Güncelleme Tarihi:
BAYBURT’ta yaşayan Emirhan Çakmak, kaslarda zayıflığa neden olan ve genetik mutasyon sebebiyle ortaya çıkan Duchenne Kas Kistrofisi (DMD) hastası. 5 yaşına geldiğinde yaşıtları gibi konuşamadığı için akran zorbalığına maruz kaldı. Emirhan bu durum karşısında içine kapandı ve konuşmayı bıraktı. Yaklaşık 10 yıl boyunca anne babası dahil kimseyle konuşmadı. 14 yaşındayken BAYBURT Şehit Recep Eşiyok İlkokulu sınıf öğretmeni Sibel Özkök ile yolu kesişti. Sibel öğretmen evde eğitim verdiği engelli öğrencisi Emirhan’ın hayatına dokunuşunu şöyle anlattı: “Kasım 2022’de okul müdürümüz sınıf öğretmenlerini çağırdı. Evde eğitim alması gereken, eğitimine ara verilmiş bir öğrenciden bahsetti. Emirhan ilk çocukluk döneminde yani 5 yaşlarına kadar konuşmuş ancak telaffuzunda sorunlar varmış. Babası devlet memuru olduğundan lojmanda yaşıyorlarmış. Burada yaşayan diğer çocuklar onunla gülüp alay etmiş. Bu akran zorbalığı sonrası Emirhan kendisini kapatmış. 14 yaşına kadar da bu durum sürmüş.
EN İYİ BEN ANLARIM...
Teklif geldiğinde bu durumun beni çok etkileyeceğini düşündüm çünkü kısa süre önce kaybettiğimiz babamın durumu da aynı Emirhan gibiydi. Bu yüzden ilk önce çekimser kaldım. Emirhan’ın babama benzer durumunu kaldıramam diye düşündüm. Okul müdürümüz de babamın durumunu bildiğinden ‘Emirhan’ı en iyi sen anlarsın, bence ona yardımcı olmak sana da iyi gelir’ dedi. Öğretmen olan babam Fehmi Kadakal, emekli olduktan sonra beynine pıhtı atması sonucu 16 yıl boyunca felçli kaldı, konuşamadı. Her boş vaktimde Bursa’ya babamın yanına giderdim. Aramızda çok özel bir bağ vardı. Ona kitaplar okur, o konuşmasa da ben sürekli konuşur, sorular sorar, işaretle diyalog kurmaya çalışırdım. Bu ilgi karşısında babam da çocuk gibi sevinirdi. Emirhan’ı o da tanıdı, benim Emirhan’a sunduğum destekten hep gurur duydu. Sonunda babamı geçen sene kaybettik ama Emirhan’ı kazandık.
İLK KELİMESİ ‘GİTME’ OLDU
Emirhan’la evinde buluştuğumuzda önce neleri sevdiğini anlamaya çalıştım. Konuşmadığı için bu pek kolay olmadı. Annesinden Trabzonsporlu olduğunu öğrenip ona atkılar, bileklikler aldım, futbolcuların adını öğrendim. İlk bir hafta boyunca susmadan hep karşısına geçip konuştum. Beni anladığını biliyordum. Babama da öyle yapardım. Sürekli konuşurdum, babam da dinlerdi, Emirhan da dinledi. Ancak ben ne kadar konuştuysam Emirhan o kadar sustu. Üçüncü günümüzde ben evden çıkarken beni ıslık çalarak uğurladı. Fakat ben ıslık çalamıyordum. Sonraki birkaç gün o ıslıkla, ben gülücüklerle ‘görüşmek üzere’ diyerek vedalaştık. 10’uncu günün sonunda ben evinden ayrılırken ilk kez konuştuğunu duydum ve bana ‘gitme’ dedi. Bir anda ağlamaya başladım ve sarıldık. Konuşmasında hâlâ sorunlar olsa da diyalog yolunu açmayı sevgiyle başardık.”
ÖĞLE YEMEKLERİ BİLE EMİRHAN’LA...
- SİBEL öğretmen “Normalde benim Emirhan’a hafta sonu gitmem gerekirken ben her gün onun yanındayım” diyor: “2 senedir hiçbir öğle yemeğinde evime gelmiyorum. Sosyal yönlerinin gelişmesi için bazen kendi sınıfımdaki öğrencilerimi de Emirhan’ın yanına götürüyorum. Birlikte mutfak çekmecelerini düzenledik. Bu çalışmalar sonrası uzun cümleler kurmaya başladı. Ayrıca okuma yazmayı da öğrendi ve şu anda yazabiliyor. Çok güzel bir yazısı var.
EVDE MEZUNİYET
Çocuğumun mezuniyeti vardı ve o an Emirhan’ın cübbe giymediği aklıma geldi. Oğlumun mezuniyet cübbesini alıp Emirhan’a götürdüm ve ona ‘Aslında bunu daha önce yapmalıydık ama bir gün ayrılırsak böyle bir anımız olsun isterim’ dedim ve dünya gözüyle Emirhan’ı cübbeli gördüm. Ona evde bir mezuniyet yaptık.”