Güncelleme Tarihi:
Türkiye'de Pfizer/BioNTech'in geliştirdiği Kovid-19 aşılarının da teslim edilmeye başlanmasıyla Haziran ayı içerisinde aşılama kampanyasına hız kazandırılması hedefleniyor.
Ülkemizde onay almış üç aşı bulunuyor. Bunlar Çin'in Sinovac şirketinin geliştirdiği CoronaVac, Rus üretimi Sputnik V ve Pfizer/BioNTech olarak sıralanıyor.
BioNTech'in geliştirdiği aşı ise kullanılan yeni teknoloji nedeniyle geleneksel aşılardan ayrışıyor. BioNTech aşısında mRNA (messenger RNA veya kurye RNA) olarak bilinen teknoloji kullanılıyor. Bu yeni teknolojinin yeni oluşu ise aşı yaptıracak kişilerde soru işareti ve aşıya karşı şüphe yaratıyor.
Oysa bilim insanları, mRNA tekniğiyle geliştirilmiş aşıların Kovid-19 pandemisi için yaygın bir şekilde kullanılmasının başka birçok hastalık için de çığır açıcı bir gelişme olabileceğini söylüyor.
İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı, Prof. Dr. Tufan Tükek mNRA aşıları ve BionTech aşısı özelinde hazırlanan ve saygın tıp dergisi Nature'da yayınlanan makaleyi paylaşarak aşının 'T hücre' yanıtıyla ilgili umut veren etkisini paylaştı.
BionTech aşısının yaratılmasının mimarları olan Uğur Şahin ve Özlem Türeci'nin de imzalarının bulunduğu makale BionTech aşısının çoklu T hücre yanıtı sağladığı gösterilmiş. Bu da bilim insanları tarafından aşı etkinliğinin uzun olacağı anlamına geliyor şeklinde yorumlanıyor.
Aşılanmamızı takiben kendi hücrelerimizin ürettiği Spike proteinleri bağışıklık sistemimiz tarafından “yabancı proteinler” olarak algılanmakta ve virüsün Spike proteinine karşı oluşması gereken antikorların ve T hücrelerinin üretimi devreye girmektedir. Özetle, dışarıdan aşıyla uygulanan sentetik mRNA parçacığının verdiği mesaj sayesinde hücrelerimizde yeni koronavirüsün Spike proteini üretilmekte ve bu yeni ve yabancı proteinin varlığını algılayan bağışıklık sistemimiz ise süratle hücresel ve antikor cevaplı yapısal bağışıklık cevabını devreye sokmaktadır.
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta T hücresi yanıtını şu şekilde açıklıyor: “Antikorlar cepteki para gibidir. Kolayca harcanır gider. Ama hücresel bağışıklık hafıza T lenfositlerinin belleğine bir kez yazıldı mı bir daha öyle kolay kolay kaybolmaz. Yani T hücrelerinin sağlayacağı hücresel bağışıklık B hücrelerinin ürettiği antikor bağışıklığından daha güvenlidir. Cepteki para değil, bankadaki hesap gibidir. Emniyet altındadır. Harcanması da daha zordur.
"Kısacası antikorlarınız az olsa da hatta hiç olmasa da T lenfositleriniz sayesinde elde edeceğiniz bağışıklık hem daha uzun süreli, hem de daha güçlü ve güvenlidir. İsterseniz gelin sözün bundan sonrasını da Ahmet Hoca’ya bırakalım: “İster hastalık geçirmiş, ister aşılanmış olun, antikorlarınız düşük bulunursa dert etmeyin.”
Aşılar konusunda aklında soru işareti olanların en çok merak ettikleri şeylerden biri de mRNA'nın vücudumuzda kalıcı olup olmayacağı ve hücrelerimizde herhangi bir değişikliğe yol açıp açmayacağı.
Hürriyet yazarı Prof. Dr. Osman Müftüoğlu bu soruyu şöyle yanıtlıyor: "BionTech aşısında kullanılan sentetik mRNA’nın genetik kodumuzu değiştirmek için DNA’mızla birleşmesi ve onu etkilemesi, yapısını bozması, değişikliğe yol açması asla mümkün değildir.
Sentetik mRNA zaten kırılgan bir yapıya sahip olduğu için hücrelerimizin içinde en fazla 2-3 gün kalabiliyor, sonrasında süratle yok ediliyor."
mNRA teknolojisiyle üretilen aşılarda, virüsün genetik kodunun bir bölümü alınıyor ve hücrelere nüfuz edilmesi için yağ ile kaplanıyor. Bu sıvı, insanlara enjekte ediliyor. Böylece virüsten alınan genetik kod insan hücrelerine ulaştırılıyor.
Aşı, hücrelerin koronavirüsün hücreye girmesini sağlayan dikensi proteinin kopyasını üretmesini sağlıyor. Böylece, bağışıklık sistemi de antikor üretiyor ve T hücreleri de vücudun zararlı olarak algıladığı bu yapılarla mücadele etmeye başlıyor.
Vanderbilt Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Önleyici Tıp Profesörü William Schaffner, mRNA teknolojisini "21'inci yüzyıl bilimi" olarak tanımlıyor ve mRNA temelli Kovid-19 aşılarından alınan olumlu verilerin, gelecekteki enfeksiyon hastalıkları salgınlarıyla mücadelede önemli bir potansiyel sunduğunu belirtiyor.
Dünyada en hızlı aşılama programı uygulayan ülkelerden İsrail'de de BioNTech aşısının iki dozun ardından semptomatik vakaları yüzde 94, hastaneye yatışları da yüzde 87 oranında düşürdüğü tespit edildi.
Öte yandan bu aşı yeni bir teknoloji olmasından dolayı son dönemlerde çok sayıda asılsız iddia ve komplo teorisinin merkezinde bulunuyor. Ancak bu iddiaların herhangi bir bilimsel dayanağı yok. İnsanların genetik yapısını ya da DNA'sını değiştirmek gibi bir durum da söz konusu değil.
Bilim insanları ve dünyanın farklı yerlerinde yetkili kamu sağlığı kurumları, bu aşının güvenli olduğunu söylüyor.
İngiltere Ortak Aşı Komisyonu, hem BioNTech'in hem de Moderna'nın geliştirdiği aşıların güvenliğine dair çok titiz ve detaylı incelemeler yapıldığını ve bu aşıların güvenli olduğuna kesin bir şekilde kanaat getirilmesinin ardından kullanımına onay verildiğini açıkladı.
ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi de mRNA teknolojisi üzerindeki çalışmaların 10 yıllardır devam ettiğini belirterek, bu aşıları 'yeni ama aşina' olarak tanımlıyor.
CDC sitesinde, 'mRNA aşılarla ilgili, daha önce grip, Zika, kuduz ve sitomegalovirüs için de daha önce çalışmalar yapıldı… Aşıların dışında kanser araştırmalarında da bağışıklık sisteminin belli kanser hücrelerini hedef almayı öğrenmesi için de mRNA teknolojisi kullanıldı' ifadeleri yer alıyor.
Haziran ayında hızlanması beklenen Kovid-19 aşı kampanyasoından sonra gözler bir kez daha BionTech aşısına çevrildi. İşte aşı teknolojisiyle ilgili bilinenler...