin yapılacağı bir merkez olmalı.’’

GERÇEĞİ ARAYANLAR

‘‘Gerçeği arayanlar’’ ise Real Grubu etrafında toplanmış. Olaylara biraz daha ‘‘global’’ yaklaşıyorlar. İstekleri; realist düşüncenin temsilcileri olmak. Hedefleri; farklı görüşlerden ortak nokta çıkarmak. Sloganları; ‘‘Gerçekçi ol, Real'e oy ver.’’ Real Grubu’nun muhtemel başkan adayı Abdullah Değer'in ilk ‘gerçeği’, aslında Türkiye'nin görünen yüzü: ‘‘Türkiye'de birtakım düşünceleri birtakım siyatçiler temsil ediyor. Bize göre, tüm Müslümanları RP, tüm milliyetçileri MHP, tüm demokratları ANAP ve DYP temsil edemez.’’

Değer, bütün görüşleri bir çatı altında toplayarak uzlaşma sağlamak istediklerini belirtirken ırk ayrımına da karşı çıkıyor: ‘‘Hangi ırktan olursa olsun, bir ırkın diğer ırktan üstün olduğunu iddia edenler cahildir. Düşüncelerimizi birlikte olduğumuz zaman uygularız.’’

Real, Bilkentliler'in ‘‘zengin, şımarık’’ imajını da silmeyi vaadediyor. Bu sıfatların yerine yenilerini koyarak: ‘‘Aklı başında, efendi, terbiyeli...’’

Seçim sistemindeki bozukluklar yüzünden bugüne kadar koltuklara ‘‘hatır, ricayla’’ insanların oturduğunu savunuyor Real Grubu. Şu an Öğrenci Konseyi'nde hizipleşmeler yaşandığını belirtirken de bunu önlemenin formülünü veriyorlar: ‘‘İnsanların kişisel çıkarlarından birtakım tıkanıklıklar yaşanıyor. Tamamen objektif, olaylara daha gerçekçi, daha global baktığınız zaman somut çözümler üretirsiniz.’’

YÜZDE 45 KARARSIZ

Bu üç grubun karşısında da mevcut koalisyonun büyük ortağı Doğuş Grubu yer alıyor. Genel sorunlardan ziyade ‘‘Grup ve kişisel sorunlara’’ çözüm bulmak istiyor. Başarıya ‘‘Rakibini kötüleyerek’’ değil, kendi çalışmasını yaparak ulaşmayı prensip edinmiş. ‘‘Çalışkan, dost ve tarafsız bir öğrenci temsili için Doğuş'' sloganıyla hareket eden Grubun sözcüsü Bora Fırtına hedeflerini ‘‘Sadece güçlü olduğumuz fakültelerde seçime giriyoruz. Her fakültede girip birkaçında kaybetmektense, girdiğimiz fakültede kazanmak istiyoruz’’ sözleriyle anlatıyor.

Fırtına, okulun yüzde 45'inin kararsız olduğunu vurgularken, öğrencilere verecekleri mesaja dikkat çekiyor: ‘‘Şunun bilincinde değiller. Tek bir oyla Konsey yönetiminin değişmesine karar verebilir, birçok değişikliğin yolunu açabilirler. Oy vererek daha sağlıklı bir Konsey oluşturabileceklerini bilmiyorlar. Öğrencinin gücü Konsey'in gücünden gelir.’’

Fırtına, Öğrenci Konseyi'nin tüm öğrencilerin hakkını savunmak için kurulmuş bir kurum olduğu hatırlatmasından sonra da ‘‘Şikayetlerinizi iletin’’ çağrısında bulunuyor: ‘‘Her öğrenci Konsey'in doğal üyesidir. Herkes her sıkıntısını dilekçeyle veya konuşarak söyleme ve ona çözüm bulunması isteğine sahiptir. Birçok insan ihtiyaç hissetmediği için gelip böyle bir talepte bulunmuyor.’’

GRUP BAŞINA BİR MİLYAR

Bu dört grubun yanında sadece Turizm Yüksek Okulu'ndaki yönetim kuruluna talip olan Grup Tur da aynı heyecanı yaşıyor.

Öncelikle yüksek katılım sağlamak için fakültelerdeki bir olan sandık sayısının ikiye çıkarılması konusunda uzlaşmışlar. Aday transferi yapmama konusunda görüş birliğindeler. Herkes propagandasını sürdürüyor, ama birbirinin standını bozarak değil... Bilkent'te herkes seçim rüzgarında sürükleniyor aslında. Afişler fakültelerdeki duvarlarda yerini almış. Broşürler elden ele dolaşıyor. Standlarda pasta, çay, promosyon malzemesi bulmak mümkün. Harcamalar için 1-1.5 milyar lira çoktan çıkarılmış gözden... Bilkent'in geleceğine talip olanların bir amaçları daha var: İzledikleri yollarla Türkiye'nin geleceğine hakim olmak isteyenlere örnek olmak...

Ata Grubu Sözcüsü Çağdaş Demirağ, ‘‘çok partili’’ siyasetçi bir aileden geliyor. Ailesinde AP, CHP, ANAP, DSP'den insanlar bulunduğuna dikkat çekerken, ‘‘Aralarında çok iyi iletişim var. Demek ki farklı gruplarda olmaları iletişime engel değil’’ görüşünü savunuyor. Örnek aldığı hiçbir devlet adamı yok.

İletişim Grubu'nun sözcüsü Ahmet Karaduman, liseden sonra öğrenimine son verdiği halde, çok takdir ettiği Turgut Özal'ın Körfez Savaşı'nda izlediği ‘‘bir koyup üç almak’’ politikasını onaylamadığı için girmiş üniversiteye. Siyasetçi olmak istiyor. Ama şimdiki siyasetçileri beğenmiyor. İleride ‘‘İletişim’’ ruhunu Türkiye'ye yaymayı hedefliyor.

Real Grubu sözcüsü Abdullah Değer Güniz Sokak'tan feyz almış. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in komşusu olduğunu belirtirken, gülümseyen yüzüyle hedefini de açıklıyor: ‘‘Kendimi Güniz Sokak'ın yeni veliahtı olarak görüyorum.’’

Doğuş Grubu sözcüsü Bora Fırtına, Konsey tecrübesini Türk siyasetinde kullanmayı düşünmüyor. Milletvekili ve bakan sıfatı ile koltuk işgal edenlerin daha çok şey yapacağına inanıyor, yapmamalarından duyduğu rahatsızlığı ise ‘‘Çark yeterli dönmüyor. Ülkemi seviyorum, ama rahatsızım’’ sözleriyle anlatıyor.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!