Güncelleme Tarihi:
Danyel 9 yaşında, ikiz kardeş olan abileri Ramazan ve Ahmet ise 12 yaşında. 6 Şubat depremine Hatay’da yakalandılar. Bu büyük felaketi yaşayıp da hayatta kalabilen diğer çocuklar gibi onlar da depremi takip eden aylar boyunca büyük eziyetler, çok büyük zorluklar çektiler. Üç kardeş, depremden bir kaç yıl önce 2019 yılında babaları Ali Aras’ı ani bir beyin kanaması sonucunda kaybetmiş ve anneleri Yüksel Aras’a sarılmıştı.
Yüksel ve Ali Aras birbirlerini severek evlenmiş ancak çok istemelerine rağmen uzun yıllar bebek sahibi olamamış bir çiftti. Yüksel hanım 38 yaşına geldiğinde tüp bebek tedavisiyle Ahmet ve Ramazan dünyaya geldi. Artık tam istedikleri gibi bir aile olmuşlardı. Üç yıl sonra hiç hesapta yokken aralarına katılan Danyel ile mutlulukları katmerlendi. Ancak Danyel 4 yaşına geldiğinde Ali Aras ani bir beyin kanaması sonucunda bu mutlu aile tablosundan ayrıldı. 3 yetim ve anneleri o günden sonra yaşamlarını birbirlerine sarılarak sürdürdüler. Onlara bu zorlu hayat yolculuğunda Ali Aras’ın aynı mahallede oturan anne ve babası da destek oluyordu. 6 Şubat 2023 tarihine kadar yaşam böylece devam etti. Ama o gece bölgedeki binlerce insanla birlikte onların da hayatları alt üst oldu. Önce sokaklarda derme çatma naylon bir klübede sonra bir çadırda yaşadılar. Bu arada Yüksel Aras meme kanserine yakalandı. Çocuklar her şeye, yaşamın önlerine koyduğu tüm zorluklara rağmen okullarına devam ettiler. Sonunda bir gün bu ailenin yolu bölgenin iyilik meleklerinden biri olan 112 Havva ile kesişti.
‘HER ŞEY BİTTİ’ DERKEN UMUT IŞIĞI
Üç oğluyla 15 aydır çadırda yaşayan ve bir ay önce meme kanseri nedeniyle ameliyat olan 50 yaşındaki Yüksel Aras, deprem sonrası yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Mutlu ve huzurlu bir hayatımız varken önce eşimi, sonra evimi, daha sonra da sağlığımı kaybettim. İlk yıkımı 2019’da eşimi daha 46 yaşındayken ani beyin kanamasından kaybedince yaşadık. Daha sonra çocuklarımla tek başıma ilgilendim. Deprem günü okullar açılacaktı, akşamdan kıyafetlerini hazırlamıştım. İlk sarsıntıda evden çıkamadık. Deprem durunca kendimizi dışarı attık. İkinci sarsıntıda merdiven yıkıldı. Bir daha da eve giremedik. İki gün dışarıda kaldık, sonra elimizdeki naylonlardan bir çadır yaptık.15 kişi aynı çadırda kaldık. Oturarak uyuyorduk. 3 ay sonra muhtarlığın verdiği çadıra geçtik bu bizim için büyük bir mutluluktu. İki kışı çadırda geçirdik. Birkaç kez su bastı. Ama herşeye rağmen çadır benim için saraydı çünkü ben ve çocuklarım sağlıklıydık. Ancak meme kanseri teşhisiyle sağlığımı kaybettim. Ölürsem yavrularımın ne yapacağını düşündüm. Tam her şeyin sonu geliyor derken Havva Hanım umut ışığı oldu. Bize bir ev yapacaklarını söylediklerinde dünyalar benim oldu. Kısa süre sonra yeni evimize taşınacağız. Çadırdayken çocuklarım çok zorlanıyordu. Bir sehpanın üstünde ders çalışıyorlardı. Şimdi yeniden kendilerine ait odaları olacak. Rahat rahat ders çalışabilecekler. En çok özlediğim şey çocuklarıma pizza yapmak. Şimdi yeni evimizde fırınımız da olacak. Bugünden sonra hiçbir şey beni üzemez.”
KİTAPLARI BUZDOLABINDA KORUDU
“Ne kadar zor durumlar altında yaşarsak yaşayalım çocuklarımın eğitimini hep en üstte tuttum” diyen Yüksel Aras şöyle devam etti; “Çadırda çocuklarımın kitaplarını farelerden korumak için çalışmayan buzdolabımıza koyuyordum çünkü korunması gereken en önemli eşyamız kitaplardı. O buzdolabının üstüne tatil günleri için günlük ders çalışma programımızı yazdım. Sabah 09:00’da uyanıp 10’a kadar kahvaltı yaptıktan sonra 11’de ders başı yaptılar. Saat 13:00 itibarıyla oyun saatimize başladık. Her akşam birlikte bir saat kitap okuduk.”
ANNELERİ İYİLEŞENE KADAR ONLARA BİZ SARILMAK İSTEDİK
3 kardeş için yaptırdığı betonarme evi eşyalarıyla birlikte 18 Ekim Cuma günü teslim edecek olan Havva Aydanur Ertuğrul diğer adıyla 112 Havva, son iyilik dokunuşunu Hürriyet’e şu sözlerle anlattı:
“Saha çalışmalarımız sırasında Danyel ve annesi Yüksel hanımla tanıştık. Yüksel hanım kanser ameliyatından çıkalı birkaç gün olmuştu. Meme kanseri ameliyatı olduğum için Danyel bana sarılamıyor’ dedi. Ben de ona ‘sen iyileşene kadar çocuklarına biz sarılacağız’ diye söz verdim. Danyel ve kardeşleri çok başarılı öğrenciler ve acil barınma ihtiyaçları vardı. Dernek olarak ilk betonarme evi onlar için yapmaya karar verdik. Yüksel hanımın vefat eden eşi Ali Aras’ın babası bu ev için kendi arsasını bağışladı.108 metrekare 2+1 ve deprem yönetmeliğine uygun şekilde ilk betonarme evimizi yardımseverlerin bağışlarıyla yaptık. 550 bin liraya malolan evin içine eşyalarını da koyduk ve yaşamaya hazır hale getirdik. 18 Ekim Cuma günü de aileye teslim edeceğiz.
ARTIK RAHATLIKLA DERS ÇALIŞABİLECEĞİZ
6. sınıftaki ikizler Ramazan ve Ahmet’le birlikte 3. sınıftaki Danyel de zayıf dersi olmayan başarılı öğrenciler. Yeni evlerine kavuşmak için gün sayan kardeşler, “kendi odamıza kavuşmak için gün sayıyoruz. Artık rahatça ders çalışacağımız için çok mutluyuz. Çadır yazın çok sıcak kışın da çok soğuk oluyordu. Araba seslerinden ders çalışmakta zorlanıyorduk. Şimdi artık yeni evimizde odamızı nasıl yerleştireceğimizi konuşuyoruz. Duvarımıza Qaresma ve Çarşı posteri asacağız. Bir köşeye çalışma masası koyacağız. Ya futbolcu ya da doktor olmak istiyoruz” diye konuştular.
HÜRRİYET DESTEĞİN ARTMASINDA ETKİLİ OLDU
Ülke genelinde kitap okuma alışkanlığını ve okuduğunu anlama oranını artırmak misyonuyla Havva Aydanur Ertuğrul tarafından kurulan Ülkem Okuyor Derneği, 1 yılı aşkın süredir Hatay’da depremzede öğrencilerin eğitime erişimi ve ailelerin barınma sorununa çözüm için çalışıyor. Bu kapsamda derneğin kurduğu 21 kütüphanede, konteyner kentte yaşayan çocuklar gün içerisinde diledikleri zaman okuma saatlerine katılabiliyor. Katılımcı öğrencilerin okuma alışkanlıkları gönüllü öğretmenler tarafından takip edilirken, kitap talepleri de karşılanıyor. İhtiyacın yoğun olduğu dönemde kurulan 21 çadır okulun verdiği hizmet ise bölgede okulların açılmasının ardından görevini tamamladı ve kapandı. Daha önce 3 depremzede çocuğa ev yaptırıp teslim eden Dernek Başkanı Havva Aydanur Ertuğrul Hürriyet’te daha önce yer alan haberler sayesinde derneğe gelen desteğin arttığını söylemişti.