Selçuk, 31 Ağustos'ta başlayacak telafi eğitimi için öngörülen 3 haftalık sürenin yeterli olup olmayacağı ve telafiye yönelik müfredatta yeni bir düzenleme yapılıp yapılmayacağı sorusuna şu yanıtı verdi:
"Telafi demek zaten zorunlu olmayan demek, kimin ihtiyacı varsa demek. Biz hiçbir velimizi muhakkak surette telafiye zorlayamayız. Öyle çocuklarımız, velilerimiz var ki istediğimizin çok ilerisindeler. Şimdi neyi telafi edeceğiz? O kadar düzenli çalışan öğrencimiz, o kadar takipçi öğretmenler var ki... Burada ilk kez söyleyeyim bir öğretmenimiz, bulunduğu bölgede internet çekmeyince canlı sınıf yapmak için o kasabada internet olan bir yer arıyor, bulamıyor. Sonra karakolu buluyor, karakolda internet var. Gidiyor karakola, karakolda canlı dersini yapıyor. Oradaki polisimiz ve amirlerimiz hemen bir yer hazırlıyorlar ve karakolda canlı ders yapılıyor. Bunu, öğretmenlerimizin çok büyük bir kısmı, 'Hiçbir çocuk geride kalmasın' diye, canhıraş şekilde bu işe sahip çıktıları için örnek veriyorum. Okulda belki uğraşmadıkları kadar fazlası ile uğraştılar. Bazı ihmaller olmuştur, eksikler vardır. Bazı öğretmenlerimiz yetişememiştir ama biz olumludan bakalım.