Güncelleme Tarihi:
Ergenlik dönemi, yaşadığımız çok sayıda fiziksel ve ruhsal değişim nedeniyle çoğu genç için zorlu geçiyor. Ancak Rebecca Butcher, herkesten zor bir ergenlik dönemi geçirmiş.
25 yaşındaki Butcher, geçtiğimiz günlerde yayınladığı ve 2 milyondan fazla görüntülenme alarak viral olan videosunda ergenlik çağındayken bedeninden ne kadar utandığını açıkladı. Bunun sebebi sağ memesinin sol memesine göre çok daha büyük olmasıydı. Butcher, “Ergenlik dönemine girdiğimde memelerimden birinin büyüdüğünü, diğerinin ise büyümediğini fark ettim” dedi.
Doktora ilk gittiğinde henüz 13 yaşındaydı Butcher. Şikayetini anlattığında "Henüz ergenlik dönemini tamamlamadın. Bu sebeple herhangi bir sorun yok, büyüyecek. Zaten kadınların bir memesinin diğerinden büyük olması normal. Birkaç sene içinde değişmezse tekrar gel" cevabını aldı.
Ancak yaşı ilerledikçe sorunu da devam etti. Sağ memesi sol memesine kıyasla çok daha hızlı büyümeyi sürdürdü. Butcher yaşı 17 olduğunda yine doktora gitti ve yine aynı cevapla karşılaştı: "Ergenlik dönemini henüz tamamlamamışsın."
Ancak Rebecca bu asimetrinin ergenlikten öte olduğunu ve normal olmadığını düşünerek endişelenmeye başladı. Bunu kimsenin bilmesini istemediği için sütyeninde boş kalan kısımları çorapla dolduruyor ve bu hileyi gizlemek için de balıkçı yaka kıyafetler tercih ediyordu.
TÜM BELİRTİLER TEK BİR HASTALIĞA İŞARET EDİYORDU
Yaşı ilerledikçe utanmayı bir kenara bıraktığını ve durumunu araştırmaya başladığını anlattı Butcher. Gittiği doktorlardan bir sonuç alamayınca arama motoruna ‘tek meme’ yazarak, bu sorunu yaşayan başka kişiler de olup olmadığını öğrenmeye çalıştı. Önüne çıkan bir yığın tuhaf hastalığı eledikten sonra tüm belirtilerinin bir şeye işaret ettiğini anladı: Poland Sendromu.
Butcher bu bilgiyle tekrar hastaneye gittiğinde doktoru da çok şaşırdı. Çünkü bu konuda hiçbir bilgisi yoktu ve ona teşhis koyamazdı. Bu sebeple onu başka bir uzmana yönlendirdi ancak o doktorun da konuya dair fikri yoktu. Hatta ikinci doktor bu olağandışı durumla karşılaşma ihtimali çok düşük olduğu için tıp fakültesindeki eğitimi sırasında profesörlerinin bu konudan hiç bahsetmediğini de itiraf etti.
‘İNANAMIYORUM, BU POLAND SENDROMU’
Butcher, ümitsizce hastaneden ayrılırken, daha önce böyle bir durumla karşılaşmış bir hemşirenin koridordan geçerken kendisini fark etmesiyle yeniden ümitlendi.
O anları “Annemle birlikte eve dönmek üzere odadan çıkıp koridorda yürürken bir hemşire beni gördü ve ‘İnanamıyorum, bu Poland Sendromu’ dedi” sözleriyle aktaran Butcher'a hemşire daha önce bunu bir kez daha gördüğünü ve derhal başka doktorlara da muayene olması gerektiğini söyledi.
Beş aile hekimi, üç hemşire, iki uzman doktor ve bir cerrahla görüştükten sonra nihayet 20 yaşına geldiğinde bir doktor Butcher'ı ultrason taramasına gönderdi. Ancak genç kadın o noktada o kadar çok farklı görüşle karşılaşmıştı ki yardım almaktan vazgeçmişti.
O kadar ki doktorlardan biri Butcher'a muhtemelen kendi gibi başka biri daha olmadığını söylemiş ve "Bu hastalığa senin adını verebilirler" demişti.
SENDROMA SAHİP TEK HASTA DEĞİLDİ
Butcher, hikâyesini sosyal medyada duyurduktan sonra Poland Sendromu ile mücadele eden pek çok kişiden mesajlar almaya başladı.
“Arkadaşlarımdan birinde vardı ve bu hastalıkla ilk tanıştığım kişi kendisi. Onunki biraz daha az belirgindi ve uyum sağlamak için implant taktırdı” diyordu bir takipçisi.
Başka biri ise “Yaklaşık beş yıl boyunca hormon hapları aldım. Doktorlar bu ilaçların mememi büyüteceğini söyledi. Ancak ilaçlar işe yaramadığı gibi şiddetli migrenlere neden oldu” diyerek veryansın ediyordu.
Butcher ise implant istemediğini söyledi ve doktorların orantısızlığa çözüm olarak sıklıkla estetik önermesiyle dalga geçen bir gönderi daha paylaştı.
Üstelik bu sendromu yaşayan tek kadın Rebecca Butcher değil. Bazıları Poland Sendromu'nun adını bile duymadığını söylüyor, bazıları da bununla barışık bir şekilde yaşamını sürdürüyor. Tabii bir de Poland Sendromu veya başka nedenlerle yaşadıkları meme asimetrisi yüzünden mutsuz olup günlük hayatında zorluklar yaşayanlar var...
Onların da görüşlerine yer verdik.
‘BİR TARAFTA DAHA FAZLA SÜT BİRİKİYOR’ DEDİLER
K.Z. (38)
Memelerimin birinin diğerinden daha büyük olduğunun kimi zaman farkına varıyordum ama kime sorsam ‘Zaten normali bu’ dendiği için çok önemsemiyordum. Zaten küçük memelere sahip olduğum için fark çok da belirgin değildi. Ancak ne zaman hamile kaldım ve karnım gibi memelerim de şişmeye başladı, işte o zaman farkı daha belirgin olarak görmeye başladım. Emzirdiğim zamanlarda da etrafımdakilere sorundan bahsediyordum. Ancak bu sefer de ‘Bir tarafta daha fazla süt birikiyordur’ diyorlardı. Ben ise bir sorun olmadığına kendimi inandırmak için söylenilenleri her seferinde mantıklı buluyordum. Ancak emzirme dönemi geçip de sorun devam edince artık bir doktora görünmem gerektiğini anladım.
Doktor net bir hastalık adı vermese de bundan rahatsız olan pek çok kadın olduğundan bahsetmiş ve ufak bir operasyonla iki memenin eşitlenebileceğini söylemişti. Bunu duymak beni rahatlatmıştı. Çünkü hem bunu yaşayan tek kişi değildim, hem de biraz uğraştırıcı olsa da bir çözümü vardı. Şimdi yeniden hamile olduğumdan ameliyat olamıyorum ama emzirme dönemini atlattıktan hemen sonra memelerimi eşit hale getirmek için ameliyat olacağım.
‘KIŞIN ANLAŞILMIYORDU AMA YAZ AYLARI BENİM İÇİN KÂBUSTU’
A.Ş. (42)
Benim memelerimde belirgin bir asimetri var. Ergenlik dönemine girdiğimde bu sebeple annem beni doktora götürdü. Vücudumda gelişimsel bir bozukluk olduğunu, sırtımdaki eğrilikten dolayı memelerimden birinin küçük diğerinin daha büyük olduğunu, o sırada gelişme çağında olduğumu ama 18 yaşımdan sonra eğer rahatsız olursam ameliyat olabileceğimi söylediler.
İlk zamanlar pek bir şey anlamadım ama memelerim geliştikçe fark daha da belirgin hale gelmeye başlamıştı. Sırtımdan ameliyat oldum ama memelerim için mutlaka ameliyat olmam gerekmediği için kimse o konuda bir daha konuşmadı. Ben de sustum, kimseyle konuşmadım ama hep tedirgindim.
'Dışarıdan anlaşılıyor mu? Acaba herkes farkında mı, benimle dalga geçiyorlar mı?' diye düşünüyordum. Kışın kalın kıyafetlerden anlaşılmıyordu ama yaz ayları kâbustu benim için. 3-4 yıl sonra çok samimi olduğum bir arkadaşımla konuştum bu konuyu. İnsanların ne düşündüğünü çok merak ediyordum. Arkadaşım dışarıdan hiç belli olmadığını söyledi, ben de ona daha yakından gösterdim ve bana dürüst olmasını söyledim. Bir fark olduğunu ama kafaya takacak kadar olmadığını söyledi. Bence ben üzülmeyeyim diye öyle dedi çünkü soyununca ya da iç çamaşırlıyken farkı görmemek imkânsızdı. Uzun yıllar böyle takıntılı bir vaziyette dolaştım, hep bol kıyafetler giydim, yazları kimsenin yanında denize giremedim. Bir tek bu sorunumu bilen arkadaşımla denize girmeye başladım. Şu anda 42 yaşındayım, hâlâ en rahat onun yanında denize girebiliyorum.
Bir dönem dansa gitmek istedim ama memelerimden utandım gidemedim. Aslında yüzmeyi de çok seviyorum ama etrafımda kimse olmaması gerekiyor. Vücuda oturan kıyafetleri seviyorum ama farklı bir stil seçmek zorunda kaldım. Yani kısacası bu sorun giyim tarzımdan hobilerime kadar pek çok alanda yaşam kalitemi etkiledi. Ameliyat olmaya da korktuğum için bu şekilde yaşamaya zor da olsa alıştım artık.
‘BOŞ KALAN KISIMLARI PAMUKLA DOLDURUYORDUM’
P.S. (53)
Bir memem diğerinden belirgin derecede büyük ve gençlik yıllarımda buna çok kafayı takıyordum. O zamanlar tıp bu kadar gelişmemişti, estetik ameliyatları sadece ekonomik durumu iyi olan zengin insanlar yaptırabiliyordu. Aileme bu konuyu açtığımda ‘Daha bu yaşta estetiklere mi merak saldın?’ diye bana kızmışlardı. Ben de kendimce çözümler bulmaya yöneldim. Sütyenimin bir tarafını memem tam dolduruyor, diğer tarafı ise gözle görülür biçimde boş kalıyordu. Ben de boş kalan kısımları pamukla dolduruyordum. Şimdiki eşimle o dönemler sevgiliydik. Bir gün buluşmaya gittiğimde göğsümden bir pamuk parçası çıktığını söyledi ve ben daha el atamadan direkt pamuğu çekti. O çektikçe devamı geldi. Hiç bu kadar utandığım bir an olmamıştı. Erkek arkadaşım sırf mememi daha büyük göstermek için bu numaraya başvurduğumu düşünmüştü ama ona durumumdan bahsedince çok şaşırmıştı. Yaşım 53 oldu ama artık bu durumla da barıştık. Artık ne içine pamuk dolduruyorum ne de ameliyat olmak istiyorum.
‘FARKLILIK HOŞUMA BİLE GİTMEYE BAŞLADI’
Ö.H. (35)
Her kadında meme asimetrisi olduğunu biliyorum ama benimki biraz daha belirgin. Soyunup aynada kendime baktığımda birinin diğerinden daha büyük olduğunu çok net görebiliyorum. Ama kıyafetliyken pek belli olmuyor. Bunu fark ettiğim ilk zamanlar çok kafama takıyordum, sürekli ölçüyordum hatta ameliyat olmayı bile düşündüm.Herkes memelerime bakıyor, ne kadar çirkin olduğunu konuşuyorlar diye çok paranoyaklık yaptım zamanında. O zamanlar cinsel hayatımı olumsuz etkiler diye düşünüyordum ama sonradan anladım ki benden başka hiç kimsenin dikkatini çekmeyen bir detay. Şimdi bu konuda öz güven eksikliği yaşamıyorum, hatta bu farklılık hafiften hoşuma bile gitmeye başladı.
Peki uzmanlar ne diyor?
Plastik, Rekonstruktif ve Estetik Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Koray Coşkunfırat, Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Demirkaya ve Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Esra Çelik ile 10 soruda Poland Sendromu’nu inceledik…
HER ASİMETRİK MEME POLAND SENDROMU DEĞİL
Poland Sendromu nedir?
Prof. Dr. Koray Coşkunfırat: Poland Sendromu, hastanın tek taraflı meme dokusunun ve o taraftaki memenin altındaki kasların olmaması durumudur. Aynı zamanda nadir de olsa memenin etrafındaki kasların da olmaması, tek tarafta göğüs duvarının çöküklüğü ve yine aynı tarafta el ve kolda da bazı değişiklikler görülebilir. Poland Sendromu kol kısalığı, parmakların yapışık ve/veya kısa olması gibi durumlara da yol açabilir.
Doç. Dr. Ahmet Demirkaya: Hastalık çok farklı şekillerde de karşımıza çıkabilir ve toplumda görülme sıklığı yaklaşık 10 bin canlı doğumda birdir. Pektoral kasların yokluğu, meme dokusunun gelişmemesi, koltuk altı kıllanmada eksiklik, aynı taraf bazı kaburgaların olmaması, göğüs kafesi kaslarının gelişmemiş olması gibi ilave bulgular eşlik edebilir. Olgularda aynı taraflı göğüs kafesi çöküklüğü, paradoksal solunum hareketi ve akciğer fıtıklaşması da görülebilir.
İki memenin simetrik olmadığı her durumda bu hastalıktan şüphelenmek gerekir mi? Ne kadar asimetri normal sayılır?
Prof. Dr. Koray Coşkunfırat: Her kadında iki memenin arasında çok ufak da olsa bir asimetri vardır. Ancak bu karşıdan bakıldığında anlaşılmayabilir. Bazen bu asimetrinin boyutu daha fazla olur, kişileri rahatsız eder ve ameliyatla düzeltmek gerekebilir. Ama bu durumlar Poland Sendromu değildir. Poland Sendromu olup olmadığını anlamak için memenin altında yatan ve koltuk altına uzanan kasın olup olmadığını kontrol etmek gerekir. Bunu anlamak için avuç içlerini göğsün önünde birleştirerek, birbirine baskı yapıldığında koltuk altlarında oluşan kasın varlığını kontrol edin. Poland Sendromlu hastalarda özellikle koltuk altına uzanan kasın başının olmadığı, o bölgenin çukur olduğu anlaşılabilir. Dolayısıyla bu durumda gelişen asimetri ile estetik açıdan bakılan asimetri arasında görüntüde ciddi fark vardır.
Poland Sendromu yaşayan kişilerde bazı belirtiler bu hastalığa eşlik edebilir. İşte o belirtiler ve görülme sıklıkları
Grafik: Harun Elibol
EN ÇOK ERGENLİKTE FARK EDİLİR HALE GELİYOR
Bu hastalığın nedeni doğumsal bir problem mi yoksa genetik mi?
Doç. Dr. Ahmet Demirkaya: Doğumsal bir problem. Sebebi hakkında kesin bir sonuca varılamamış olmakla birlikte temelde iki hipotez var. Bunlardan ilki hamileliğin 3-4'üncü haftalarında ortaya çıktığı düşünülen vücut gelişim tabakalarının plato hasarı veya gelişim yetersizliği, diğeri ise hamileliğin 6-7'nci haftalarında göğüs kafesimiz ve ekstremitemizi besleyen ana atar damarların kan akımının kesintiye uğraması ve gelişimin bozulması.
Op. Dr. Esra Çelik: Poland Sendromu, sebebi bilinmeyen bir sendrom ve yüzde 1’den azı genetik geçişli. Embriyolojik gelişim sırasında, gebeliğin 6'ncı haftasında, torasik arter veya onun dallarından birine kan akışının azalması veya kesintiye uğraması sebebiyle oluştuğuna inanılıyor.
Gebelikte ilaç ya da sigara kullanımı bu sendroma neden olabilir mi?
Prof. Dr. Koray Coşkunfırat: Gebelikte bazı ilaçların kullanımı doğumsal çeşitli anomalilere sebep olabilir ama bunun hangi anomali olduğunu önceden tespit etmek zor. Gebelik sırasında bazı gelişim duraklamalarına neden olduğu bilinen ilaç ya da sigara gibi maddelerin kullanımının Poland Sendromu’na neden olduğunun herhangi bir kanıtı bulunmuyor.
Ergenlik çağında belirti verir mi?
Prof. Dr. Koray Coşkunfırat: Poland Sendromu aslında doğar doğmaz belirti veriyor. Koltuk altı ve göğüs bölgesinin çöküklüğü bebeğe dikkatli bakıldığında anlaşılabiliyor. Ancak ergenlik çağına doğru fark edilen vakalar da var. Özellikle kız çocuklarda meme dokusunun da ortaya çıkmasıyla bu çöküklük fark edilir hale geliyor.
TEDAVİ İÇİN ERİŞKİN DÖNEM BEKLENMELİ
Tedavisi nasıl yapılıyor? Erken tedavi ile aradaki farkın kapanması sağlanabilir ya da daha fazla büyümesi önlenebilir mi?
Doç. Dr. Ahmet Demirkaya: Hastalardaki klinik tablo ve şekil bozukluğunun ağırlığı hastada ameliyatın gerekliliği ve zamanlaması konusunda da belirleyici. Ameliyat planlamasında değerlendirilen birçok faktör bulunuyor. Bunlardan en önemlisi göğüs duvarı şekil bozukluğunun yani instabilitesinin ağırlığı. Göğüs duvarı dengesizliği olan hastalarda sorun daha çok işlevsel olduğu için tanı konduktan sonraki en kısa sürede ameliyat planlaması yapılmalı. Diğer önemli faktör ise şekil bozukluğunun hastaya verdiği rahatsızlık. İşlevsel sorunun öne çıkmadığı olgularda estetik kaygı temel belirleyici oluyor.
Prof. Dr. Koray Coşkunfırat: O bölgede kas ve göğüs yapısı doğuştan olmadığı için bu hastalığı engellemek mümkün değil. Tedavisinde fonksiyonel değil de görsel olarak bir sonuç beklendiği için hastanın erişkin dönemine gelmesi bekleniyor. Bu yüzden cerrahi müdahale 18 yaşında söz konusu oluyor. Özellikle genç kadınlarda veya kız çocuklarında silikon protezlerle, asimetriyi ortadan kaldıracak şekilde bir meme dokusu yapmak amaçlanıyor. Eğer kaslarda çok büyük bir çöküntü varsa sırt bölgesinden alınan bir kas göğüs bölgesini doldurmak için kullanılabiliyor. Bu sayede görsel olarak daha iyi bir görüntü elde edilebiliyor.
Op. Dr. Esra Çelik: Bazen 14 yaşın üzerinde implant veya yağ enjeksiyonu ile meme rekonstrüksiyonu yapılabiliyor. Ancak yumuşak dokunun damarıyla beraber dokudan eksik bölgeye taşınması için beklenmesi gerekiyor.
ERKEKLERDE DAHA FAZLA GÖRÜLÜR
Sadece kadınların sorunu mu yoksa erkekler de aynı sorunu yaşıyor mu?
Doç. Dr. Ahmet Demirkaya: Poland Sendromu'nun görülme sıklığı bazı çalışmalara göre 1/7000 ile 1/100000 arasında. Erkeklerde kadınlara göre 2-3 kat daha yaygın görülüyor. Erkeklerdeki tek taraflı göğüs kafesi şekil bozukluğu sağ tarafta sola göre 2 kat daha fazla. Kadınlarda bu sendromun taraf tercihi bulunmuyor. Her iki tarafta da eşit görülüyor. İki taraflı tutulum ise çok nadir bir olgu.
Bu hastalarda sadece estetik sorun mu oluşuyor?
Doç. Dr. Ahmet Demirkaya: Poland Sendromu temelde estetik bir problem. Çok hafif şekil bozukluğuna yol açabileceği gibi aynı taraflı göğüs kafesi çöküklüğü, paradoksal solunum hareketi ve akciğer fıtıklaşması gibi ağır biçimlerde de ortaya çıkabiliyor. Böbrek ve omurgada şekil bozuklukları ile löseminin de eşlik eden sorunlar olabileceğine dair çalışmalar mevcut.
Prof. Dr. Koray Coşkunfırat: Bunun yanı sıra bölgede kasın olmamasından ötürü bazı aktiviteleri yapmak zor olabilir. Bazı atletizm branşları, tenis, basketbol gibi sporlarda göğüs kasının eksikliğinden kaynaklı kol hareketleri zor yapılabilir.
"Kunduracı göğsü" (göğüs duvarının içe çökük olması) gibi rahatsızlıklarda korse kullanılabiliyor. Bu hastalığın tedavisi için tek çare cerrahi mi?
Prof. Dr. Koray Coşkunfırat: Poland Sendromu’nun tedavisi için tek çare cerrahi. Göğüsteki deformiteler belli olmasın diye gizleyici korseler başka durumlarda kullanılabiliyor. Ancak estetik olarak cerrahi devreye giriyor. Hastalığın bazı formları var. Bazı durumlarda meme dokusunun yokluğu, göğüs bölgesinin çöküklüğü görülüyor. Ancak el ve kolda da hastalık belirti verebiliyor. Göğüs deformitesinden ayrı olarak kişi el parmakları yapışık doğmuş olabiliyor. Bu parmakların da açılması ve kullanılabilir hale getirilmesi gerekebiliyor.
İlk çağlarda Amazon Sendromu olarak da adlandırılan hastalık 1841’de Alfred Poland tarafından tanımlanmıştır. Bu hastalar tedavi edilmezse mevcut deformiteler sebebiyle, psikolojik problemler de gelişebilir.
Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Esra ÇelikAmeliyatı kim yapıyor ve ne yapılıyor, basit bir şekilde anlatabilir misiniz?
Doç. Dr. Ahmet Demirkaya: Hastanın muayenesi sırasında eşlik eden bulguları ile birlikte işlevsel ve estetik yükü belirlemek önemli bir koşul. Bu nedenle hastaya göre planlama yapılmalı. İşlevsel bozukluğa göre de ameliyat kararı ve zamanını belirlemek gerekecektir.
Prof. Dr. Koray Coşkunfırat: Ameliyatı genellikle plastik cerrahlar yapıyor. Bazen sırttan kas alınıp göğüs duvarına transfer edilerek özellikle koltuk altındaki ve göğüsteki boşluk dolduruluyor. Erkek hastalarda bu işlem yeterli olabilirken, kadınlarda ekstra bir meme dokusu yapmak gerekebiliyor. Bu işlemlerin hepsinde plastik cerrahlar çalışıyor. Göğüs cerrahları ancak daha ileri vakalarda göğüs kafesinde ve kaburgalarda bir sorun varsa ameliyatta yer alıyor.