Ersin KALKAN
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 30, 2003 20:01
Bundan iki yıl kadar önce beş eski arkadaşın bir araya gelerek kurdukları Adatepe Müzesi ve Adatepe Zeytinyağları Şirketi Japonya'ya el yapımı sabun satmaya başladı.
Geçtiğimiz ay bir Japon firmasıyla ortaklık kuran şirket ilk iş olarak Japonya'ya bir milyon adet sabun gönderiyor. Kuruluş süreci tamamlanan Türk-Japon zeytinyağı şirketinin ikinci hedefi ABD ve Avrupa pazarı.
Haziran 2002'de Türkiye'yi ziyaret eden Japon işadamı Hidai Hiroşi (58)'nin yolu Küçükkuyu'ya düştü. Oradaki Zeytinyağı Müzesi'ni gezen Hiroşi Adatepe'ye kadar çıkıp köyü de dolaştı.
Müzenin bahçesindeki satış noktasından çok sayıda sabun ve zeytinyağı satın alan Hiroşi, müzedeki görevliden üretim tekniği ve ürün kalitesi hakkında detaylı bilgiler edindi.
Aradan iki ay geçtikten sonra Japon işadamı tekrar müzeye geldi ve ‘‘Sabunlarınız Japonya'da çok beğenildi. Sizinle iş yapmak istiyorum’’ dedi.
Zeytinyağı ve sabun üreten Adatepe şirketi misafirini köyde pansiyon olarak da kullanılan tarihi bir taş konakta ağırladı. Misafir işadamı köyün yıldızlı gecesinden, taş yollarından, Rumların ve Türklerin birlikte yattığı mezarlığından, kekik, reyhan kokularından, güneş doğmadan başlayan bülbül senfonisinden çok etkilendi.
Ertesi gün iş görüşmeleri başladı. Bay Hiroşi birkaç parti mal alarak Japonya'ya döndü. Köyden ayrılmadan önce ‘‘Konakladığım evi de satın almak ve hemşeriniz olmak istiyorum’’ dedi.
Bu geliş gidişler bir yıl sürdü. İlk gelişinden tam bir yıl sonra, geçtiğimiz haziran ayında Bay Hiroşi bir milyon adet sabun talebiyle Adatepe şirketi ortaklarının karşısına dikildi.
Ama bu sabunlar asidi çok düşük özel bir zeytinyağından üretiliyordu ve el yapımı olduklarından fabrikanın kapasitesi iki ayda ancak 250 bin adet sabun üretmeye yeterdi. Adatepe'nin patronları, Bay Hiroşi'ye işte bu teknik nedenlerle isteğini karşılayabilmelerinin imkansız olduğunu anlattılar.
Bay Hiroşi tamam, dedi. ‘‘Ben sizin imkanlarınız içindeki üretime de razıyım.’’
Şimdi Adatepe zeytinyağı fabrikasında büyük heyecan yaşanıyor. Önümüzdeki ekim ayından itibaren bir milyon adetlik sabun siparişinin ilk ürünleri alınmaya başlanacak. İşte bu yüzden çalışmalar hızlandı.
Bu arada Bay Hiroşi sürpriz tekliflerine bir yenisini eklemiş. ‘‘Şirketin dürüstlüğünden çok etkilendiği için’’ hadi gelin ortak olalım, demiş.
Bay Hiroşi, bu ortaklık karşısında Adatepe'nin ürünlerini Japon, Amerikan ve Avrupa pazarına taşıyabileceğini söylüyor. Sözleşmeler çoktan yapılıp ortaklık imzalanmış bile.
JAPON GAZETELERİNE BOY BOY İLANLAR
Adatepe'nin ürünleri Japonya'da büyük bir rağbet gördü. Bay Hiroşi, ülkesinde Adatepe sabunlarını tanıtmak için belli başlı gazetelere ilanlar verdi. Japon televizyonlarında reklam kampanyası başlattı.
Kampanya etkisini kısa bir zamanda göstermiş, şimdilerde Japonya'nın her yanından talep yağıyormuş.
Adatepe'nin bir dolarlık sabunu Japonya'da tam 17 dolara alıcı buluyor.
Hidai Hiroşi, artık köye üniversiteyi yeni bitirmiş kızıyla birlikte gelip gidiyor. O ilk görüşte vurulduğu konağı, kurulan ortak şirket adına satın aldı ve Türkiye'ye geldiğinde kendi evinde kalıyor.
Evin onarımı tamamlandıktan sonra artık yılın yarısını Adatepe'de geçirecek. Türk ortaklarıyla el ele verip Anadolu'dan çıkan zeytinyağı ve sabunu dünyaya satmaya hazırlanıyor.
Bir hayal Japonya’ya kadar ulaştı
Japon Hidai Hiroşi'nin iş teklif ettiği ve sonunda ortak olduğu Adatepe Zeytinyağları’nı kuran beş arkadaşın hikayesi başından beri ilginç. Mahmut Ş. Boynudelik, Erhan Şengel ve Haluk Yurtkuran üç eski arkadaş. İstanbul Karagümrük'te büyümüşler. Haluk ve Mahmut Beyler Robert Kolej ve SBF'ye birlikte devam etmiş. Mahmut Bey'in sanat tarihçisi eşi Zerrin Hanım ile Haluk Bey'in eşi Serdağ Hanım beşliyi tamamlıyor. Hikayeleri turizmci Mahmut Boynudelik'in zeytinyağı merakıyla başlıyor. Gittiği ülkelerde zeytinciliği izliyor, yayınlar okuyor. Bir müddet sonra zeytinyağı, sohbetlerinin temel konusu olup beş arkadaşın ortak tutkusuna dönüşüyor, hayaller büyüdükçe büyüyor.
Reklamcı Erhan Şengel'in, 1996'da Adatepe köyünü keşfetmesiyle hayallerine yaklaşıyorlar. Bu yemyeşil köyde önce ev alıp tatillerini geçirmeye başlıyorlar. Ardından da aşağıda, sahil boyunca uzanan Küçükkuyu'da satışa çıkarılan eski bir zeytinyağı fabrikasını alıyorlar. Ülkenin dört bir yanını dolaşıp, doğal zeytinyağı üretimi için gereken araç gereç ne varsa toplayıp restore ettikleri binaya yerleştiriyorlar. Burası bir müze oluyor, Türkiye'nin tek zeytinyağı müzesi. Müze kısa zamanda binlerce ziyaretçiyi ağırlamaya başlayınca planın asıl kısmı hayata geçiyor: İlk zeytin hasadında bir miktar ürün satın alarak zeytinyağı üretimine başlıyorlar. Hazır yağ üretmişken kendimize birkaç kalıp da sabun yapalım diyorlar. Ürünleri eşe dosta hediye etmeye koyulunca iş çığrından çıkıyor. İşte Adatepe Zeytinyağı markası böyle ortaya çıkıyor.
Erhan Şengel (Ada Çiftlik Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. ortağı)
Zeytinyağı gibi üste çıkmak nerden geliyor?
İyi bir zeytinyağı için zeytinler henüz bütünüyle olgunlaşmadan toplanıp derhal fabrikaya ulaştırılıyor. Zeytinlerin bozulup meyvemsi tadını yitirmemesi için bu şart. Zeytinlerin hamur haline getirildiği değirmenler, dev silindir granit taşlar zeytinleri pelte kıvamına gelinceye kadar eziyor. Ezilme işleminin ne kadar devam edeceğini baskı ustası göz, el ve dil kararı ile belirliyor. Değirmen taşları dönerken ezilen zeytinler hava ile temas ediyor. Bu aşama çok önemli, belki de kontinü sistem denilen modern santrifüj teknolojisi ile üretilen zeytinyağları ile geleneksel zeytinyağı arasındaki lezzet farkının sırrı da tam bu noktada gizli.
Hamur haline gelmiş zeytinler yassı torbalara doldurulup üst üste yığılıyor. İşte bu noktada en doğal haliyle zeytinyağı kendini bırakmaya başlıyor. Her ne kadar bu konuda bir kavram karmaşası yaratılmış olsa da gerçek ‘sızma’ işte bu yağ. Zeytin hamuru dolu torbaların hidrolik preste sıkılması bir sonraki işlem. Makbul olan yağ ilk baskıda, sıcak suya maruz kalmadan üretiliyor. Daha sonra aynı zeytin hamuru sıcak su verilerek iki kez daha sıkılıyor fakat bu işlemler sonucu elde edilen yağ nefasetini önemli ölçüde yitirmiş oluyor. Sıkılma sonunda akan sıvı pulima tabir edilen haznelerde bekletiliyor ve zeytinyağının karasulardan ayrışması sağlanıyor. Bu süreçte zeytinyağı kendiliğinden yukarı çıkıp karasuları altta bırakıyor. ‘Zeytinyağı gibi üste çıkmak’ deyiminin kaynağı da işte bu süreç.
YEMEKLİK SIZMA YAĞDAN ÜRETİLEN ÖZEL SABUN
Sabun yapılırken zeytinyağı kaynatılır, içine sulandırılmış sabuncu sodası ilave edilir. Kaynayan karışım bir süre sonra reaksiyona girer ve sabunlaşma gerçekleşir. Sıvı haldeki sabun tavlalara dökülür ve soğumaya bırakılır. Ertesi gün sabunların yüzeyi düzeltilir, işaretlenir ve özel bıçaklarla kesilir. Üzerine damga vurulur ve kurumaya bırakılır. Adatepe zeytinyağı sabunları yemeklik sızma zeytinyağından imal ediliyor. Adatepe'de sade zeytinyağı sabununun yanı sıra tamamıyla doğal uçucu yağlarla üretilen lavantalı, biberiyeli ve sedir ağacı esanslı sabun da yapıyorlar.