Güncelleme Tarihi:
Ozan Orhon, 1992’de ilk albümü “Oldu mu Şimdi?”yi çıkardığında Türkçe sözlü pop müzikte yavaş yavaş yükselişe geçiyordu. Orhon, dönemin en dikkat çeken seslerinden biriydi. Şarkıcı, sesini ilk nasıl keşfettiğini şöyle anlatıyor: “Sanat ile iç içe bir ailede büyüdüm. Annem modacı, dedelerimin hepsi devlet tiyatrosu sanatçısıydı. Dedelerimden biri Tekin Akmansoy. Ortaokul yıllarında hep müziğe hevesliydim. Rahmetli Ajlan Büyükburç ile okul orkestram vardı. Yarışmalara katılıyorduk. Sesimi kendi kendime keşfetmedim ama keşfedenler oldu.
Annemin arkadaşları bana şarkı söyletirdi. Her şey de öyle başladı. Lise yıllarında bu iş profesyonelleşti. Bir sürü müzisyen abimin altında kendi gruplarımı kurup blues ve rock müzik yaptım. Belli yerlerde çaldık. Benim animasyon geçmişim de var. Tatil köylerinde çalışıp orada da müzik yapıyordum. 1990’da yine yaz animasyonundan döndüğümde Figen Çakmak, ‘Garo Mafyan’la müzik festivaline gider misin’ dedi. ‘This is My World’ diye şarkım vardı, onunla Polonya’ya gittim. Özel ödülü aldım. 3-4 ay sonra da Romanya’daki Bükreş Festivali’nde dünya ikincisi oldum. Onun akabinde de Şahin Özer’le ilk albümü Garo Mafyan yönetiminde yaptık. Aysel Gürel, Zeynep Talu ve Şehrazat şarkılarımı belirledi. İlk erkek pop şarkıcısı benimdir. Her ne kadar bu söylenmese de... Bu kapıyı ben açtım. İlk albümle 2 buçuk milyon tiraj elde ettim. Benden sonra tüm genç popçular teker teker gelmeye başladı. Tayfun, Tarkan, Kenan Doğulu, Burak Kut... 90’lar pop furyası başladı. Kaseti olmayana kız vermiyorlardı.”
Ozan Orhon, 90’larda ünlü olmayı şöyle anlatıyor: “İzleyici de sanatçı da yeni yeni öğreniyordu her şeyi. Büyük konserler bizimle başladı. İzmit konserinde sevgiden arabamı yana yatırdılar. Kalabalıktan ambulansla beni kaçırdılar. İsteklerimiz de çok fazla yoktu. Şimdiki nesil felaket... Avrupai bir sistemi buraya oturtmaya çalıştık. O zaman konserler kapalı spor salonlarında oluyordu. Oradaki ses sistemi konser vermek için uygun değildi. Biz de ona göre ses sitemleri ve kulis istedik.” Ünlü şarkıcı, “Sizin hayatınızda neler değişti” sorusuna şu yanıtı veriyor: “Çok şey değişmedi. Ailemden hep sanatla iç içe olduğum için... Meşhur olduğum zaman 19, ilk albümüm çıktığında da 20 yaşındaydım. Dost olmayan bir dolu kişi etrafınızda oluyor. Daha sorunlar başlıyor. Ne kadar çok meşhur olursan o kadar üzerine yük biniyor. Herkes de olduğu gibi bende de yaralar bıraktı. ‘Bu işi istediğim zaman bırakırım’ diyordum. Tarkan gibi kendimi bu işe adamadım. Beraber çıktık ama ben daha geri planda kaldım sonraki senelerde. Ben bu işin içinde yarış atı olmak istemedim.”
Ozan Orhon, bir dönem müziğe ara verdiği için pişman olduğunu söylüyor: “Keşke bırakmasaydım o dönemlerde. Bu kadar ara vermeseydim. Ben çok çabuk küserim. Çok çapkın bir adam da olmadım. Evimdi benim her şeyim. O yüzden de duygusaldım ve çabuk âşık olurdum. Hep evlendim. Ebru (Şallı) ile evlendim. Ondan da ayrıldıktan sonra hayatım müzikal açıdan inişe geçti. 90’larda bir pop yıldızının evlenmesine sıcak bakılmıyordu. Bana her gün çuval çuval mektup gelirken bir anda azalmaya başladı. Ondan sonra mektupların içinden kafamın koptuğu resimler çıkar, ‘artık seni sevmiyoruz’ diyenler olurdu. Böyle böyle gitti. Biraz ara vermek istedim. Yıprandım. Askere gittim sonra. 18 ay sonra askerden dönüp hayata tekrardan başlamak 4 senemi aldı. O arada kopukluklar oldu. Müzik yapıyordum ama albüm yapmıyordum. Ama o zirvedeki Ozan değildim. Sonra bir albüm yaptım. Eski plak şirketim Kral TV ile kavga etti. Benim klibim yasaklanıyor. Yıkıldım. İnanılmaz küstüm hayata. O zamanlar teknem vardı ve kendimi denize verip bir buçuk yıl teknede yaşadım. Sonra da Amerika’ya gittim.”
Ozan Orhon, 2000’lerde meşhur kelepçe ameliyatı ile adından söz ettirdi. O dönem yaşadıklarını şarkıcı şöyle anlatıyor: “Amerika’da yapamadım. Orada kebapçıda şarkı söylüyordum. Sonra ikinci eşimi tanıdım. Kızım doğduktan sonra Türkiye’ye döndük. Tekrar bir şeyler yapmaya çalıştım ama ortam değişmişti. Çok kilo almaya başladım. Sinirimi yemekten çıkarıyordum. Gün geçtikçe kilo arttı ve eşimden boşandım. Boşandıktan sonra duygusal olarak çöküntüler başladı. 2005’te rahatsızlandım ve kalp spazmı geçirdim. Kelepçeyi önüme getirdiler. Türkiye’de ilk kelepçe hastası bendim. 5-6 ayda 48 kilo verdim. 53 kiloya düştüm ve hastalandım. Bu sefer de kilo veriş durdurulamıyordu. Kelepçeyi çıkarttırdım. Kilo almaya başlayınca bir sene sonra tekrar taktırdım. 2013’te periyodik kontrolüme gitmiştim ve kendimi çok halsiz hissediyordum. 15 dakika içinde ameliyata alındım, meğerse iç kanama başlamış. Kelepçe mideyi delmiş. Kelepçe çıktı, ondan beri de kelepçesiz bir hayat yaşıyorum.” Orhon, şimdi 80 kilo olduğunu söylüyor.
“Google’a adımı yazıyorsunuz kelepçe çıkıyor. Ben ondan rahatsız oluyorum. Ya evliliklerim ya da bu saçma sapan mide küçültme ameliyatı. Demiyor ki kimse bu adam 60 bin kişiye konser verdi, o kadar ödül aldı.”
Ozan Orhon, her şeyi bırakıp bir süre sonra da Kıbrıs’a yerleşti. 49 yaşındaki şarkıcı, 7 yıl yaşadığı Kıbrıs’tan ayrılarak 4’üncü evliliğini yaptığı Selcan Demirci ile İstanbul’a geldi. Orhon, şimdi neler yaptığını şöyle anlatıyor: “Kıbrıs’ta oteller zincirinin genel koordinatörlüğü üstlendim. Çok mutlu 7 sene geçirdim. Albüm düşünmüyordum. Ta ki şimdiki eşimi tanıyana kadar. Evlenirken ‘Kıbrıs’ı kapatıyorsun ve Türkiye’ye dönüyorsun’ dedi. Evi ve her şeyi kapatıp Türkiye’ye döndüm. Müziğe de geri dönmemi önerdi. Şimdi Bahadır Tatlıöz’le çalışmalar yapıyorum. 3 hafta sonra piyasada da olacak. Ardından gelecek 3 şarkı da hazır.”
“Rap akımı başladı. Rock bile düşmeye başladı. Pop müziği facia durumda. Şimdi farkındaysanız 90’lar akımı var. 90’ların kapısını açtım. Bırakıp gitmeseydim fena dönerdim piyasaya. ‘Müsaadenizle çocuklar’ derdim.”