Güncelleme Tarihi:
Vali Hüseyin Avni Mutlu kameralar önünde sakin olması gerekirken oldukça sinirli vaziyette, “Dilan adındaki genci, Yeni Bostan’dan kim getirdi? Neden oradaydı? Elinde neden kitap yoktu?” gibi sorular sordu.
1 Mayıs kutlamalarına katılacak bir gencin elinde kitap olmasını mı bekliyordu? Yoksa 1 Mayıs kutlamalarına katılmasın mı istiyordu?
Ben yaşadığım Danimarka’da bir başbakanın gösteriler konusunda karar verdiğini, hiçbir olayın ardından başbakan ya da valinin televizyona çıkıp bu şekilde konuştuğunu görmedim.
Ben çatışmaların yaşandığı en büyük olaylarda bile bizim polisimizin kullandığı kadar gaz kullanıldığını da görmedim. Gaz kullanmada polisimiz herhalde rekor kitaplarına girmeyi hak etmiştir.
Gençleri olaylara sürükleyenleri halkına, yargıya şikayet eden yönetici ise hiç görmedim.
Vali’nin şikayet tarzı sanki yargıya talimat verir, halkı Taksim’e çıkmak isteyen kişileri linç etmeye davet eder gibiydi
Kopenhag’da 1 Mayıs’tan iki hafta önce haklarında lokavt kararı alınan 50 bin öğretmen Parlamento meydanında gösteri yaptı.
Parlamento Meydanı’nın hemen yanında kanal üzerinde büyük bir inşaat var. Hiçbir yetkili, inşaatı bahane ederek gösteriyi yasaklamadı.
Danimarka parlamento meydanında, Taksim Meydanı’nda, 1 Mayıs kutlamalarının yapılabileceği boş alandan daha küçük alan olmasına rağmen 50 bin kişi gösterisini polisin müdahalesi olmadan gerçekleştirdi.
Vali Bey’in kendi ifadesi ile Taksim’e çıkmak isteyenlerin sayısı sadece 8 bindi.
8 bin kişi Taksim’e sığmaz mıydı? 8 bin kişi Taksim’e çıksa ne olurdu? Herhalde yer yerinden oynamaz ve yasakçılık zihniyeti nedeniyle yaşanan olaylar kadar olay çıkmazdı.
Gelelim gönlünün yufka olduğunu, doğru yaptığını öne süren İstanbul Valisi’ne
“Fevkalade dengeli, orantılı kuvvet kullandık. Gazımızı, suyumuzu dengeli kullandık” diyen Vali Mutlu’ya haddim olmayarak, Danimarka’daki olaylar sırasında polisin, siyasetçilerin tavrı, Kopenhag valisinin tutumu konusunda biraz bilgi sahibi olması tavsiyesinde bulunmak isterim.
Benim seyrettiğim kadarıyla İstanbul’da çıkan olayların ilk sorumlusu 1 Mayıs kutlamalarına Taksim Meydanı’nda izin vermeyen, 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak isteyenleri suçlayan zihniyettir.
Ülkem yöneticilerinin 1 Mayıs’ın Kopenhag’da nasıl kutlandığını görmelerini isterdim.
Danimarka Başbakanı Schmidt’i 1 Mayıs konuşması yapacağı sırada protesto eden, Başbakan’a domates ve radyasyonlu su ile saldıranlara polisin nasıl davrandığını görmesini isterdim. Saldırganlar, bir gece nezarette geçirdikten sonra serbest bırakıldılar.
Ülkemde yaşananlarla Danimarka’da yaşananlar arasında kıyaslama yapacak çok konu var.
Ben şahsen, Atatürk’ün bir Avrupa ülkesi yapmak için büyük mücadele verdiği ülkemin bir türlü Avrupalı olamamasından büyük üzüntü duyduğumu yazmak zorunda kaldım.