Yukarıda da ifade ettiğim gibi doğumu yapan kişi ile doğan çocuk arasındaki soy bağı konusu kesin ve tartışmasız biçimde belirli olup aksinin iddia edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle taşıyıcı anne olarak Türkiye’de doğum yapan bir kadının çocuğu hakkında aksine soy bağı iddiası hiçbir şekilde dinlenmez ve mahkemeye taşınamaz. Türk hukukunda bu durumun yasal dayanağı yoktur. Taşıyıcı annelik müessesi Türk yasalarına aykırıdır.
Bu konuyla ilgili hukuki metin Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri Yönetmeliği’dir. Bu yönetmeliğin 4. maddesinin f bendine göre; "Sadece anne adayının yumurtası ile kocanın spermi çeşitli yöntemlerle döllenerek anne adayının rahmine transfer edilebilir. 2. ekinde ise, suni döllenme tedavisi uygulanacak olanların evli çift olmaları, sadece kendilerine ait üreme hücrelerinin kullanılması, benimsenmiştir. Son olarak ilgili yönetmelikte 08.07.2005 tarihinde yapılan değişik 17. maddesinde de, eşlerden alınan yumurta ve spermler ile bundan elde edilen embriyoların başka adaylarda, aday olmayanlardan alınanların da eşlerde kullanılmasının yasak olduğu belirtilmiştir. Aynı maddeye göre bu tür biyolojik maddelerin satılması da yasaktır. Bu yasağa ve yönetmelik hükümlerine uymadığı tespit edilenlerin faaliyetleri Sağlık Bakanlığı’nca durdurulur. " demek suretiyle sağlık kuruluşlarını da bu işleri yapmakta men etmiştir.