+65'te ekmek kavgası

Güncelleme Tarihi:

+65te ekmek kavgası
Oluşturulma Tarihi: Nisan 15, 2018 00:42

Son verilere göre, çalışma hayatı içindeki ‘65 ve üstü’ olarak tanımlanan ‘yaşlı nüfus’ oranı yüzde 11.8. Doktor 85 yaşındaki Erdinç Köksal da onlardan biri. Emekli maaşıyla geçinemediğini söyleyen Dr. Köksal, “85 yaşında ak saçlı hekimin, bir sahil kasabasında dinleneceği yerde değil, fabrikada hasta bakmak mecburiyetinde kalması gerçekten düşündürücü ve üzücü” diyor.

Haberin Devamı

+65te ekmek kavgası
YAŞLANIYORUZ...
TÜRKİYE İstatistik Kurumu 2017 yılına ilişkin ‘İstatistiklerle Yaşlılar’ çalışmasına göre Türkiye’de 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus son 5 yılda yüzde 17 artarak, 6 milyon 895 bin 385 kişi oldu.

Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı 2013’te yüzde 7.7 iken geçen yıl yüzde 8.5’e çıktı.

Yaşlı nüfus oranının 2023’te yüzde 10.2, 2030 yılında yüzde 12.9, 2040 yılında yüzde 16.3, 2060 yılında yüzde 22.6 ve 2080 yılında yüzde 25.6 olacağı tahmin ediliyor.

Yaşlı nüfusu hızla artarken Türkiye buna hazır mı? İstatistikler ve araştırmalara göre ‘hayır’. Emekliliğe rağmen hayatını sürdürmek için çalışmak zorunda olmak, sosyal hayata karışamamak, yalnızlık... Yani ikinci bahar hep ulaşılmak istenen bir hayal olarak kalıyor.


+65te ekmek kavgası


EMEKLİ olduğu 2013’e kadar 43 yıl boyunca Anadolu’nun birçok yerinde sayısını hatırlayamadığı kadar bebeği dünyaya getirtti, onlarca kadını ameliyat etti, hayata döndürdü. 85 yaşındaki Dr. Erdinç Köksal, meslek hayatı boyunca iki çocuğunu, eşini bayramlarda, okul törenlerinde, hafta sonu tatillerinde, yılbaşı kutlamalarında defalarca yalnız bırakmak zorunda kaldı. İki çocuğu da babalarının mesleğinden o kadar şikâyetçiydi ki hekimliği seçmeyi düşünmediler bile. Dr. Köksal, bir bayram günü peş peşe acil vakalar için hastaneye gitmek zorunda kalınca, oğlu Dinçer’in kendisine, “Keşke babam bakkal olsaymış. Bak bakkal amcanın çocukları ilk gün haçlıklarını alıp lunaparka bile gitti. Biz daha bayramlaşmadık bile” dediğini unutamıyor. Dr. Köksal, “Çocuklarım haklıydı, karne, diploma törenlerine hiç katılamadım” diyor.

1800 LİRA EMEKLİ MAAŞI ALIYORUM
Hekimler, emekli maaşlarının Emekli Sandığı, SGK veya Bağ-Kur’lu olmalarına göre değiştiğini söylüyor. Yaklaşık 3 bin lira alan da var 1800 lira ile geçinmek zorunda kalan da. Dr. Erdinç Köksal, “60 yıllık doktorum, aldığım emekli maaşı 1800 lira” diyerek, şunları anlatıyor: “İşyeri hekimliği yapıyorum. Bazı kurumlara hijyen, ilk yardım, meslek hastalıkları eğitimleri veriyorum. Mecburum buna. Kendimizi 24 saat mesleğimize adadık, ailemizi ikinci plana attık. Ama bir umudumuz vardı: Bir gün emekli olup, rahat etmek... ‘Artık emeklisin’ dediklerinde olayın hiç de öyle olmadığını maalesef gördük. Altı yıllık en uzun fakültenin ardından, bir de 4-5 yıllık mahrumiyet ve güçlüklerle geçen asistanlık döneminden sonra, 30-35 yaşlarında hayata sıfırdan başlayan bir mesleğin mensupları olarak emekliliğimizde aldığımız maaş gerçekten çok adaletsiz. Geçinme imkânı olmayan emekli hekimlerimiz var. ‘Hekimler para sıkıntısı, ekonomik sıkıntı çekiyor’ dendiği zaman kimse buna inanmıyor.

HUZUREVİNE YERLEŞMEK ZOR
İstanbul Tabip Odası Emekli Hekimler Komisyonu olarak emekli meslektaşlarımızla 10 yıl arayla iki anket yaptık. İstanbul’da yaklaşık 5 bin 700 emekli hekimiz. Her iki anketimizde emekli hekimlerin şikâyetlerinin başında ekonomik sıkıntılar yer aldı. Anketlerimize göre, emekli hekimlerin yüzde 61’i geçinmek için çalışmak zorunda. Yüzde 23’ü çalışmak istiyor fakat sağlık durumu uygun değil. Sadece yüzde 17’lik bir grup gerçekten emekli oluyor. Bu maaşlarla özel huzurevlerine gitmemiz mümkün değil. Ücretleri aylık 3 bin 500 liradan başlıyor, ayrıca bakıma muhtaçsa rakamlar 5-6 bini buluyor. Devlet huzurevleri için yıllarca sıra beklemek gerekiyor. Genel cerrahi şefliği yapan bir meslektaşımızın devlet huzurevine yerleşebilmesi için senelerce bekledik. 5 yıl önce özel bir huzurevine yerleştirdik. Emekli maaşıyla ödemesi imkânsızdı, haberi olmadan yetiştirdiği asistanı huzur evinin parasını ödedi. Geçenlerde bu arkadaşımızı kaybettik.”

80 YAŞINDA İŞ ARIYORUZ
“Normal yaşam ihtiyaçlarımızı karşılamak için 70-80’li yaşlarda kapı kapı dolaşıp iş arıyoruz. Birçok hekim, emekli aylığına makam tazminatı, görev tazminatı, performans gibi ek ödemeler yansıtılmadığı için çıplak maaşla geçinemeyeceklerini biliyor ve yaşları gelse de emekli olmayı istemiyor. Diğer taraftan biz bu işlerle uğraşmakla genç meslektaşlarımızın da ekmeğine mani oluyoruz. Bu bizi ayrıca üzüyor.”

%62 SOSYAL GÜVENCE YOKSUNU
GEROATLAS (Türkiye Gerontoloji Atlası Araştırması) kapsamında 60 yaş ve üzeri 35 bin 236 kişi ile görüşüldü. Çalışmanın başındaki Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Tufan, Türkiye nüfusunun 2050 yılında 100 milyona yaklaşacağını, bunların 30 milyonunun da yaşlı olacağını söylüyor. Yaşlıların yüzde 83’ünün doğrudan geliri bulunmadığını belirten Prof. Dr. Tufan, yüzde 62’sinin de sosyal güvenceden yoksun olduğunu söylüyor. Prof. Dr. Tufan, “2050 yılında Türkiye’de ortalama yaşam süresi erkeklerde 80, kadınlarda 85 yıl olacak. Yaşlılara lafta saygı gösterdik, artık icraatta saygımızı gösterme vakti. Yaşlılığın yükünü sadece aile taşıyamaz, artık devletin de bu yüke ortak olması gerekir. Bakım hizmetleri sağlık hizmetleriyle karıştırılmamalı. Hastane sayısını çoğaltarak yaşlılık problemini çözemeyiz, önemli olan sağlıklı yaşlıları çoğaltmak” diyor. Çalışmanın diğer sonuçları şöyle:

Haberin Devamı

-Yaşlıların yüzde 80.8’i huzurevinde kalmak istemiyor.
-60 yaş ve üstünün ortalama % 25’i günlük ihtiyaçlarını karşılamada güçlük çekiyor.
-Yüzde 33’ü yatalak.
-Yüzde 99’u tahıl ağırlıklı besleniyor. Yüzde 75.6’sı beslenmesine dikkat etmiyor.
-10 yaşlıdan sadece biri düzenli kontrol yaptırıyor.
-Boş zamanlarda kadınların yüzde 98’i, erkeklerin yüzde 88’i TV izliyor. Kadınların yüzde 62’si, erkeklerin yüzde 54’ü arkadaşıyla sohbet ediyor. Kadınların yüzde 53’ü, erkeklerin yüzde 43’ü radyo dinliyor. Kadınların yüzde 14’ü, erkeklerin yüzde 37’si gazete-dergi okuyor.
-60 ve üstü yaştakilerin yüzde 3.5’i spor yapıyor.
-Yüzde 25.9’u kuşaklararası dayanışmadan memnun değil.

+65te ekmek kavgası

Dr. Turhan Karadan, Dr. Fahrettin Doğusan, Dr. Fahri Güngör, Dr. Erdinç Köksal, Dr. Celal Belen, Dr. Ülkü Sema Aydın, Dr. İsmail Yeşiltaş, Dr. Semra Kürkçüoğlu, Dr. Gürsel Tümerdem, Prof. Dr. Yıldız Tümerdem. (Soldan sağa)

BİZİ KORUYAN KOLLAYAN YOK
İSTANBUL Tabip Odası Emekli Hekimler Komisyonu, şimdiye kadar görevdeki sağlık bakanlarını ziyaret ederek emeklilik maaşlarıyla ilgili sorunlarını dile getirdi. Ancak verilen sözlerin tutulmadığını söylüyorlar. Komisyon üyelerinin görüşleri şöyle:

Emekli kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Dr. Fahri Güngör (84): Herkes hekimi zengin zannediyor. Bizi koruyan, kollayan yok.

Tıp fakültesinden mezun olan ilk kadın subayımız çocuk hastalıkları uzmanı Dr. Ülkü Sema Aydın (87): Kıdemli binbaşılıktan ayrıldım. 2 bin 800 küsur emekli maaşım var. Eşimden kalan maaş olmasa çok zorlanırdım. Sorunlarımız büyük.

Anestezi ve reanimasyon uzmanı Dr. İsmail Yeşiltaş (80): 1600 lira emekli maaşım. Bir hekim en azından hâkim kadar emekli maaşı alabilmeli.

MUTLULUK KAYNAĞI ÇOCUKLAR
TÜİK verilerine göre mutlu olduğunu beyan eden yaşlı bireylerin oranı 2016’da yüzde 64.5 iken, 2017’de yüzde 66.1’e yükseldi.

Yaşlı bireylerin 2017’de en önemli mutluluk kaynağı yüzde 65.8 ile aileleri ve yüzde 16.5 ile çocukları.

Yaşam Memnuniyeti Araştırması’na göreyse genel sağlık durumundan memnun olan yaşlı bireylerin oranı düştü. 2014’te genel sağlık durumundan memnun olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 47.5 iken bu oran yüzde 45.6 oldu.

+65te ekmek kavgası


YALNIZLIK BÜYÜK SORUN
65+ Yaşlı Hakları Derneği Başkanı Gülüstü Salur, yaşlıların en büyük sorununun ‘yalnızlık’ olduğunu söylüyor. Salur’a göre yaşlılar güvenilir aile fertleriyle yakın ilişki içindeyseler, hak ihlaline uğrama olasılıkları azalıyor. Salur, yaşlıların yaşadıkları hak ihlallerini şöyle özetliyor:

EN KARANLIK ODA
“Her ne kadar hak ihlali dendiğinde akla ilk finansal olanlar gelse de yaşamın her alanına dair hak ihlali yaşanabiliyor. Emekli maaşının idaresini tamamen çocuğuna bırakmak, bazı ailelerde bir hak ihlaline dönüşebiliyor. Örneğin, o maaş alınıp yaşlının değil, çocuğun ihtiyaçlarına harcanabiliyor. Ya da en karanlık, küçük odanın eve zaruretten katılan bir anneanneye verilip, çocukların baş tacı edildiği örnekler de var. Belediyelerin kaldırımları kafe ve arabalara terk etmeleri de canımızı sıkan detaylar. Bu, yaşlı ve engellileri eve kapatıyor. Yeni yapılan binalara bile tekerlekli sandalyeyle girilemiyor. Yaşlıların görme, işitme ve hareket güçlüklerine göre onlara verilen hizmetler planlanmıyor. Özellikle bakıma muhtaç yaşlılara, hak ettikleri saygı ve özenle ilgilenilmiyorsa bu da bir hak ihlali.

ONURLU YAŞLANMA HAKKI
Dernek olarak manifestomuzda herkesin; ‘Sağlıklı, aktif ve hayatın içinde; öğrenmeye ve üretmeye devam ederek; diğer kuşaklarla elele; yalnızlaşmadan, yoksullaşmadan ve yoksunlaşmadan; ayrımcılığa ve suiistimale uğramadan; bedensel ve zihinsel değişime cevap verecek tıbbi, sosyal, psikolojik, ekonomik ve hukuki ihtiyaçları karşılanarak; yaşam tercihlerine saygı duyularak; onurlu şekilde yaşlanmaya hakkı olduğunu savunuyoruz. Bütün bu alanlarda, yaşlıların haklarının tanımlanması ve tanınması gerekiyor.

Çocukları terbiye eder gibi, yasaklar koyarak, bazen tehdit ederek yaşlılara istenilen yaptırılmaya çalışılıyor. Maalesef yaşlılar bilinçsiz tüketici olarak görülüp korkuları, zaafları üzerinden kurulan iletişime maruz kalabiliyor.

BAĞIMLI BİREYE DÖNÜŞÜM
yaşlılık alanında bizi en çok zorlayan konu, süreçteki gri alanların iyi tanınmıyor oluşu. Kendi kimliğine uygun tercihleri geniş yelpazede yapma özgürlüğü olan bir yetişkin, yavaş yavaş her kararı bir süzgeçten geçirilmesi gereken, başkalarına bağımlı bir bireye dönüşebiliyor. Bu süreç bazen uzun sürdüğü ve zor tanındığı için yol kazaları, hatalar olabiliyor.”

BAKMADAN GEÇME!