"Solan Bir Yaprak Gibi" filmiyle sinemaya başladıTarık Akan, 1970'te "Kozalak Zeki" lakaplı arkadaşı Zeki İrfanoğlu'nun ısrarıyla girdiği "Ses" dergisinin "Sinema Artist Yarışması"nda birinci oldu,
Yönetmen Mehmet Dinler'in "Solan Bir Yaprak Gibi" adlı filmiyle 1971'de sinemaya adım atan sanatçı, filmin ardından Tarık Akan adını kullanmaya başladı.
Uzun boyu, yeşil gözleri ve sempatik tarzıyla izleyenlerin beğenisini kazanan sanatçı, aynı yıl Sadık Şendil'in kaleme aldığı, Orhan Aksoy'un yönettiği "Emine" filminde, Filiz Akın ile başrolü paylaştı.
Bir dönem "Kartpostal Çocuk" olarak anılan Akan, yönetmenliğini Ertem Eğilmez'in yaptığı ve Türk sinemasının unutulmaz eserlerinden, 1973 yapımı "Canım Kardeşim" ile 1974 yapımı "Hababam Sınıfı"nda başrol oynadı.
Sanatçı, 1970-1975'te, yılda 12 filmde rol alarak Türk sinemasının unutulmaz isimlerinden biri haline geldi.
Oynadığı filmlerde genellikle "Ferit" adını kullanan Akan, Gülşen Bubikoğlu ile "Ah Nerede", Emel Sayın ile "Mavi Boncuk", Hülya Koçyiğit ile "Sev Kardeşim", Hale Soygazi ile "Gece Kuşu Zehra" filmlerinde rol aldı. Filmler, sinemaseverlerin yoğun ilgisiyle karşılandı.
Tarzıyla 1970'li yıllara damgasını vurarak Yeşilçam'ın jönleri arasına giren ve her rolün altından başarıyla kalkan Akan, 1977'de Zeki Ökten'in yönetmen koltuğuna oturduğu "Sürü" filminin ardından politik filmlerde rol almaya başladı.
Tarık Akan, salon filmlerinde oynamamaya karar verip, sinemada farklı bir yola girmesinin ardından, Cüneyt Arkın ile "Maden" filminde başrol oynadı. Büyük ilgi gören 1978 yapımı filme ilişkin verdiği bir röportajda Akan, şu ifadeleri kullanmıştı:
"(Maden) O dönem Türkiye'nin en çok seyredilen filmi ve benim de en çok para kazandığım filmdir. O dönemde tüm sendikaların, işçi sendikalarının her yerinde, dağ başlarına kadar çıkartılıp oynatılan bir filmdir. Görevini çok güzel yerine getirmiştir. Sendikacılık, işçilik, işçi olmak, emek, sermaye nedir, açık ve net olarak altı çizilmiş olarak veren filmlerden biridir."
Sanatçı, 1979'da askere gitti, yedek subay olarak Denizli'de vatani görevini tamamladı.
Senaryosunu Yılmaz Güney'in yazdığı, Şerif Gören ile Güney'in yönettiği 1982 yapımı Altın Palmiye ödüllü "Yol" filminde de rol alan Akan, 1990'da Rıfat Ilgaz'ın aynı adlı eserinden uyarlanan "Karartma Geceleri"nin başrolünde yer aldı.
Tarık Akan, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından 1981'in başlarında, Almanya'da yaptığı bir konuşma yüzünden Türkiye'ye dönüşünde tutuklandı. 12 yıl hapis istemiyle yargılanarak 2,5 ay hücre hapsi cezası alan sanatçı, suçsuzluğunun ispat edilmesi üzerine beraat etti. Akan, hapishane günlerini ve darbe sürecini 2002'de yayımlanan "Anne Kafamda Bit Var" kitabında kaleme aldı.
Libya yapımı "Leyla ile Mecnun" filminde oynayarak uluslararası sinemaya da açılan Akan, 1991'de Bakırköy'deki Taş Mektep adlı ilkokulun ortaklarından biri oldu, 1995'te Aziz Nesin'in vefatından sonra "Nesin Vakfı" başkanlığını devraldı.
Usta sanatçı, 1997'de yönetmen Yusuf Kurçenli ile hayata geçirdiği "Antika Talanı" adlı belgeselin seslendirmesini de yaptı.
Televizyon kanalları için "Taşların Sırrı" adlı belgesele de imza atan sanatçı, Türkiye'deki antik tarihe dikkati çekmeye çalıştı.
Sanatçı ayrıca Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı adına "Atatürk'ün Alev Çiçekleri" ve Nazım Hikmet konulu "Işık Yontucusu" adlı belgesellerle "Anadolu'da Romalıların Ayak İzleri", "Afrodisias" ve "Perge'nin Lahitleri" adlı yapımların yönetmenliğini yaptı.
Usta oyuncu, ilk kez 1973'te "Suçlu" filmindeki rolüyle Altın Portakal'da aldığı "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü, 1978'de "Maden", 1980'de "Adak ve Sürü", 1984'te "Pehlivan", 1989'da "Üçüncü Göz", 1990'da "Karartma Geceleri", 2003'te ise "Gülüm" filmindeki rolüyle kazandı. Böylece 7 kez Altın Portakal ödülü alan tek erkek oyuncu oldu.
Sanatçı Akan, 1985'te Berlin Uluslararası Film Festivali'nde mansiyon, 1992'de Adana Altın Koza Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu", 1996'da Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "Yaşam Boyu Onur Ödülü", 2006'da Sinema Yazarları Derneği "Onur Ödülü", 2007'de ise Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği'nde "Sinema Emek Ödülü" kazandı.
Barış Zeki, Yaşar Özgür ve Özlem isimli üç çocuğu bulunan ve bütün servetini yardım vakıf ve kuruluşlarına bağışlayan usta oyuncu, 16 Eylül 2016'da, akciğer kanseri tedavisi gördüğü hastanede yaşama veda etti.
"Hiçbir film için 'Neden bunu oynadım' diye bir şey asla söylemedim"
Vefatından kısa süre önce verdiği bir röportajda, yaşamı boyunca 120 filmde oynadığına vurgu yapan ünlü oyuncu, şunları anlatmıştı:
"120 film az bir rakam değil. Bir de bu filmlere baktığınız zaman, çoğu Anadolu'da, Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgelerinde çekilmiş. Müthiş baskılar, zorluklar, parasızlık, sefalet ve büyük uğraşlar içerisinde çekilmiş, büyük yapıtlar ortaya çıkmış. Oynadığım hiçbir film için 'Neden bunu yaptım', 'Neden bunu oynadım' diye bir şey asla söylemedim."