Güncelleme Tarihi:
Kızların geleceğinin, hayallerinin, eğitim görmelerinin düşmanları. Sırımlı ve Olgunlar’daki köylüler, kaçırılan kızı arayan jandarmaya, polis ekibine hiçbir ipucu vermiyorlar. Kızın hangi evde kilit altında tutulduğunu, failin adresini çok iyi bildikleri halde bu insanlık dışı geleneğin gönüllü suç ortağı oluyorlar. Kızlar da bu ‘geleneği’ kader bilip boyun bükmüşler. Daha reşit olmadan kendilerini 2-3 çocuk annesi olarak buluvermişler.
KURTARILDIĞINDA 15’İNDEYDİ
SIRIMLI köyünden Şerife, Olgunlar köyünden 18 yaşındaki Necati Gedik tarafından kaçırılmıştı. Esaretinin 83’üncü gününde 15 yaşına girdi. Doğum gününden 2 gün sonra Kiraz polisinin özel ekibi ve jandarma kendisini bulduğunda perişan haldeydi. Özgürlüğüne kavuştuktan sonra ailesinin sevgi ve şefkati altında yeniden çocukluğunu yaşamaya başladı. En büyük hayali traktör kullanmayı öğrenmekti. Babasının izniyle Hürriyet objektifine bu mutlulukla poz verdi.
EVİN OKUL GÖREN TEK KIZI
BURASI Olgunlar Köyü. 16 Aralık’ta kaçırılan 14 yaşındaki Ebru Sakal’ın evi. Ebru, yakın akrabası ve komşusu olan 20 yaşındaki Hüseyin Aksakal tarafından kaçırıldı. 52 gündür bulunamadı. Oysa Ebru, Kız Meslek Lisesi 1’inci sınıf öğrencisiydi. Altı çocuklu ailesinin okuyan tek çocuğuydu. Okulunu bitirip doktor, hemşire olma hayalleri kuruyordu. Ebru, işte bu yoksul evin umuduydu.
KÖY HALKI SESSİZ KALMIŞ
Canan Güllü (Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı)
Vahim bir sorun. 15 yaş altında yapılan her türlü istismar, suçtur. Bu suçun zamanaşımı yoktur. ‘Kaçır tecavüz et, evlenmek zorunda bırak’ sürecinin geçtiğini görüyoruz. Vatandaş çözüm yolunu bulmuş. ‘Alan razı, satan razı’ kılıfıyla köy halkı da sessiz kalmış. Bu sessizlik çocukları erken yaşta sorumluluk sahibi yaparak derin acıları sürekli hale getirmiş. Şimdi ne yapmalıyız, mesele bu. Sorunu çözmek için el birliğine, işbirliğine ihtiyacımız var. Belediye, polis, jandarma, nüfus, milli eğitim müdürlükleri, kaymakamlık, sivil toplum kuruluşları, barolar, Türk Tabipler Birliği, Psikologlar Derneği birlikte sorunun üstesinden gelecek bir yöntem ortaya koymalılar. Bu gönüllülük alanlarının en büyük destekçisi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile MEB olmalı. Bu, çocukların okula gitmesinin takibiyle, performanslarının rehberlik öğretmenlerinin takibiyle önlenebilecek bir sorun. Öyleyse herkes elini taşın altına koysun.
YASAL ÖNLEMLER YETMİYOR
Atila Sertel (CHP İzmir Milletvekili)
Bir baba ve aile reisi olarak küçük yaşta çocukların evlendirilmesinin hüznünü yaşıyorum. Yalnızca yasal önlemler yetmiyor. Toplumda eğitim eksikliğinin giderilmesi için çaba gerekiyor. Meclis’te geçen hafta bu konuyla ilgili soru önergesi vererek bu olayı toplumun gözü önüne taşımak gerektiğini düşündüm. Amacım sadece Kiraz’ın iki köyünde değil, Türkiye’nin bütününde bu tür olayların önüne geçilmesi içindir.
53 GÜNDÜR KAYIP EBRU'YU DA BULUN (Ebru Sakal)
KADIN ÖĞRETMENLER BİLE GÖRMEZDEN GELMİŞ
Tülin Erarslan (İzmir Kadın Kuruluşları Birliği ve Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği İzmir Şube Başkanı)
KİRAZ’daki kaçırma olaylarının takipçisi olacağız. Kiraz Belediye Başkanı Saliha Özçınar, hem eğitimci hem kadın hem de olaya çok iyi niyetli ve çözüm odaklı yaklaşıyor. Fakat uzun yıllardır devam eden bir problemin nasıl normalleştiğini anlamak mümkün değil. Şimdiye kadar gelen yerel yönetimler, kadın öğretmenler dahi görmezden gelmişler. En önemli problem, o köylerde okul kapatılmış, taşımalı eğitim yapılıyor. Eskiden köy öğretenlerinin, ebelerin hanelerden haberi olurdu. Tek tek tanırdı tüm aileleri ve çocukları. Çare bulmaya çalışırdı. Her iki köyde hiç üniversite mezunu kız yok. Rol model olacak kadın çıkmamış o köylerden. 12 yıl eğitim zorunlu olduğu halde son 4 yılın denetimi ve takibi yok. 17 yaşına kadar eğitim zorunlu olmalı.
BAŞKA İLÇELERDE DE VAR
İlke Erol (İzmir Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı)
Kiraz’a geçen hafta gittik. Yıllardır süregelen bir gelenek. İzmir’in başka ilçelerinde de olduğunu biliyoruz. Türk Ceza Kanunu’nun 103’ncü maddesinde değişiklik yapıldı ve 15 yaşındaki çocuğun rızası eklendi.
15 yaşındaki bir çocuğun rızasından bahsedilemez. Türkiye’nin taraf olduğu tüm uluslararası çocuk sözleşmeleri ve bizim Çocuk Koruma Kanunumuz ‘18 yaş altında olan herkes çocuktur’ diyor. Bu olayların takipçisiyiz. İzmir Barosu olarak bu tür davaların müdahiliyiz.