Gül sürekli kaçak güreşiyor

"Bu konuda daha fazla konuşmak istemiyorum." Olabilir. O konu artık ne ise.

"Bu konuda bir şey söylemek istemiyorum."

O da, olabilir. O konu da, artık ne ise.

"Ben söylediklerimi üstü kapalı söylemeye çalışıyorum."

Hah, işte şimdi tamam. Üstü filan değil, her tarafı kapalı.

Dikkat ediyorum, gerçekte eskiden beri, hele de Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, Abdullah Gül’ün dişe dokunur tek bir açıklaması yok. Konu ne olursa olsun.

Adına açıklama denilen, yurt dışına giderken, dönerken, bir yurt içi gezisinde, açık bir toplantıda, herhangi bir konuyla ilgili sözleri ya da gazetecilerin sorularına verdiği yanıtlar genel ve beylik laflardan ibaret.

İncir çekirdeğini doldurmuyor. Eski deyimle, esasa müteallik, yani konu ne ise, onun içeriğine, özüne dönük tek bir cümle yok.

KİME SORALIM, KİME

O kadar ki, eşi Hayrünnisa Hanımın Milli Saraylar’dan Osmanlı dönemine ait eserleri Çankaya Köşkü’ne getirtmek istediği yolundaki soruya bile şunu söylüyor:

"O konuyu Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri’ne sorun, konuyu o biliyor."

Genel Sekreter’e mi? Sadece Genel Sekreter’e değil, aynı zamanda Maden Tetkik Arama, Devlet Su İşleri, Harita ve Oşinografi Daire Başkanlığı ya da Meteoroloji Genel Müdürlüğüne, belki Zirai Mücadele, icabında Karayolları Genel Müdürlüğü’ne de sormak mümkün.

Bunun adına politikada kaçak güreş deniyor.

Ve insanlarda hiç olumlu izlenim bırakmıyor.

Tersine, kaçamak yanıtlar güven zedeliyor.

Gül neden böyle yapıyor?

1- Ya yeterince bilgi sahibi değil.

2- Ya amacı farklı, bunu saklamak niyetinde.

3- Ya hata yapmaktan korkuyor.

4- Ya da kendine, olayların üstünde kalmak, gibi farklı bir misyon çiziyor, ama misyon gerçekle uyuşmuyor.

Belki, hepsi birden.

TOPLUMSAL MEŞRUİYET

Oysa, işin özü çok başka. Aslında Gül şu anda kendisine toplumsal meşruiyet arıyor.

Gül TBMM’nin demokratik ölçüler içinde seçtiği, meşru bir Cumhurbaşkanı.

Bunun su götürür hiç bir yanı yok.

Meşru, ama toplumda çoğunluğun benimsemediği bir Cumhurbaşkanı.

Bunu bilerek ve bunun rahatsızlığı içinde, kendini öteki çoğunluğa kabul ettirmek çabası taşıyor.

Öteki çoğunluğa kabul ettirmenin yolunu kendine göre bulduğunu sanıyor.

Bazı edebiyatçılar, gazeteciler, tarihçiler, sanatçılar ve müzisyenlerle öğle yemeklerinde buluşarak.

Farklı çevrelerden gelen insanlarla bir arada olarak, toplumsal meşruiyet kazanmak düşüncesi.

Orada da, hataya düşüyor.

Çağırdığı kişiler ya ona yakın ya da en azından öteki çoğunluğu tam anlamıyla temsil etmeyenler.

Bazı istisnalar dışında, sen, ben, bizim oğlan vaziyeti.

TV’lerde ve gazetelerde büyük laflar, Cumhurbaşkanı Gül filancayla görüştü, şuraya gitti, bu açıklamayı yaptı.

İçi boş sözler.

Aslında, dışarıya yansıyan görüşmeleri ve bir anlam ifade etmeyen açıklamaları dışında, kamu oyuna yansımayan açıklama ve görüşmelerine bakmak gerek. Gerçek Gül orada.

Gül’ün toplumsal meşruiyet arayışı, yaptığı açıklamalar gibi, sade suya tirit.
Yazarın Tüm Yazıları