Gazetecinin dileği

Güncelleme Tarihi:

Gazetecinin dileği
Oluşturulma Tarihi: Ocak 01, 2018 01:51

YENİ yıla başlarken insanlar dilek yarışına giriyor, afili sözcüklerle dileklerini iletiyor birbirine.

Haberin Devamı

İyilik, sağlık, huzur, mutluluk ve tabii barış... Bense bir gazeteci olarak bu dileklerle yetinemiyorum. Malum, 2017 gazetecileri çok üzdü. Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) raporuna göre, Türkiye 2017’de de dünyada “En fazla gazetecinin cezaevinde olduğu ülke” oldu.

100’ü aşkın gazeteci arkadaşımız hâlâ hapiste. Onlarca radyo, televizyon, internet sitesi kapatıldı. Erişim engelleme kararlarını, yayın yasaklarını sayamaz olduk. İşsiz gazeteciler, binlerle ifade ediliyor. Sansür, otosansür ve müdahaleler ise artık gazetecinin günlük hayatının bir parçası...

2018’de özgür ve bağımsız gazetecilik yapılmasına ket vuran bu sorunlardan kurtulmayı diliyorum. Yasakların, hapislerin, engellemelerin olmadığı, özgür ve demokratik bir medya ortamına kavuşmayı umuyorum. 

Haberin Devamı

Enis Berberoğlu, Ahmet Şık, Murat Sabuncu, Deniz Yücel, Şahin Alpay ve Nedim Türfent ile ismini sayamadığım ve hapishanelerde gün sayan bütün gazetecilerin serbest bırakılmasını bekliyor, umuyor ve diliyorum...

 

CHESTER’IN AYAĞI

 

İSTANBUL’daki bir hayvan oteline bırakılan köpeğin bacağının kırılmasıyla ilgili dava, ilk sayfadan “O can mı, mal mı” başlığıyla verilmişti. Hayvan otelinin yöneticisi Reyhan Başkan habere itiraz etti. Köpeğin bacağının kırılmasında kendilerinin sorumluğu olmadığını savundu:

“Beraat kararı kanundaki boşluktan değil, olayı davalı arkadaşımız ile ilişkilendirebilecek ya da kazanın Pet Hotelimizde gerçekleştiğine dair delil olmamasından dolayı. Mahkeme kararı olmasına rağmen, hâlâ bu olayla ilgili suçlamaları reddetmek zorunda kalma durumunda bulunmamız ne yazık ki yayımlamış olduğunuz haberin eksik ve taraflı olmasından kaynaklanmaktadır.”

Bu eleştirinin ardından haberi yazan arkadaşımız İdris Emen ile konuşup mahkeme kararını aldım. Mahkeme kararının “hüküm” bölümü aynen şöyleydi:

“Her ne kadar sanığın mala zarar verme suçunu işlediği iddiasıyla yargılama yapılmış ise de mala zarar verme suçunun kasten işlenen bir suç olduğu, ihmali davranış ile gerçekleşmesi durumunda suçun oluşmadığı ve sanığın suç kastı ile hareket ettiği ispatlanamadığından .. sanığın beraatine karar verildi.”

Haberin Devamı

Görüldüğü gibi, beraat kararının nedeni “sanığın suç kastı ile hareket ettiğinin ispatlanamamış” olması. Zira ayağı kırılan “Chester” adlı köpek, yasada mal olarak kabul ediliyor; mahkeme de sanığı “mala zarar verme suçu”ndan yargılıyor. Chester, mal değil “canlı” kabul edilseydi; dava süreci farklı olacaktı.

Haberin birinci sayfadaki “O can mı, mal mı” başlığı, tam da bu durumu yansıtmış. Doğru bir başlık. Altındaki spotta da “Mahkeme ‘Mala zarar vermek kastı ile işlenen bir suç değil’ dedi, beraat verdi” denilmiş. Bu da doğru.

Haberin altıncı sayfadaki “Bacağını kırdılar, maldır dediler” başlığı ise hatalı. Ne mahkeme Chester’ın bacağını kimin kırdığı hakkında saptama yapmış ne de sanık böyle bir söz söylemiş. Zaten bu başlığın altındaki spotta da tekrarlandığı gibi “sanıklar” yok, bir tek “sanık” var. O da hayvan otelinin bir çalışanı.

Haberin Devamı

Habere gelince. Mahkeme kararı, olayın gelişimi, tarafların görüşleri hepsi objektif bir dille yazılmış. Özenli, başarılı bir haber olmuş...

 

YARDIMA MUHTAÇ HABERLERİ

 

GÜN geçmiyor ki, “Büşra bebeğin ailesi yardım bekliyor”, “SMA hastası Rosida bebek yardım bekliyor”, “Muhammet’in ilik nakli olabilmesi için 50 bin lira gerekiyor”  ve “Mertan bebek yardım bekliyor” gibi haberleri görmeyelim.

Ülkemiz insanı da gerçekten duyarlı. Hatırlarsınız, kalp nakli olması gereken 10 aylık Kartal bebek için altı ay kadar önce sosyal medya üzerinden kampanya düzenlenmiş, 19 saatte tam 1 milyon 99 bin Euro toplanmıştı. Hürriyet’te de ne zaman böyle haberler çıksa insanlar yardım etmek için sıraya giriyor.

Haberin Devamı

Bu tür haberleri hep kuşkuyla karşılıyorum. Çoğunda haberler tek taraflı, sadece ailenin sözlerine dayanarak yazılıyor. Ailenin durumu, hastalığın tedavisi, gerçekten yardım gerekip gerekmediği hiç araştırılmamış; doktor ve hastane yöneticilerinin görüşüne başvurulmamış oluyor.

Ankara ekinde yayımlanan “Fırat bebeğe nefes olalım” haberinde de sadece anne ile konuşulmuştu. Fırat bebeğin tedavisi için 6 bin 500 liraya ihtiyaç duyulduğu vurgulanıyordu. Yardım için çok sayıda okur aradı, ilgilendi.  

Ancak sonradan anlaşıldı ki, dört aylık bebeğin tedavisi üniversite hastanesinde sürdürülüyordu; paraya ihtiyaç yoktu. Dahası bebeğin durumu umutsuzdu, doktorlar hayatta kalmasına pek şans vermiyordu. Nitekim Fırat bebek o haberin yayımlanmasından birkaç gün sonra da hayatını kaybetti. 

Haberin Devamı

Elbette yardıma ihtiyacı olan insanlar olduğu sürece bu tür haberlerin yayımlanması kaçınılmaz. Problem, bu haberlerin araştırmadan, doktorlara sormadan ve sadece aileye dayanarak kaleme alınması.

Gazeteciliğin genel haber yazım kurallarına uyulmayınca böyle olumsuz örnekler ortaya çıkıyor. Hem biz gazeteciler insanların iyi niyetini kötüye kullanmak isteyenlere alet oluyoruz; hem de insanlar böyle vakaları gördükçe gerçekten yardıma muhtaç olanlara karşı duyarlılığını kaybediyor. Gazeteci, her söyleneni kuşkuyla karşılamalıdır. Kuşku duymayan haber yazamaz.

 

OKURUN GÜCÜ

 

ALTIN Kelebek jürisi Enes Batur’a, YouTuber-Instagramer kategorisinde verilen ödülü “Hürriyet ilkelerini ve okuyuculardan gelen tepkileri dikkate alarak” geri aldı. Seda Akço Bilen’in “Batur’un videolarının çocuk istismarı eylemlerini normalleştirici” yanına dikkat çeken ve “Bu dili kullanan bir YouTuber’a ödül verilmesi üzücü” eleştirisini geçen hafta bu köşede aktarmıştım.

Bu eleştirinin ve okurların tepkisinin dikkate alınarak ödülün iptal edilmesi, okurun gücünü ve Hürriyet’in hatadan dönme yeteneğini bir kez daha kanıtladı. Okurlara ve jüriye teşekkür ederim. Bir teşekkür de o videoyu yayından kaldıran yetkililere...

 

OKURDAN KISA KISA

E.Demiroğlu: Çatalağzı’nda hava kirliliğine yol açan termik santraller haberini hazırlayan gazetecileri tebrik ederim. Bu haberler ilgililerin dikkati çekmek ve soruna çare bulunmasına yardım etmektir. (24 Aralık)

Hüsamettin Güldoğan: Kelebek’te 3-5 günde bir Behzat Gerçeker ve Gökçe Bahadır haberi vermenizi kınıyorum. Bu iki şahısla tanışmışlığım yok. Dünkü (24 Aralık) Kelebek’in 1. sayfasında B. Gerçeker, 2. sayfasında G.Bahadır haberi vardı. Tesadüf diyemezseniz 1-2 yıldan beri devam ediyor bu durum.

Murat Elpe: İnternet sitenizdeki “Menajeri açıkladı Fenerbahçe’ye geliyor” haberinde kulübün ismi bile geçmezken nasıl böyle bir varsayımda bulunuyorsunuz? Haber, kendini yalanlıyor. (24 Kasım)

Şakir Kut: “Polise mektup okuma hakkı” demişsiniz. Bir hukuk devletinde olmayacak bir uygulamaya eleştirel yaklaşmanızı geçtim, “hak” diyerek makul görmüşsünüz. Bari “yetki” gibi bir sözcük kullansaydınız. (27 Aralık)

A.C. Yücetaş/ E.Polat: İnternet sitesindeki haberlerin çoğu pehlivan tefrikası gibi arka arkaya bilmem kaç bölümde veriliyor. Beş cümlelik haberi beşe bölmeniz hoş değil. Rakamları görünce ikinci sayfayı tıklamıyorum.

Onur Şahin: DHA, sendikalı oldukları için İzmit’teki Posco Assan Fabrikasından atılan işçilerin yürüyüş haberinde şirket adını yazmadı. Pankart fotoğrafında da şirketin ismini buzladı. İnternet siteniz de bu haberi aynı şekilde şirket ismi olmadan kullandı. Şirket adı olmadan haber olur mu? (27 Aralık)

Yusuf Güven: “İkinci elde sıfır oyunu” haberinde otomotiv firmalarının %15-20 indirimle kiralama şirketlerine sattıkları araçların 2. elde satılmasını engellemek için vergi önerisinden bahsedilmiş. Ama sorulması gereken sorular sorulmamış. Halbuki ikinci elde ucuza araba satılmasının nedeni yine otomotiv firmaları. Bu indirimli fiyatları yurttaşa neden uygulamıyorlar? (27 Aralık)

Hasan Aydın: İnşaatçı işadamının sözlerine dayanarak “İlk Tesla’yı çürüttüler” diye İTÜ’ye çamur atma projesi yarım günde çöktü. Bu adamın bunu niye yaptığını bilemiyoruz. Ama koskoca Hürriyet’in bu haberi yaparken İTÜ’den görüş alması gerekmez miydi? (27-28 Aralık)

Hakan Erbeyen: Bugünkü Hürriyet’te dünkü at yarışı programını basmışsınız. Bunu hata diye geçiştirmek mazeret sayılabilir mi? Hiç yakışmadı.(28 Aralık)

Necati Hoşgüven: Lütfen artık internette her habere “Şoke etti” sözünü kullanmayın. Her haberde olmaz, bıkkınlık geldi.

BAKMADAN GEÇME!