Tolga TANIŞ
Oluşturulma Tarihi: Ocak 13, 2008 00:00
Hrant Dink, bir cuma günü, saat 15.00 sıralarında, Şişli Halaskargazi Caddesi üzerindeki Agos Gazetesi çıkışında vuruldu. Bir metreden ikisi kafasına, biri boynuna, 3 kurşun isabet etti. Yığılıp kaldığı sokak ortasında yüzükoyun öldü. Tetikçi, 32 saat sonra, olay yerinden 737 km uzakta bir otogarda yakalandı. Polis, önce azmettiriciye ulaşmış, 12 saat sonra da tetikçiyi bulmuştu.
Ancak jandarma bölgesindeki bir banliyönün gençleri dışında, müdahil avukatların ısrarla savunduğu 3. halka bir türlü oluşmadı. Tetikçinin güvenlik güçleriyle çektirdiği hatıra fotoğrafları, olaya azmettirici olarak adı karışanların çeşitli kereler devlet görevlileri tarafından korunup kollanması, hatta resmi görevler almaları da, polis ve jandarmanın soruşturma boyunca sergilediği tutumla ilgili soru işaretleri oluşturdu. Önümüzdeki cumartesi, Hrant Dink öldürüleli tam bir yıl olacak. Düşe kalka giden dosyanın, aydınlanmayı bekleyen noktalarını araştırdık.
3. DURUŞMA 11 ŞUBAT’TA
Hrant Dink Suikastı davası, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2 Temmuz 2007’de başladı. Tetikçi O.S. 18’den küçük olduğu için duruşma gizli yapıldı. İlk duruşmaya, 12’si tutuklu 18 sanık katıldı. İstanbul Cumhuriyet Savcıları Selim Berna Altay ile Fikret Seçen’in iddianamesiyle tutuklulardan Erhan Tuncel hakkında azmettirmekten ağırlaştırılmış müebbet, Yasin Hayal hakkında azmettirmekten müebbet, O.S. hakkında 42 yıl hapis cezası istendi. Halen tutuklu bulunan Mustafa Öztürk, Tuncay Uzundal, Zeynel Abidin Yavuz, Ahmet İskender ve Ersin Yolcu’nun, "Hrant Dink’in öldürülmesi eylemine yardım etmek" ile "terör örgütüne üye olmak" suçlarından 35 yıl; ilk duruşma sonunda tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Salih Hacısalihoğlu, İrfan Özkan, Osman Alpay, Veysel Toprak ile diğer sanıklar Alper Esirgemez, Erbil Susaman, Numan Şişman ve Şenol Akduman’ın "terör örgütüne yardım etmek", "ruhsatsız silah taşımak" ve "suçlu gizlemek" suçlarından 16 yıl hapsi istendi. Tutuksuz yargılanan Yaşar Cihan ve Halis Egemen hakkında, "terör örgütüne yardım etmek" suçundan 15 yıl hapis talep edildi. Hakkında önce ayrı bir dava açılan Coşkun İğci için ise "Hrant Dink’in öldürülmesine yardım etmek" ve "terör örgütüne üye olmak" suçlarından 35 yıl hapis istenip dosyası ana dava ile birleştirildi. Böylece Dink Davası’nda sanık sayısı 19 oldu. 2. duruşma, 1 Ekim’de yapıldı. O.S., Yasin Hayal’i; Yasin Hayal, Erhan Tuncel’i; Erhan Tuncel, Yasin Hayal’i suçladı. 12 saat süren duruşma, 11 Şubat 2008 tarihine ertelendi.
Kaç silah var
O.S., ilk ifadesinde, suikasttan birkaç gün önce Yasin Hayal’in kontrolünde silahla bir kez atış talimi yaptığını söyledi. İkinci duruşmada ise nereye gittiklerini hatırlamadığını, atış yapmayı bilgisayardan öğrendiğini anlattı. Otogarda yakalandığında yanında, 15 kurşunla, Karadeniz’deki silah atölyelerinin birinde elde yapıldığı anlaşılan, siyah bir 7.65 mm’lik tabanca vardı. Avukatlara göre öldürücü atışı onun yapıp yapmadığı, olayda kaç silah kullanıldığı kesin değil. Cinayeti işledikten sonraki geceyi Bayrampaşa’daki evinde geçirdiği dayısı Turan S., "Tabanca bakır rengindeydi" diyor. Görgü tanıklarına göre ise metalik parlak renkti.
İstanbul bağlantısı yok
Zanlıların, Pelitli’deki kırtasiyesini kullandığı Ahmet İskender, O.S.’yi İstanbul’a giderken otogara bordo renkli bir Kartal ile Tuncel’in ev arkadaşı Tuncay Uzundal’ın götürdüğünü anlattı. Arkadaşı Ersin Yolcu ise O.S.’yi minibüsle gittikleri otogardan kendisinin yolcu ettiğini iddia etti. Cinayet mahallinde daha önce keşif yapıp yapmadığı belli değil. Gelmediğini söylediği halde suikastın ardından çok profesyonelce kaçıyor. Ertesi gün saat 13.30’ta İstanbul-Hopa seferini yapan Metro Turizm’e ait otobüse binerken bileti kendisinin aldığını söylüyor ama "21" numaralı koltuğa kaydı "Ogün Bey" diye yapılıyor. Olayda İstanbul bağlantısı bulunamadı.
SIM kartlar ne durumda
Görgü tanıklarına göre, O.S. yakalanmadan önce otobüste sürekli telefonla görüştü ama üzerinden telefon çıkmadı. Samsun Otogarı’nda jandarma karakoluna götürüldüğünde yanında sadece 1 SIM kart bulundu. Sonradan o kartın O.S.’ye değil, Samsun İl Jandarma Komutanlığı’nda bir askere ait olduğu, kartı 10 gün önce kaybettiği, jandarmanın da üst araması sırasında yerde bulup tetikçiye ait olduğunu sanarak tutanağa geçirdiği açıklandı. O.S. Bayrampaşa Cezaevi’ne konulurken ise üst araması sırasında pantolonunda 2 SIM kart daha bulundu. Kartlar, Ankara jandarma istihbaratına yollandı, bir daha ses çıkmadı.
Tuncel’i muhbir yapan polis
2004’teki McDonald’s bombalamasında, eylemi organize eden kişinin Erhan Tuncel olduğu anlaşılınca, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek, suçunun örtbas edilmesi karşılığında Tuncel’i 17 Kasım 2004’te "mutemet" kadrosundan istihbarat elemanı yaptı. Tuncel’in evinde bulunan, bombacı Yasin Hayal’e ait kanlı pantolonu gizledi. Tuncel, "Mehmet Kurt" kod adıyla, polis Muhittin Zenit üzerinden Akyürek’e rapor vermeye başladı. 17 Şubat 2006’da, Hayal ve çevresindeki gençlerin Dink’i öldürmek istediğini bu yolla bildirdi. Zenit’in suikasttan 1.5 saat sonra Tuncel ile yaptığı telefon görüşmesinde, "Tek farklılık, kaçmayacaktı ama bu kaçtı. Gebermişse gebermiş" dediği ortaya çıktı. Zenit şimdi Akyürek’in yanında. Akyürek ise hakkında Tuncel bağlantısı nedeniyle birçok iddia ortaya atılıyorken, Dink Davası’na delil sağlayan en önemli birimin başında. Sicilindeki "İrticai akımlara (Fethullah Gülen) yakın" notu, olayın ayrı bir boyutu.
McDonald’s işinde kim korudu
Yasin Hayal davanın 2 numaralı sanığı ama 24 Ekim 2004’te Trabzon’da McDonald’s bombalaması sonucu 5’i çocuk 6 kişinin yaralanmasına sebep olduktan sonra 6 yıl 8 ay hapse mahkûm olup 11 ayda serbest bırakılmasını sağlayan ilişkiler ağı bir türlü açığa çıkarılmadı. Bombadan bir hafta sonra İstanbul Maltepe’de evinde yakalandığı Hüseyin Özçiçek (26) iyi araştırılmadı. Özçiçek, bir yıl sonra fidye için Samsun’dan 17 yaşında bir kızı kaçırıp 10 gün alıkoydu. Bombalama sonrası, McDonald’s dahil kimsenin şikayetçi olmadığı iyi incelenmedi. 17 Nisan 2006’da kesinleşen mahkûmiyet kararının neden temyiz edildiği Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nda bekletildiği sorgulanmadı. Hayal’i mahkûm eden heyetteki isimlerin üçü de ağır ceza hákimiyken, tutuksuz yargılanmasına karar verilen duruşmaya çıkan heyette neden sadece bir ağır ceza hákimi olduğu, diğerlerinin neden icra ve ticaret hákimi oldukları sorulmadı.
MİT kontağı incelenmedi
Yasin Hayal, Yargıtay’da bekleyen McDonald’s dosyasına yardım etmesi için Erhan Tuncel’in, 2006’da kendisini Trabzon London Palas Oteli’nde, MİT mensubu dediği İhsan Kasap ile tanıştırdığını söyledi. Tuncay Uzundal da ifadesinde, Tuncel’in, MİT’e girmek isteyen Elazığlı bir arkadaşına, adayların geçmişlerini araştıran Kasap’tan bahsettiğini aktardı. MİT mensubu olmadığını, MİT’in otomobillerini tamir ettiğini söyleyen Kasap araştırılmadı.
6 bin 187 konuşma imha oldu
Trabzon Emniyet Müdürlüğü, mahkemeden Yasin Hayal hakkında 3’er aydan 5 kez, Tuncel hakkında da 27 Aralık 2006’da bir kez telefon dinleme izni aldı. Tuncel’e ait 5 bin 25, Yasin Hayal’e ait 1225 adet ses kaydı birikti. Ancak savcıya, hiçbir künye bilgisi olmayan, Tuncel’e ait 46, Hayal’e ait 17 konuşma verdi. Kalan 6 bin 187 kaydı imha etti. Savcılara da, "Başka kimseyi dinlemedik" dedi. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, eski Alperen Ocakları Başkanı Mustafa Öztürk’ün de dinlendiğini bildirdi.
Mesajlarda tahrifat iddiası
Erhan Tuncel’in ev arkadaşı Tuncay Uzundal’ın ifadesine göre suikasttan iki hafta önce, ocak ayı başında Hayal eve geldi ve Tuncel’i sordu. Dışarıda olduğunu öğrenince, "Tuncel’e, 7.65 mm mermi lazım, diye mesaj at" dedi. Uzundal, mesajı attı. Telefonda bunları yazmasına sinirlenen Tuncel, "Tuncayyyyy" diye kızdığını gösteren bir cevap yolladı. Avukatlar, mermilerden bahsedilen mesaj yerine kayıtlarda "Eve gel" diye bir mesaj bulunduğunu, polisin bazı kayıtları değiştirdiğini söylüyor.
Kayıp 14 saat
Davanın 1 numaralı sanığı Erhan Tuncel, suikasttan bir gün sonra Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü’ne çağrıldı ve 14 saat sorgulandı. Tuncel’e, Trabzon’da gözaltına alınan Yasin Hayal’in ilk ifadesi de okutuldu ve serbest bırakıldı. O 14 saat, Tuncel ile ne konuşulduğu bilinmiyor.
Veli Küçük
Hrant Dink, 2006 Şubatı’nda Bursa’dan bir tehdit mektubu aldı. İmza, Susurluk Skandalı sırasında cinayetler işlediği ortaya çıkan, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın kullandığı isimlerden Ahmet Demir olarak atılmıştı. 3 ay sonra adı yine Susurluk Skandalı’nda geçen ve Yeşil’i yönlendirdiği iddia edilenlerden emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Dink’in yargılandığı davalardan birine müdahil olmak için dilekçe verdi. Kardeşi Orhan Dink’e göre Hrant Dink ilk defa tedirgin oldu. Küçük’ün adı, dava dosyasında hiç geçmiyor.
Jandarma
Trabzon’da devlet memuru olan, Yasin Hayal’in eniştesi jandarma muhbiri Coşkun İğci, 2006 Temmuz’unda Hayal’in Dink’i vurmak istediğini jandarmaya ihbar etti. İğci’nin O.S. ile de 68 telefon görüşmesi yaptığı ortaya çıktı. İğci’nin ihbarı ilettiği Uzman Çavuş Veysel Şahin ile Başçavuş Okan Şimşek’in görevi ihmal suçundan yargılanmasına izin verildi. Avukatlar, 22 Ocak’ta duruşması yapılacak davada, ihbarı değerlendirmeyen Trabzon Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Ali Öz ve 5 jandarma yetkilisinin daha yargılanmasını istiyor.
Cerrah kaldı
Muhbir Erhan Tuncel’in notu üzerine Trabzon Emniyet Müdürlüğü, 17 Şubat 2006’da İstanbul Emniyeti’ni Dink Suikastı konusunda uyardı. Hayal’in Sarıgazi’de bir fırında çalıştığı bilinen ağabeyi Osman Hayal’in yanında kalacağını bildirdi. İstanbul Emniyeti, sonuca ulaşamadı ve işin peşini bıraktı. Tuncel, 12 Nisan 2006’ya kadar ihbarlarını sürdürdü. Mülkiye müfettişleri olayda İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ile İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler’i kusurlu buldu. Güler, görevden alındı. Trabzon Valisi Hüseyin Yavuzdemir ile Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay, suikasttan bir hafta sonra zaten merkeze çekilmişlerdi. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu da, yeni dönemde kabinede yer bulamadı. Celalettin Cerrah, hálá koltuğunda.
Dinlemediler
Suikastın ardından, "Denk getirdik, manzaranın fotoğrafını çektik" diye yazan, emekli albay Hüseyin Mümtaz Bayazıtoğlu; Oktay Yıldırım, Muzaffer Tekin gibi Ümraniye bombalarından tutuklu "ulusalcılar" ve Trabzon’da çok etkili olan, Kadiri lideri Haydar Baş’ın da dostu. Suikastın ardından, Bayazıtoğlu’nun telefonunun mahkeme kararına rağmen dinlenmediği anlaşıldı.
Kim bu Refai
Yasin Hayal, McDonald’s bombalamasından 3 ay önce, Temmuz 2004’te Çeçenistan’a gitmek için yola çıktı ve Bakü’ye kadar gitti. 15 gün sonra döndüğünde "Cihat, yurtdışında değil, bu ülkede olacak" demeye başladı. Azerbaycan’da kimlerle konuştu, ne yaptı belli değil. Sadece Refai kod adlı bir Çeçen ile irtibat kurduğu tahmin ediliyor. Bir iddia da suikastın ardından İstanbul-Hopa otobüsüne binen O.S.’nin de aslında Trabzon’da inmeyip Hopa’ya gideceği ve Yasin Hayal ile buluşup buradan Azerbaycan’a kaçacağıydı.
SUİKAST KRONOLOJİSİ
6 Şubat 2004
Agos Gazetesi’nde, Sabiha Gökçen’in "Ermeniliği" hakkında bir röportaj çıktı.
13 Şubat 2004
"Türk’ten boşalacak zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeni’nin Ermenistan’la kuracağı asil damarında mevcuttur" diye yazdı.
23 Şubat 2004
İstanbul Valiliği’ne çağrılıp ’dikkatli’ olması istendi.
24 Şubat 2004
Avukat Kemal Kerinçsiz’in arkadaşı Mehmet Soykan’ın başvurusu üzerine, Şişli Cumhuriyet Savcılığı, "Türk kanı" yazısı için "Türklüğe hakaret" etti diye TCK 301. Madde’den dava açtı.
26 Şubat 2004
Bir grup ülkücü, Agos’un önünde "Dink hedefimizdir" dedi.
7 Ekim 2005
Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 301’den suçlu buldu.
5 Şubat 2006
Trabzon’da Rahip Santoro öldürüldü.
5-10-11 Mayıs 2006
Cumhuriyet Gazetesi’ne 3 bomba atıldı.
17 Mayıs 2006
Danıştay basıldı.
11 Temmuz 2006
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Dink’in 301’den mahkûmiyetini onadı.
19 Ocak 2007
Vuruldu.