Güncelleme Tarihi:
Başepiskopos Aram Ateşyan, hayatını kaybeden Ermenilerden, “İmanları için hayatlarını yitirmiş şehitlerimiz” diye söz etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, törende okunan mesajında, “Ermeni toplumunun geçmişte yaşadığı üzüntü verici hadiseleri bildiğimizi ve acınızı samimiyetle paylaştığımı bir kez daha ifade ediyorum” dedi.
ERMENİ Patrikhanesi’nin ev sahipliğinde, İstanbul Kumkapı’daki Meryem Ana Kilisesi’nde düzenlenen Surp Badarak (Kutsal Sunu) ayini saat 10.30’da başladı. Ayin öncesi çok sayıda Ermeni kiliseye gelerek mum yaktı ve dua etti. 1916’dan bu yana ilk kez resmi olarak düzenlenen ayine Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Fener Rum Patriği Bartholomeos, ABD’nin İstanbul Başkonsolosu Charles Hunter, Musevi Cemaati Lideri İshak Haleva, Süryani Cemaati Lideri Yusuf Sağ, Katolik Ermeni Cemaati Ruhani Lideri Levon Zekiyan, İstanbul İl Müftü Yardımcısı Sabri Demir ile Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı temsilcileri katıldı. Ermeni Patrik Genel Vekili Başepiskopos Aram Ateşyan ve din adamları kiliseye girerken çanlar çaldı. Bir ağızdan dualar okunan ayinin son bulmasıyla Ateşyan, vaaz verdi.
TARİHİN ACI DOLU SAYFALARINDANDIR
Aram Ateşyan, vaazında şunları söyledi: “1. Dünya Savaşı yılları ve özellikle de 1915 yılı, tarihin acı dolu sayfalarındandır. Halkımızın çocukları acımasız bir siyasetin sonucu olarak tehcir yollarında ve diğer birçok yerde hayatlarını kaybettiler ve büyük zararlara uğradılar. Onların anısı bugün bizleri burada toplamış durumda. İmanları için hayatlarını yitirmiş şehitlerimizi anmak için düzenlenen törenlerin insanların cesaretini sınamak için kurulmuş bir yarış alanı olmadığına inanıyoruz. Dünyadaki tüm uluslararası siyasi dengelerin geçtiğimiz 100 yıl içerisinde değiştiğini hepimiz biliyoruz. Bir 100 yıl önceki anlayışların çizgisinde yürümek bugün için imkânsızdır.
CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ın törende okunan mesajı şöyle: “Osmanlı İmparatorluğu’na ve Cumhuriyetimize yaptıkları ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi katkıları daima takdirle hatırladığımız Ermeni toplumunun, coğrafyamızın her köşesindeki hatıralarını güzel duygularla yâd ediyorum. Bu vesileyle, rahatsızlığı sebebiyle tedavi gören Patrik Sayın Mesrob Mutafyan’a da şifa temenni ediyorum. İnsanlığın en büyük felaketlerinden olan Birinci Dünya Savaşı’nda, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde de her milletten milyonlarca insan ebediyete intikal etti. Bu savaş sırasında, etnik ve dini kimliği ne olursa olsun, benzer şartlar altında hayatlarını yitiren Osmanlı vatandaşlarının tamamını da rahmetle ve hürmetle anıyorum. Türkiye Cumhuriyeti devletini, bu acıları unutmadan ama bunlarla baş etmesini de bilerek kurmayı başardık. Bugün de, huzur, barış ve kardeşlik temelinde daha güzel günlere ulaşmak için, etnik ve dini kimliğine bakmaksızın, tüm vatandaşlarımızla, dostlarımızla birlikte çalışıyor, mücadele ediyoruz. 100 yıl önce, ortak vatanımızı işgal için dünyanın dört bir yanından gelenlerin torunlarını, bugün, savaşı lanetlemek, barışı ve dostluğu yüceltmek için Çanakkale’de coşkuyla ağırlayabilen bir kültüre sahibiz. Ermeni toplumunun geçmişte yaşadığı üzüntü verici hadiseleri bildiğimizi ve acınızı samimiyetle paylaştığımı bir kez daha ifade ediyorum. Osmanlı Ermenilerinin dünyanın her yerindeki torunlarına gönül kapılarımızın sonuna kadar açık olduğunu da bilmenizi istiyorum.”