105 yıl sonra onarılacak

Güncelleme Tarihi:

105 yıl sonra onarılacak
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 06, 1999 00:00

Haberin Devamı

Cerrahpaşa'da virane durumda bulunan İbrahim Paşa Külliyesi Mimarlar Odası tarafından restore edilecek. Bina, onarıldıktan sonra geçen yıl kuruluş çalışmalarına başlanan Mimarlık Araştırma Enstitüsü ve Mimar Sinan Müzesi tarafından kullanılacak.

Cerrahpaşa'da Adli Tıp binasının karşısındaki İbrahim Paşa Külliyesi küllerinden doğmaya hazırlanıyor. 1894 depreminde büyük hasar görerek kullanılmaz hale gelen yapı, Mimarlık Vakfı tarafından restore edilerek Mimarlık Vakfı Araştırma Enstitüsü ve Mimar Sinan Müzesi'nin hizmetine verilecek. Enstitü bu ilk örnekten hareketle Türkiye'nin diğer bölgelerinde benzer müzeler oluşturmayı hedefliyor.

Mimarlık Vakfı, 1996 yılında üçer kilogram gümüş bağışlayan 126 mimar tarafından kuruldu. Şu anda 400 üyesi olan vakıf ilk iş olarak 1997'de mimarlar arasında bir yardımlaşma sandığı kurdu.

Vakıf çalışmalarının ikinci ve önemli kolu bir Mimarlık Araştırma Enstitüsü oldu. Geçen yıl yapılan araştırmalar sonucu Esekapı İbrahim Paşa Medresesi, enstitü çalışmalarının amacına uygun bir mekan olarak belirlendi. Vakıflar'a ait bina, Fatih Eski Belediye Başkanı Saadettin Tantan'ın öncülüğünde belediye ile yapılan protokolle vakfa tahsis edildi. Hazırlanan restorasyon projesi Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nden geçirilerek Anıtlar Yüksek Kurulu'nun onayına sunuldu. Onayının 15 gün içinde çıkması beklenen projenin gerçekleşmesi için 1 milyon dolar gerekiyor. Mimarlık Vakfı Genel Sekreteri Engin Omacan vakıf bağışçılarının ve yerel yönetimin yanısıra devletten de yardım alacaklarına inanıyor. Omacan ‘‘Çünkü devletin yapması gereken bir işi yapıyoruz’’ diyor ve onay çıkar çıkmaz çalışmaya başlayacak kadar birikimleri olduğunu belirtiyor.

İbrahim Paşa Külliyesi ilginç bir mimari örnek. Çünkü 16. yüzyılda Mimar Sinan tarafından yapılan bir medreseyle, daha sonra mescide çevrilen 14. yüzyılda yapılmış bir Bizans kilisesinden oluşuyor. Bu yüzden bilinen kare ya da ‘‘U’’ şeklindeki külliye yapılarına benzemiyor.

Medrese bir büyük derslik ve 9 metrekarelik 13 küçük odadan oluşuyor. Bugün dersliğinde çatlamış kubbesinin altında evsizler yaşıyor, dört yüzyıllık altıgen yer taşlarının üzerinde uyuyorlar. Duvarlardaki alçı süslemelerin bir kısmı hala görülebilir belirginlikte. Odalarsa bitkilerin istilası altında. Duvarların hemen hemen tamamı yıkılmış. Kilise'nin gösterişli girişi ise hala ayakta.

İki kültürün eseri

Engin Omacan, iki farklı mimarinin uyum içinde bir araya geldiği bu yapının enstitünün kapsayıcı anlayışı yansıttığını söylüyor: ‘‘Türkiye'nin her yerinde çok farklı uygarlıklara ait mimari eserler var. Biz her türlü mimari eseri, ayrım yapmadan, hayata katmak istiyoruz’’.

Omacan, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in sürekli olarak Türkiye'nin bir dünya devleti olduğunu vurguladığını hatırlatarak, ‘‘Elbette Türkiye bir dünya devleti olmaya layıktır, ancak sadece askeri güçle olmaz bu. Mimari eserleri, kültürel mirası tüm zenginliğiyle ortaya çıkartmak gerekir’’ diyor. Omacan böylesine büyük çapta bir çalışma için Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün yeterli güce ve dinamizme sahip olmadığını, kendileri gibi tek tek sivil insiyatiflerin de yeterli olmayacağını vurguluyor ve ‘‘Bunun için tüm toplumu kaplayacak bir heyecan dalgası gerekli’’ diyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!