Güncelleme Tarihi:
Havalar soğuduğundan beri hepimiz büyük bir kar beklentisi içindeyiz ya, kardan bahsederek başlayalım. Her kar tanesi altıgen olurmuş, bir kar tanesinin yeryüzüne düşme hızı saatte 5 kilometre imiş, kar normalde renksizmiş ve kar fobisinin adı da "chionophobia" imiş.
‘Karaman'ın koyunu sonradan çıkar oyunu’ deyimi nereden geliyor? Karamanlar sürekli Selçuklularla savaş halindeler tarihte ama askeri güçleri çok zayıf. Bu nedenle sürekli dalavereye, hileye başvuruyorlar Selçuklular'ı yenebilmek için ve tarih de onları böyle bir deyimle lanetliyor...
Ukuleleyi 4 telli yavru gitar olarak tanımlayabiliriz. Bu bir Hawaii müzik aleti. Madeira ve Azore adalarından Hawaii'ye gelen Portekizlerinin yanlarında getirdikleri "cavaquinho" isimli enstrümandan evrildiği düşünüyor. Hawaii dilinde ukulele "zıplayan pire" anlamına geliyor, çalan kişinin parmaklarının teller üzerindeki hareketinden esinlenerek böyle bir isim verildiği tahmin ediliyor.
İnsan gözü 400-700 nm dalga boyları arasında duyarlı. Bu nedenle 100-400 nm arasındaki morötesi ve 750nm-1mikrometre arasındaki kızılötesi ışıkları algılayamıyor. Ancak 2035 senesinde bunları da algılayabilecek biyonik gözler kullanıma girecek. 64 yaşıma gelmeyi hiç bu kadar çok istememiştim, biyonik göz için sıraya girip tüm o göremediklerimi görmek için yerimde duramıyorum şimdiden!
Cevap basit: Fark (neredeyse) yok. Esasen sadece iki farklı orkestra tipi var: Oda orkestrası ve senfoni orkestrası... Oda orkestrası 50 ve daha az müzisyenden oluşuyor ve orkestrada sadece yaylı çalgılar kullanılıyor. Senfoni orkestrasında ise 100'den fazla müzisyen olabiliyor ve yaylı, üflemeli, vurmalı vs. her türlü enstrüman yer alabiliyor. Filarmoni ile senfoni müzisyen sayısı, çalgı türü vs. açısından aynı, tek fark, yönetim biçimi... Filarmoni Yunanca "uyum seven" anlamına geliyor ve filarmoni orkestraları da çok sesli müziği seven, yaşatan derneklerin, vakıfların, kurumların kurduğu ve himaye ettiği orkestralar oluyor.
Fellini'nin 1960 tarihli ünlü filmi La Dolce Vita'da ünlülerin katıldığı bir partide gizlice fotoğraflar çeken ve bunları daha sonra basına satan bir karakter var. Walter Santesso tarafından canlandırılan bu karakterin filmdeki adı Bay Paparazzo. İşte ‘paparazzo’nun çoğulu olan ‘paparazzi’ kelimesi bu kurgusal karakterden doğmuş.
Osmanlı'da tahta geçen padişah, beline kılıç kuşanırdı. Bu 13’üncü yüzyıla dayanan eski bir adet, Ahiliğe giriş merasiminden kalan bir ritüel. Bele bir şey bağlamak hem kişiyi o müesseseye bağlamak anlamına geliyor, hem de bel, neslin devamı için çok önemli sayılıyormuş.
Günümüzde trafik kazalarının yüzde 94'ü insan hatalarından kaynaklanıyor. 2030'a kadar devreye girecek olan ve en ileri aşaması "sürücüsüz" araç şeklindeki otomobil otomasyon sistemleriyle, sadece İngiltere'de 2016-2030 arasında 25.000 kazanın engelleneceği ve 2030'a kadar elde edilecek ekonomik faydanın 51 milyar sterlin olacağı öngörülüyor.
Osmanlı'nın son yıllarına damga vurmuş olan ve amacı imparatorluğun dağılmasını önlemek olan İttihat ve Terakki'yi biliriz: Jön Türkler, Fransız kültürü hayranlığı vs. Meğer hayranlık derecesi cemiyetlerine seçtikleri isimde bile varmış: İttihat ve Terakki, Fransız sosyologların Fransa için kullandığı tabirin, yani ‘Union et Progres’nin birebir çevirisiymiş. İlham ve taklit arasındaki çizgi geçilmiş sanki biraz...
Halikarnas Balıkçısı olarak tanıdığımız Cevat Şakir Kabaağaçlı sadece bir edebiyatçı değil, aynı zamanda da bir bahçıvandı. Kendisi bir süre Bodrum Belediyesi'nin resmi bahçıvanı olmuş, hatta bu dönemde, Bodrum'un doğru dürüst İngilizce bilen tek mukimi olarak, İngiliz Akdeniz filosunun komutanına Bodrum ziyareti sırasında tercümanlık yapmış. Komutanın Oxford mezunu bir bahçıvanın mihmandarlığı karşısındaki şaşkınlığını anlatmaya herhalde gerek yok. Neyse, biz gelelim bahçıvanlığa... O yıllarda Bodrum çorakmış, bitkisi yok denecek kadar azmış, her yere kaktüsler, begonviller, palmiyeler, hurma, fıstık, mandalina ağaçları dikmiş. Hatta Türkiye'ye greyfurt meyvesini getiren ve ilk yetiştiren de kendisiymiş.
İnsanoğlunun yani homo sapiens'in ilk evcilleştirdiği hayvan köpekmiş. Ta tarım devrimi öncesine dayanan aramızdaki bu bağ tam 15 bin yıllıkmış.
Latince'de "ruh" anlamını taşıyan "anima" sözcüğünden gelen animizm, her yerin, her hayvanın, her bitkinin, her doğa olayının, hatta küçük bir taş parçasının bile farkındalığı ve hisleri olduğu ve insanlarla doğrudan iletişim kurabildiği fikrine dayanan bir inanç. Halen Afrika'da bazı toplumlarda yaygın olarak görülüyor.
Alon Bodner isimli İsrailli mucit, "yapay solungaç"ı geliştirmiş bulunuyor. İnsanın denizin dibinde, oksijen tankları olmaksızın yüzmesine imkan tanıyacak olan "LikeAFish" isimli bu yeni icat, suyun içindeki çok az miktardaki oksijeni insanın ihtiyaç duyduğu miktara dönüştürecek bir santrifüj sistemine dayanıyor. İcat hazır hazır olmasına da, şu anki tek sorunu, boyutunun taşınabilir seviyeye getirilmesi, ama o da çok uzun sürmez deniyor.
Osmanlı'da tahta geçen padişah, beline kılıç kuşanırdı. Bu 13’üncü yüzyıla dayanan eski bir adet, Ahiliğe giriş merasiminden kalan bir ritüel. Bele bir şey bağlamak hem kişiyi o müesseseye bağlamak anlamına geliyor, hem de bel, neslin devamı için çok önemli sayılıyormuş.
Kuzuların Sessizliği’nin Oscarlı aktörü Anthony Hopkins'in bir vals bestelediğini ve bu valsin André Rieu tarafından icra edildiğini duymuş muydunuz? Oyunculuğa başlamadan önce, müzik eğitimi almış Hopkins ve 1966'da "The Waltz Goes On" ismini verdiği bu valsi bestelemiş. Yıllar geçmiş, bestesini Rieu'ye göndermiş. Tabii gönderenin de ünlü olmasının etkisi vardır, hemen albümüne almış André Rieu de…
Malum, yılbaşı yaklaşıyor... O zaman bir yılbaşı geleneğiyle bitirelim: İspanya'da yeni yıla girilirken 12 tane üzüm yeme geleneği varmış.. 1895'te başlamış olan bu geleneğe göre, 31 Aralık'ta saat kuleleri 12 kere çalarken, her çalışta 1 tane üzüm yenir, böylelikle yeni senenin her ayının güzel geçmesi dilenirmiş. Tabii ki, neredeyse her gelenek gibi bunun da başlangıcı ticari: Üzüm yetiştiricileri tüketimi artırmak için böyle bir gelenek icat etmişler ama iyi tutmuş ki, halen devam ediyor, hatta Latin Amerika'da bile bugün bu gelenek sürdürülüyormuş.