Güncelleme Tarihi:
Tesadüfi bir şekilde bir haftadır NY kültürüyle yoğruluyorum.
Önce Arthur Nersesisan’ın başyapıtı FUCK-UP geçti elime…
FUCK-UP “kaybeden, tutunamayan” manasında…
NYU’da okuyanErmeni asıllı bir arkadaşım aylar önce bahsetmişti bu romandan.
Ne yalan söyleyeyim, arkadaşım zaten lobi faaliyetlerine hayli kendini kaptırdığından, Ermeni düşünce kuruluşlarında da hayli mesai harcadığından, kitap samimi bir tavsiyeden çok propaganda gibi gelmişti. En hafifinden tavsiyeyi yanlı buluyordum.
Burada kitabın yazarının Ermeni asıllı bir Amerikalı olduğunu da belirtelim.
Dışarıdan aldığım her tavsiye gibi bunun da çok üzerinde durmamıştım… 2 hafta önce İstanbul’a geldiğinde kitabı ısrarla vurguladığında bu sefer aldım.
Kitap Say Kitabevi’nin yan kuruluşu olan Pia Yayınları’ndan çıkmış… Bret Easton’ların, Irvine Welsh’lerin üslubunda bir ‘underground’ roman… Amerika’da MTV Books tarafından desteklenmiş ve dağıtımı üstlenmiş…
20’lerinin ilk yarısında bir genç, New York sokaklarında uçurtma gibi savruluyor…
Şehrin acımasızlığı, dünyanın en büyük megapolünün sert çarkları arasında hatır hatır öğütülüyor…
Nispeten düzgün bir işi ve kız arkadaşı olan bir gencin çöp karıştıracak hale gelene kadarki öyküsü daha doğrusu savaşı… Sağlam bir entelektüel birikimi olan fakat entel olmayan, üniversiteyi yarıda bırakmış bir tutunamayanın öyküsü bu…
Hal Sirowitz’in deyimiyle Uyuşturucusuz bir Trainspotting…
Yanında yuppie kültürü, New York sokakları ve Brooklyn semaları…Kendini pozitif düşünce mafyalarına teslim etmiş, kişisel gelişim kitaplarından kafalarını kaldırmayanlar bu kitabı okumamalı… Hayatın acı gerçekleri moralinizi bozabilir ve eğer gençseniz hayatta karşınıza çıkacak kapanlardan haberdar olmak sizi çok üzebilir.
İleriki günlerde kitabın yazarıyla bir röportaj da patlatabilirim.
***
Pazar günü kitabın sonlarına yakın iyice havaya girdim. New York stili olduğunu gördüğüm bir restorandan pizza sipariş ettim. Kitap New York hani pizza da o şekil olsun diye…
Amerikan filmlerinden tanıdığınız devasa kutulardan geldi. Yarım metre çapında bir pizza…
İzmir’de “Pizza Pizza”nın kaliteden yoksun pizzalarıyla geçirilmiş lise yıllarımdan sonra üniversite yıllarımda evime pizza sokmamaya ant içmiştim. Şimdi yeminimi bozuyorum…
Rafine, kesinlikle ‘ağır’ olmayan, yedikten sonra sizi bayıltmayan, kullanılan hamuru ve malzemeleri yedikten sonra dibe çökmenize neden olmayan bir pizza bu… Brooklyn Pizza…
İki genç arkadaş NY’da uzun süreler yaşamış ve sonunda İstanbul’a dönüp orada görüp tanıdıkları pizzaları burada üretmeye başlamışlar. Bir de tarçınlı tatlıları var… Mutlaka denenmeli.
En yakın zamanda sıkı bir NY muhabbeti çevirmek için yerlerini de ziyaret edeceğim.
Tavsiyeyle başladık, tavsiyeyle bitirelim.
www.brklynpizza.com
Haftanın utanmazı: Kitabını evde unutan 7 yaşındaki öğrenciyi 28 sınıf arkadaşına tek tek tokatlattırarak cezalandıran Konya Tepeköy İlköğretim Okulu öğretmeni H.A.