11 Eylül’ün yasak düşünceleri

Güncelleme Tarihi:

11 Eylül’ün yasak düşünceleri
Oluşturulma Tarihi: Eylül 15, 2002 00:00

ABD 11 Eylül'ü anarken tam bir gurur anıtı gibiydi. Onca acıya rağmen kimse taşkın değildi. İnsanlar usul usul ağlıyor, çok soylu ve onurlu duruyordu. Can kurtarmak için can veren fedakar itfaiyeciler ve diğer ölüler tek tek isimleri sayılarak anıldı. Peki bütün Amerika bu soylu tablodan ibaret miydi? Çok farklı, fesat, hain, egoist düşünceler besleyen insanlar yok muydu? Vardı elbet. Geçenlerde yüzlerce Amerikalı o yasak düşünceleri bir internet sitesine yazdı. Aralarında babasının saldırıda ölmesini dileyenler, borçlu olduğu şirketin bütün datalarının yok olmasına sevinenler, düğünü berbat oldu diye kahrolanlar ve daha neler neler var. İnsanın uygunsuz durumlarda zihninin bir köşesinde besleyip de asla açığa vuramadığı yasak düşünceler vardır ya. Hani en trajik anlarda, egoizmin insanın aklına düşürdüğü berbat fikirler, başkalarının acısını hiçe sayan çirkin kişisel üzüntüler ya da çıkar hesapları.İşte internet dergisi salon.com okuyucularına çağrıda bulunarak, toplumsal hissiyata hiç de uymayan bu mahrem düşünceleri itiraf etmelerini istedi. Ve siteye yüzlerce itiraf gönderildi. Hani Amerikan filmlerinde kafasını düğününe takmış ebleh kızlar vardır ya. İşte onlardan biri yazıyor ama, cesur, adını da vermiş. İtirafların çoğunda isim yok.Düğünüm 14 Eylül günüydü. Eylemi duyar duymaz ilk düşüncem bütün havaalanlarının kapatılacağı oldu. Annem ve diğer akrabalarım düğüne gelemeyecekti. Düğünü yaptık. Davetlilerin ancak yarısı geldi ve kimse dans etmedi. Hálá kafam bozuk. Her yıldönümüm anma törenlerinin gölgesinde kalacak. (Aubrey Wilder, 25)Saldırı olduğu sırada babam da şehirdeydi ancak kör talih olay yerinde değilmiş. Nefret ediyorum ondan. Keşke orada ölseydi.Salak beyazlar kendilerine birşey olmayacağını sandıkları için kaçmayıp öldüler. Siyahlar ise her türlü bela onları bulduğu için hemen kaçıp kurtuldular. 2001 benim için müthiş bir yıl oldu. İkiz kulelerden ve Taliban'dan nefret ediyordum. İkisinden de kurtuldum. (Greenwich Village'dan lezbiyen bir feminist.)Uçağın çarptığı görüntüleri izlemeye bayılıyorum. Filmler yeniden gösterilsin diye yıldönümünü iple çekiyordum. İnsanlar, görmeye tahammül edemediklerini söylüyorlar ama, bir tekine bile inanmıyorum. Binadan atlayanları göremediğim için çok üzülmüştüm. Göstermedikleri için sık sık göremiyor insan. (Chicago'dan 31 yaşındaki bir grafiker.)Bütün o bayraklar, stickerlar filan var ya insanlar onları ortama uymak için arabalarına takıyor. Yapışkanlarını çıkarmadan seloteyple camlarına yapıştırıyorlar. Yurtseverlik havası söndüğü zaman o aptal zırvalar araba camlarında kalsın istemiyorlar. Olayı ilk duyduğumda, ‘‘neyse o kaltak artık evliliğinden şikayet edemeyecek’’ diye sevindim. Kocası Dünya Ticaret Merkezi'nde çalışıyordu ve boşanmanın eşiğine gelmişlerdi. Şimdi gururlu bir dul olarak dolaşıyor. Yığınla para da aldı. Bir zamanlar kısaca TB (The Bastard - piç) dediği adamın adını şimdi ilahi bir ses tonuyla azizmiş gibi anıyor. Artık görüşmüyoruz ama, görenlere ‘‘Bizim aşk hikayemiz roman gibiydi’’ diyormuş. Herhalde yazarı da Jackie Collins'ti. Kocam aslında iyi ve merhametli bir insandır. Ancak terör saldırıları yüzünden ragbi maçları iptal olunca öfkeden köpürdü. Florida (onun tuttuğu takım) bir sonraki hafta sonu Tennessee'yle oynayacaktı. Tabii maç iptal edildi ve sezon sonunda oynandı. Florida maçla birlikte şampiyonluğu da kaybetti. Tennessee'yle zamanında oynasalardı maçı kazanıp şampiyon olurlarmış. Vır vır vır. O günden beri hep aynı şeyi söylüyor. Kuleler yıkılırken müthiş bir heyecan duydum. Nihayet sıradanlıktan kurtulmuştuk. Artık anlamlı birşeyler oluyordu. O anlamsızlıktan yılmıştım. Son günahkar düşüncem de soykırımdı. Haydi, bütün nükleer füzeleri Ortadoğu'ya gönderelim ve bir seferde bitirelim şu işi diye düşündüm.Acil serviste çalışanlar o günlerde çok didindi, yoruldu. Kimse onlara kahraman demedi. Hep o zavallı, kayıp itfaiyeciler... Yeter artık. Bıktım o kahrolası kahraman itfaiyecilerden. Sanırım daha fiyakalı üniformaları var diye daha kıymetliler. (Katharine, üniversite öğrencisi) Ben üniversite öğrenciyim. Geçen yılki seminer tezim uluslararası terörizmdi. Ağustos ayı boyunca çalıştım. Kahretsin, o gün bütün çalışmam boşa gitti. Pis herifler.İşimi batırmıştım. Saldırılar sırasında iki aydır ipotek borcunu ödeyemiyordum. Evim elden gidecekti. Bir yandan ‘‘Acaba üçüncü dünya savaşı mı çıkıyor’’ diye korkarken, bir yandan da ‘‘Belki ipotekçi şirket ikiz kulelerden birindedir. Bütün kayıtlar yok olmuştur’’ diye umutlanıyordum. İlk 12 saat boyunca şunu düşündüm. Simpsonların New York'a gittiği ve Homer'in Dünya Ticaret Merkezi'ni ziyaret ettiği bölümü bir daha göstermeyeceklerdi. (Daniel Price, 31 yaşında yazar.)Neyse artık benim kuşağımın başına da bir iş geldi. Artık bunak büyükbabamların Pearl Harbor zırvalarını, bizim kuşağın neden doğru dürüst bir yön tutturamadığı şikayetlerini duymak zorunda kalmayacağım. (Todd VanDerWerff)Kulelerin çöktüğünü görünce içim sevinçle doldu. O binada federaller de vardı. Ailem ve ben işlemediğimiz bir suç yüzünden FBI'ın kurbanı olmuştuk. Ben Amerikan vatandaşıyım ama, umarım en kısa zamanda topu ölür.93 sefer sayılı uçaktaki kahrolası yolcular kahraman ya da savaşçı filan değildi. Sadece yanlış uçağa binmiş yolculardı. Todd Beamer'ın adını ve ‘‘Let's roll’’ (haydi girişelim) lafını bir daha duyarsam kusacağım. Şu profesyonel dul Lisa Beamer'dan iğreniyorum. Kocasının ölümü üzerinden bir hafta geçmeden, Bush'un konuşmasında yanında görünerek yönetim tarafından kullanılmasına izin verdi. İlk günlerdeki çok kırılgan ve yaralanmış görüntüsüyle, şimdi ise soğukkanlı ve kontrollü haliyle kameralara el sallamasına dayanamıyorum. Medyada görünmek için her fırsatı kullanıyor, bir de kitap yazdı üstelik! Ünlü olmak için birçok şey yapabilirim ama, ölü bir kocadan faydalanmak asla!
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!