Güncelleme Tarihi:
TDK (Türk Dili Kurumu) stokçuluk teriminin kökü olan “stok” için “yığılım”, “stokçu” için ise “stok yapan kimse, istifçi” tanımını yapıyor. Gelecekteki fiyat farklılıklarından faydalanmak için önceden tedarik edilen malların satışa sunulmayıp bekletilmesi stokçuluktur. Felaketleştirme ve aşırı önlem alma stratejilerinin sonuçlarından biri olan stoklama, gerçekten ihtiyacı olanların ürünlere ulaşmasını engelleyeceği için topluma zarar vericidir.
Hadislerde sık sık geçen ihtikâr kavramına Kur’an’da rastlanmamaktadır. Bununla birlikte haksız yoldan kazanç sağlamayı yasaklayan âyetlerle (el-Bakara 2/188; en-Nisâ 4/161; el-A‘râf 7/85) dinin genel ahlâkî ilkeleri ihtikâr yasağının da dolaylı atıfları olarak kullanılır. Hukukî niteliği ve sonuçları hakkında fakihler ve mezhepler arasında ortaya çıkan görüş ayrılığı, ihtikârın fıkıh terminolojisindeki tanımında bazı farklılıklara yol açmıştır. Meselâ Hanefîler’den Kâsânî ihtikârı, “gıda maddesinin şehirden veya küçük yerleşim merkezlerinin yakın çevresinden satın alınıp bekletilmesi ve böylece bölge halkına zarar verilmesi” şeklinde, Abdullah b. Mahmûd el-Mevsılî, “temel yiyecek maddelerinin şehrin piyasasından veya onu besleyen bölgelerden satın alınıp pahalılaşıncaya kadar stoklanması” olarak tarif etmekte, ayırıcı bir vasıf olarak kamu zararının esas alınacağını vurgulamaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı geçtiğimiz yıllarda stokçuluk konusuna değinmişti.
Yapılan açıklamada “Çalışmak, hayatımıza huzur ve bereket getirir. Allah’ın verdiği aklı, bedeni ve yüreği kullanarak, O’nun razı olacağı işlerde çalışmak, kul için şereftir. Mümin, sürekli kendini yenilemeli, “iki günü eşitse zararda olduğunu” bilmelidir.Dinimiz, tembelliği, sorumsuzluğu, çalışmadan kazanmayı hedefleyen her türlü sahtekârlık girişimini yasaklar. Toplumun ahlâkî değerlerini hiçe sayarak güven ve huzurunu bozan rüşvet, tefecilik, stokçuluk, karaborsacılık ve alışverişte hile gibi haksız kazanç yollarına kesinlikle izin vermez. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s.), “Sizden birinizin urganını alıp dağa giderek bir bağ odun getirip satması ve böylece Allah’ın onun itibarını koruması, bir şey verip vermeyecekleri belli olmayan kimselerden dilenmesinden daha hayırlıdır.”[ buyurmuştur.” Denilmişti.