Güncelleme Tarihi:
Prof Dr. Özcan Kaknöl ile tanımından, görülme sıklığına kadar en basit haliyle Panik atağı masaya yatırdık...
Tanımı:
Panik bozukluğundan bahsetmeden önce panik atağını anlamak gerekmektedir.''Panik atağı'' çarpıntı, terleme, titreme, boğulma yada nefes alamama hissi, göğüste ağrı veya sıkışma, bulantı, karın ağrısı, baş dönmesi, dengesizlik gibi bedensel duyumların olağan dışı yoğunlukta hissedildiği, beraberinde kontrolünü kaybetme, delirme korkusu yada ölüm korkusu ile karakterize bir süreçtir. Atak ani başlangıçlıdır ve genellikle hızlı bir şekilde, 10 dakika veya daha kısa bir sürede doruk noktasına ulaşır. Panik atakları yaklaşık olarak 15-20 dakika sürelidir. Ancak bazen yalnızca 1-2 dakika, bazen de bir saatten daha uzun olabilir. Panik atağı başta fobiler olmak üzere diğer bir kısım psikiyatrik bozukluklarda da görülebilir. Ancak bunlar stres etkeni ile karşılaşma yada karşılaşma olasılığı sonucunda ortaya çıkar.
Panik Bozukluğunda ise beklenmedik zamanlarda ortaya çıkan ve an az bir ay boyunca yineleyen panik atakları söz konusudur. Bazı hastalar uykuda da atak geçirebilirler. Panik ataklarının sıklık ve şiddeti değişkenlik gösterir. Atak sonrasında kişide yeni bir atak daha yaşayacağı yada atak sırasında ortaya çıkan bedensel duyumlarla ilgili yoğun kaygı oluşur. Hastalar kalp krizi geçirecekleri, beyninde önemli bir hastalık olduğu, felç olabilecekleri gibi kuşkularla acil servislere başvururlar. Çoğu zaman yapılan ilk tetkiklerde herhangi bir sorun saptanmamış olmasıyla da yetinmeyip daha ileri tetkik arayışları içine girerler. Sorunun psikolojik olduğunun anlaşılıp bir psikiyatriste yönlendirilene kadar hastaların çoğu beyin tomografisi, beyin MR'ı, kalp anjiografisi gibi son derece pahalı, zahmetli ve riskli tetkikler yaptırırlar. Aynı korkularla hastaların bir kısmı evde yalnız kalamama, kalabalık yerlere girememe gibi sorunlar yaşarlar. Bu durum kişinin mesleki ve sosyal yaşantısını ileri derecede kısıtlayabilir.
Görülme Sıklığı:
Toplumda hastalığın hayat boyu görülme yaygınlığı % 1.5-3 arasında değişmekte olup, hastaların ¾ 'ünü kadınlar oluşturmaktadır.Hastalık kadınlarda % 2.1 ,erkeklerde % 0.6 oranında görülmektedir. Kişilerin 1/10'u hayatları boyunca en az bir kez panik atak geçirmekte ve bunların yaklaşık olarak 1/6'si panik bozukluğa dönüşmektedir.
Tanı Ölçütleri:
Panik Atağın 13 bedensel bilişsel belirtisi vardır. Bunlardan 4 tanesinin olması nöbet için yeterlidir çoğunlukla 7-10 arası belirti yaşanmaktadır. Nöbet hızlı başlangıçlıdır, 10 dakikada zirveye çıkar. Bazen yarım-veya bir saat sürebilir.
1-Çarpıntı, kalp atışlarını duyumsama, kalbin yerinden fırlayacakmış gibi olması, göğüste basınç bazen sol kola yayılan ağrı ve uyuşmalar,
2-Terleme (Sıcak -Soğuk boşalımlar, bazen üşüme bazen alevlerin basması hissi),
3-Titreme-sarsılma hissi,
4-Boğulma ve nefes alamama hali (Boğazda düğümlenme veya tıkanma hissi),
5-Soluğun kesilmesi (Derin nefes alma ihtiyacı havanın yetmemesi gibi hisler),
6-Göğüste daralma, sıkışma, ağrı duyumsama,
7-Bunaltı, karında ağrı, şişkinlik ve gaz oluşması (Bazen mideden başlayıp boğaza doğru yayılan rahatsızlık hali),
8-Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş yada bayılacakmış gibi olma hali,
9-Derealizasyon (Gerçek dışılık duyguları panik yaşandığında olaylar bir sis perdesinin gerisinde algılanır, cisimler, küçülür-büyür her şey bulanıklaşır...yada depersonalizasyon (Benliğinden ayrılmış olma hali: sanki bedenle ruh birbirinden ayrılıyor ve kişinin kendisini hissedememe, algılayamama kendisine yabancılaşma durumu oluşur....),
10-Panik anında kontrolünü kaybedeceği yada çıldıracağı korkusu (Kendisine başka insanlara, çevreye zarar verme korkusu),
11-Ölüm korkusu,
12-Ellerde, kollarda, bacaklarda, başta ve birçok yerde uyuşmalar, yanmalar, karıncalanmalar, diken-diken olma halleri,
13-Üşüme, ürperme yada ateş basmaları.
Hastalığın Gidişi:
Panik bozukluk en çok 30'lu yaşlarda ortaya çıkar. Az sayıda çocuklukta başlar. 45 yaşında başlaması olağan değildir. Gidişatı kişiden kişiye değiştiği gibi aynı kişide bile belirtiler değişebilir. Uzun süreli izleme çalışmalarında % 40'nın belirtilerden arındığı, yaklaşık % 50'sinin belirtilerinin çok hafiflediği ve yaşamlarını engellemediği saptanmıştır. % 10-20 belirtilerin iniş çıkışlarla devam ettiği görülmüştür.
Nedenleri:
1- Genetik ve ailesel çalışmalar:
Panik bozukluğu olan hastaların birinci derecede yakınlarında panik bozukluğu ve panik atak görülme oranı %15-30 arası bulunmuştur.
2-Biyolojik teoriler:
Panik atağı esnasında oluşan biyokimyasal ve fizyolojik değişikliklerden yola çıkarak; beynin hangi bölgelerinde ne türlü reaksiyonlar ortaya çıktığı araştırılmıştır.
Serotonin sinir hücreleri arasında iletişim görevi olan önemli bir "nörotransmitter" dir. Serotonin seviyesindeki değişikliklerin ve serotonin işlev bozukluklarının paniğe yol açtığı söylenmektedir.
3-Psikodinamik teoriler:
Alt benlikten kaynaklanan dürtülerle üst benliğin yasaklarının çatışması sonucu anksiyete ortaya çıkar. Benliğin savunma mekanizmaları bunu karşılamıyorsa panik ataklar ortaya çıkabilir. Bastırılan cinsellik, saldırganlık dürtüleri, yasak dürtülerde paniğe neden olabilir.
4-Öğrenme kuramları:
Koşullu refleks kuramına göre anksiyete; tehlikeli dış uyaranlara karşı organizmanın koşulsuz yanıtıdır.
5-Bilişsel modeller:
Bedende herhangi bir sebeple ortaya çıkan belirtileri (örneğin, çarpıntı, uyuşma..) kişinin gereksiz yere tehlikeli olarak algılaması ve "çarpıtıp" ciddi rahatsızlıklar olarak değerlendirmesi paniğe yol açmaktadır. Herhangi bir anksiyete durumuna eşlik edebilecek önemsiz kalp atışı, baş dönmesi, ağız kuruluğu; kişi tarafından bayılacağı, öleceği, kalbinin duracağı şeklinde yorumlanır.