Güncelleme Tarihi:
Semih Gümüş'ün Radikal Kitap'ta başlattığı yeni nesil edebiyat dergileriyle ilgili tartışmayla ilgili soru üzerine Hızlan şunları söyledi:
"O dergileri ben okuyorum, bir başka edebiyat onlar. Bir kuşağın, bir başka okurun gereksinimini karşılayan dergiler. Tabii ki onlardan bir edebiyat dergisinin ağırlığını beklemeyeceğiz. Yazılanların çoğunun da gerçek sanat ve edebiyat değerinin olduğunu iddia edemeyiz. Her zaman genelgeçer bazı çalışmalar vardır, genelgeçer istekler vardır. Ben özellikle mizah dergilerini okuyorum. Genç kuşak kendi zevkini oluşturma çabası içine giriyor bazen. O zaman da hata yapabilir. Çünkü bir zevk oluşturmak çok uzun bir eylemdir ve çok çaba ister. Semih o açıdan haklı. Ama günün okurunun başka bir gereksinimine cevap verdiği için de bu bir olgudur, öyle söyleyelim."
Edebiyatın Nazım Hikmet gibi, Kafka gibi, Yusuf Atılgan gibi belli ikonlar üzerinden dönmesine karşı olduğunu da vurgulayan Hızlan, "Edebiyatı bir bütün olarak algılamak lazım. Geçmişi de düşünmek lazım. Örneğin her yerde Behçet Necatigil'e rastlayamazsınız, halbuki onları bilmeden geçmek de yanlıştır" diye konuştu.
YAZIN POLİSİYE Mİ OKUNUR?
"Yazın polisiye okunur" başlıklı yazısının hatırlatılmasının üzerine polisiyeyi çok sevdiğini de ifade eden Hızlan, "Çok iyi polisiye romanlarımız var. Ayrıca dünya polisiye edebiyatından çok iyi çeviriler yapıldı. Bunun yanında eski yazıyla kalmış polisiyeler de bugünün diline kazandırıldı. Polisiye edebiyatımızı da öğrenmiş olduk" dedi.
Türkiye'de polisiye deyince Ahmet Ümit, Esma Aykol gibi isimlerin en başta akla geldiğini de söyleyen Hızlan, "Bunun dışında Labirent yayınlarından çıkan eski polisiyeler var. Şimdi artık kitapçılar kitapları o kadar sınıflandırılmış bir biçimde sunuyor ki gittiklerinde sadece bu yazarları değil bunun dışında dünya polisiye eserlerini de bulabilirler. Bir Agatha Christie hala okunuyor... Bakın Sherlock Holmes'ün bütün kitapları yayınlandı, ayrı bir dünya polisiye" ifadelerini kullandı.