Güncelleme Tarihi:
ABD'de George Floyd'un polis tarafından gözaltına alınırken öldürülmesi ardından başlayan ırkçılık karşıtı protestolarda 8. gün geride kaldı.
Göstericiler Salı günü de başkent Washington, New York City, Los Angeles ve Houston başta olmak üzere birçok kentte sokaklardaydı. Ülke genelinde protestolar dün büyük oranda barışçıl geçti.
Başkent Washington’da göstericiler Salı günü yeniden Beyaz Saray yakınlarındaki Lafayette Park yakınlarında toplandı.
Parkta güçlü bir askeri polis varlığı olduğu görüldü. Sokağa çıkma yasağının akşam 7'de başladığı başkentte polis göstericilere göz yaşartıcı gazla müdahale etti.
New York polisi ise sokağa çıkma yasağının başladığı akşam 8'den sonra yaklaşık 200 protestocuyu gözaltına aldı.
New York Belediye Başkanı Bill de Blasio, daha önce gece 11'de başlayan sokağa çıkma yasağının, "koordineli yağmalama olayları" nedeniyle 8'e alındığını açıkladı.
Başkan Donald Trump'ın göreve çağırdığı Ulusal Muhafızların bazı yerlerde protestocılarla birlikte diz çöktüğü görüldü. Beyaz Saray çevresine ise demirden güvenlik çiti örüldü.
ABD günlerdir sokak protestoları ile çalkalanırken ABD Başkanı Trump ve eşi Melania Trump'ın gün içerisindeki bir görüntüsü sosyal medyada olay yaratmış vaziyette. İkili bugün başkent Washington DC'deki Aziz John Paul kilisesini ziyaret etti. Ziyaret sırasında kameralar karşısına geçen çiftin yaşadıkları olay yarattı.
ABD Başkanı Trump, kameralar önünde mutsuz ve somurtkan bir yüz ifadesi takınan Melania Trump'ı uyararak kameralara gülümsemesi için zorladı. Trump'ın eşine yaptığı 'gülümse' baskısı kısa sürede sosyal medyada viral hale geldi.
Trump’s on Mars. Melania’s on Xanax. pic.twitter.com/nIFpVkt6yd
— Ken Olin (@kenolin1) June 3, 2020
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), 82'nci Hava İndirme Tümeninin bulunduğu Fort Bragg ve 10'uncu Dağcı Tümeninin bulunduğu Fort Drum kışlalarından yaklaşık 1600 askeri tedbir amaçlı Washington bölgesinde konuşlandırdığını duyurdu.
Pentagon Sözcüsü Jonathan Hoffman konuyla ilgili açıklamasında, Savunma Bakanı Mark Esper'in 82'nci Hava İndirme Tümenine bağlı Acil Müdahale Tugayının 504'üncü Görev Gücü Taburunu başkent bölgesine konuşlandırma talimatı verdiğini belirtti.
Hoffman, Kuzey Saha Komutanlığının ise yine Fort Bragg'dan 16'ncı Askeri Polis Tugayını ve Fort Drum'daki 91'inci Askeri Polis Taburunu Washington bölgesine sevk ettiğini bildirdi.
Sözcü, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: "Muvazzaf askeri unsurlar Ulusal Başkent Bölgesine konuşlandırıldılar ancak Washington DC'nin içinde değiller. Teyakkuz halindeler ama 10. Madde (Ordu Kanunu) altında görevliler, sivil otoritelerin operasyonlarına katılmıyorlar. Fort Bragg ve Fort Drum'dan sevk edilen askerlerin sayısı yaklaşık 1600'dür."
82'nci Hava İndirme Tümeni Acil Müdahale Tugayı daha önce ABD'nin İran ile Irak'ta yaşadığı gerilimler üzerine Irak'a sevk edilmişti.
ABD'de süren ırkçılık karşıtı protestolarda bazı kentlerde, polisin ve Başkan Donald Trump'ın göreve çağırdığı Ulusal Muhafız birliklerinin, göstericilerle dayanışma için diz çöktüğü görüldü.
Los Angeles'ta göstericilerin, askerin diz çökmesi için tezahürat yapmasına, Ulusal Muhafızlar olumlu karşılık verdi.
Göstericiler, askerlerden yürüyerek kendilerine destek vermesini de istedi ancak askerler sabit durmak zorunda olduklarını belirterek bu isteği geri çevirdi. Iowa, Georgia ve Atlanta'dan da benzer görüntüler geldi.
ABD Kamu Sağlığı Dairesi Başkan Dr. Jerome Adams, Minneapolis’te öldürülen siyahi George Floyd için ülke çapında başlayan protesto gösterileri nedeniyle yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında "patlamalar" beklediklerini söyledi.
ABD medyasına konuşan Adams, binlerce kişinin yer aldığı protesto gösterilerinde, katılımcılar genelde maske kullansa da sosyal mesafenin korunamadığına dikkati çekti.
Adams, "İnsanların kendilerine ve topluma zarar verecek şekilde yaptıkları gösterilerin, halk sağlığı üzerindeki sonuçları konusunda endişeliyim." dedi.
Salgının gelir düzeyi düşük siyahi azınlık kesimi daha fazla etkilediğini vurgulayan Adams, "Hastalığın yayılma şekline bakarak ileride salgında yeni artışlar ve 'potansiyel patlamalar' beklemek için her türlü neden var." diye konuştu.
Adams, protestolardan sonra siyahi toplumu "eski yerine koyabilmek", Kovid-19 salgınından ve ekonomik kapanmanın getirdiği zorluklardan kurtarabilmek için yapılacak çok iş olduğunu kaydetti.
Ülkedeki sağlık yetkilileri, binlerce kişinin sokaklara indiği gösteriler nedeniyle ülkede düşüşe geçen vaka sayısının, özellikle göstericilerin büyük çoğunluğunu oluşturan, toplumun gelir düzeyi düşük kesimlerinde yeniden patlak verebileceği uyarısında bulunmuştu.
Siyahi Amerikalı 46 yaşındaki George Floyd, geçen hafta pazartesi günü dolandırıcılık şüphesiyle Minneapolis’te polisler tarafından gözaltına alınırken, bir polisin uzun süre ensesine diziyle basması nedeniyle dakikalarca "Nefes alamıyorum" diye yalvarmıştı.
Floyd'un, olay yerine gelen acil sağlık ekiplerince kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiği belirtilirken, olayı gösteren görüntüler sosyal medyada büyük tepki toplamıştı.
Görüntüler, ülkede siyahilere yönelik polis şiddeti tartışmalarını tekrar alevlendirmiş ve protestolar, olayların başladığı Minneapolis'ten ülke genelindeki pek çok kente sıçramıştı.
Floyd protestoları bir haftayı geride bırakırken başkent Washington ve New York dahil en az 40 kent, haftaya gece sokağa çıkma yasaklarıyla başladı.
ABD'de, siyahi George Floyd'un boğularak öldürülmesiyle yeniden gündeme gelen polis şiddeti, Amerikan emniyet güçlerinin siviller üzerinde kullandığı müdahale yöntemlerini yeniden tartışmaya açtı.
Minnesota'da 25 Mayıs'ta bir polisin sokak ortasında Floyd'un boynuna diziyle bastırması sonucu yaşamını yitirmesine neden olması, ülke genelinde yoğun protestolara neden oldu.
Polis şiddeti ve siyahi Amerikalılar ile diğer etnik gruplara yapılan muamele de bu olayla ülkede bir kez daha gündeme geldi.
Başkan Donald Trump’ın emniyet güçlerine "protestoculara sert müdahale etmesi" çağrısı da kamuoyunun büyük tepkisini çekti.
Özellikle insan hakları dernekleri üyeleri, akademisyenler ve hukukçular, polislerin müdahale esnasında kullandığı sert gözaltı tekniklerini tartışmaya başladı.
Konuya dair açıklamalarda, ABD’de kamu güvenliğinin sağlıklı şekilde korunabilmesi için polis teşkilatı bünyesinde kapsamlı reform yapılması gerektiğine dikkat çekilirken, vatandaş ile polis arasında yaşanan kötü olayların sona ermesi için polis adaylarının kapsamlı eğitimlerden geçirilmesi, denetimlerin artırılması ve polisin hesap verebilirliğinin sağlanmasının şart olduğu vurgulanıyor.
Başka ülkelerdekine benzer hukuki zemine sahip olmalarına karşın Amerikan polisinin kişisel güvenlik gerekçesiyle bulunduğu sert müdahaleler ve işlediği ırkçı suçlarda cezai müeyyideyle karşılaşmaması, şiddetin devamına zemin hazırlıyor.
ABD genelindeki birçok polisin görev esnasında karşısındaki insanın görünüşü ve etnik yapısına göre yasaları uygulamasının da polis ile siyahi toplum arasındaki gerginliği büyük oranda artırdığı biliniyor. Polisin etnik ayrım gözetmesi, halkın gözünde tarafsızlık ve güvenirliğini yitirmesine de neden oluyor.
"Halkı korumak ve hizmet etmek" yeminiyle göreve başlayan polisin ırkçı tavrı, beyaz olmayan insanlar arasında korku ve gerginliğe sebebiyet verirken, toplumdaki her bireyi potansiyel şüpheli yerine koyması da emniyet birimlerini taraflı bir yapı olarak gösteriyor.
Polisin ihbar ve rutin kontrol durumlarında şüpheli veya olayla bağlantısı olmayan sivillere uyguladığı sert müdahaleler de kamuoyunda büyük tepkilere yol açıyor.
Polis şiddetine ilişkin verilerin bulunduğu "Mapping Police Violence" sitesinde yer alan bilgilere göre, ABD'de 2013'ten 2019'un ortasına kadar siyahiler de dahil 7 bin 666 kişi polisin verdiği sert tepkiler nedeniyle yaşamını yitirdi. Son olarak Floyd’un ölümü polisin yetkilerine ilişkin soru işaretlerini gündeme getirdi.
AA muhabirinin açık kaynaklardan derlediği bilgilere göre, polisin yasalara aykırı eylemlerinin başında bireylerin geçerli bir sebep olmadan tutuklanması geliyor. Bu uygulamanın muhatabı genellikle siyahi vatandaşlar olurken, buna tepki gösterenler de çoğunlukla polis şiddetine maruz kalıyor.
Polisin mahkeme emri veya geçerli bir neden olmadan arama yapması veya kişiye ait herhangi bir objeye el koyması da yasal değil ancak ülkede her gün yüzlerce kişinin benzer olaylar yaşadığı biliniyor.
Yasalarda polisin trafikte durdurduğu bir kişinin suç işlediğine dair geçerli bir sebebi olması, aksi takdirde araçta yasa dışı bir obje bulunsa dahi bunun, kişinin aleyhine kullanılamayacağı belirtiliyor. Buna rağmen polisin, yine çoğunluğu siyahilere yönelik benzer birçok tutuklama yaptığı belirtiliyor.
Ayrıca, emniyet birimlerinin takip ettiği yönetmeliklerde orantısız güç, ırkçı davranış, cinsel taciz, delil yerleştirme, gözetleme ve gözaltına alınan bireyin bayılması veya ölmesine neden olacak her türlü tutuklama tekniklerinin yasak olduğu açıkça belirtilmesine rağmen, son 10 yılda ilgili yüz binlerce soruşturmanın açılmış olması olayın ciddiyetini gözler önüne seriyor.
Amerikan USA TODAY gazetesi ve Şikago merkezli "Görünmez Enstitü" adlı insan hakları kuruluşunun ortak araştırmasına göre, son 10 yılda ülkede en az 85 bin polis memuru söz konusu gerekçelerle bağlantılı 200 bin soruşturma geçirdi ancak bu soruşturmaların büyük çoğunluğu kamuoyundan gizlendi.
En az 110 bin soruşturma emniyet teşkilatı içinde yürütüldü ve yargıya taşınmadı, çoğu daha sonra kapatıldı ve deliller yok edildi.
Yapılan sorgulamaların çoğunu görevi kötüye kullanma ve dövme suçlamaları oluşturdu. En az 22 bin 924 polis orantısız güç kullanmaktan, 3 bin 145 polis tecavüz ve çocuk tacizinden, 2 bin 307 polis aile içi şiddet uygulamaktan soruşturma geçirdi.
Yalan söyleme ve sahte delil yerleştirme suçu da ABD polis teşkilatı içerisinde büyük bir sorun olarak ön plana çıkıyor. Teşkilatta yalan beyan, sahte delil veya delilleri tahrif etme suçlamalarından en az 2 bin 227 soruşturma açılırken, bu suçların en az 418’ini polislerin doğrudan kendileri veya tanıdıkları birilerini kurtarmak için yapıldığı görülüyor.
Konu hakkında yayımlanan raporlardan derlenen bilgilere göre, işlediği ciddi suçlardan dolayı sorgulama geçiren 80 bin polisin sadece 30 bini görevden alındı. Söz konusu polisler en az 20 ila 110 soruşturma geçirmesine rağmen, yıllar sonra mesleklerinden el çektirildi.
Ayrıca, bu polislerin en az 4 bin 537’si uyuşturucu ve alkol kullanmak, 9 bin 643’ü ırkçılık ve saldırıda bulunmak, 2 bin 254'ü gereksiz yere adam öldürmek ve 5 bin 416’sı hırsızlık ve yalan beyanda bulunmak nedeniyle görevinden alınırken, diğerlerine ne gibi suçlamalar yöneltildiği bilinmiyor.