Bütün bu çeşitlemeler içinde öyle bir tanesi var ki her türden seyircinin kanına girebiliyor: Olgun kadın ile genç erkek arasındaki aşk. Son dönemde ünlüler dünyasındaki bazı kadın yıldızların kendilerinden epeyce genç erkeklerle yaşadıkları ilişkiler nedeniyle yine gündemin ilk sıralarında yer alan bu konuda yapılan unutulmaz filmleri hatırlayalım istedik. Bu tür filmlerin yeni örneklerinden biri Jennifer Lopez ile Ryan Guzman'ın önemli rollerini paylaştığı The Boy Next Door ya da Türkçe adıyla Komşu Evdeki Çocuk. Yönetmenliğini Rob Cohen'in üstlendiği filmde Lopez, evliliği bittikten sonra oğluyla birlikte taşındığı yeni mahallesinde kapı komşusu genç adama aşık olan bir kadını canlandırıyordu . Ancak, işler bir süre sonra rayından çıkıyor ve genç kadının hayatı yaşadığı bu yasak aşk yüzünden cehenneme dönüyor. Filmde Lopez ile Guzman'ın sevişme sahneleri çok konuşulmuştu. Alfonso Cuaron'un yönettiği Y Tu Mama Tambien (Ananı da) filminde Maribel Verdu, Gael Garcia Bernal ve Diego Luna başrolleri paylaşıyordu. Filmin konusu şöyle :Alt orta sınıf bir aileden gelen Julio Zapata ve tam tersine ailesi bir milyoner olan Tenoch Iturbide, ergenliğin getirdiği naiflikle, ailelerinin ekonomik ve de politik farklılıklarına aldırmadan, günlerini adeta kardeşlermiş gibi geçirmektedirler. Tenoch’un güzel ve olgun kuzeni Luisa’yla flört etme niyetiyle ‘Cennetin Ağzı’ denen var olup var olmadığı tam olarak bilinmeyen destansı mekâna varmak için bir yolculuğa çıkarlar. Yolun sonu, onları hiç beklemedikleri kadar olgunlaştıracak olaylara gebedir. Filmde, Verdu'nun canlandırdığı orta yaşlı kadın iki genç adamın da kalbini çalmıştı. Hatta onun yüzünden iki eski dostun arası da açılıyordu. Kate Winslet'a en iyi kadın oyuncu Oscar'ı kazandıran The Reader (Okuyucu) bu tür filmlerin çarpıcı örneklerinden biri. Filmde Winslet'in yanı sıra Ralph Fiennes ile genç oyuncu David Kross da yer alıyor. Alman yazar Bernhard Schlink'in aynı adlı romanından uyarlanan filmin yönetmeni Stephen Daldry. Filmin konusu şöyle:II. Dünya Savaşı sonrası Almanya’sında geçen filmde, Michael kendinden yaşça büyük Hanna Schmitz’e aşık olur. Oldukça güzel giden birliktelikleri Hanna’nın bir gün beklenmedik bir şekilde ortadan kaybolmasıyla son bulur. Miguel Arteta'nın yönettiği Good Girl'ün (İyi Bir Kız) başrol oyuncuları Jennifer Aniston, Jake Gyllenhaal ve Mike White. Konusuna gelince: Justine (Jennifer Aniston), onu çok seven kocası Phil'le birlikte artık çocuk yapma zamanı geldiğini düşünen evli bir genç kadındır. Bütün denemelerine rağmen hamile kalamaması sonucunda Justine, bunu kocasının esrar kullanıyor olmasına bağlar. Bir gün işyerinden arkadaşı Holden ile arasında bir elektriklenme olur ve Justine, onunla tutkulu ve cinsel açıdan doyurucu bir ilişki yaşayabileceğine karar verir. Fakat ilişkileri Holden'ın saplantıları yüzünden kısa sürede tehlikeli bir hale gelir. Aşk, hırsızlık ve şantaj dolu aşk üçgeninde Justine'in güvenilir kocası ve rahatsız sevgilisi arasında doğru tercihi yapması gerekecektir... 1971 ABD yapımı Harold ve Moude adlı kara komedinin yönetmeni Hal Ashby. Ruth Gordon ve Bud Corth. Film, 20 yaşlarında, zengin ailesinin ilgisinden yoksun, yalnız, depresif ve ölüm takıntılı bir gençle 80'ine merdiven dayamış ama hayata sıkı sıkıya bağlı, neşeli, eksantrik bir kadının aşka kadar varan ilişkilerini anlatıyor. Kara komedinin müziklerinde ise sonradan Müslüman olarak adını Yusuf İslam olarak değiştiren Cat Stevens'ın imzası var. Maude rolündeki Ruth Gordon bu filmden üç yıl önce de ünlü Roman Polanski fimi Rosemary'nin Bebeği'nde Minnie Castevet rolündeki muhteşem performansı nedeni ile En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscarı'nı almıştı. Nobel ödüllü Elfriede Jelinek'in Piyano Öğretmeni adlı kitabından uyarlanan bu ödüllü filmde de orta yaşlı bir piyano öğretmeni ile genç öğrencisi arasında yaşananlar anlatılıyor. Annesiyle aralarında sevgi ve nefret karışımı bir ilişki bulunan Erika Kohut adlı öğretmen, bir yandan saygı duyulan ve otoriter bir öğretmen görüntüsü çizerken diğer yandan karanlık arzuları ve müzik arasında ikilem yaşamaktadır. Viyana'nın kenar mahallelerindeki erotik şovlara ve porno film gösteren sinemalara gidip gelen Erika, anlam katamadığı hayatında bir tür kendi kendini tüketme sürecine girmiştir. Kendisine karşı garip bir hayranlık ve tutku duyan erkek öğrencisiyle iletişim kurmasının ardından, görünüşteki hayatı ve bastırılmış arzuları arasındaki duvar yıkılmaya başlar... Film, Cannes başta olmak üzere birçok önemli festivalde ödüller kazandı. Bu tür filmlerin örneklerinden biri de Prime ya da ülkemizde gösterime girdiği adıyla Hastayım Sana. Ben Younger'ın yönettiği filmde Meryl Streep, Uma Thurman, Ben Stiller ve Bryan Greenberg rol aldı. Konu ise şöyle: Yeni boşanmış 37 yaşında ve kariyerinin doruğunda Manhattan’lı genç bir kadın olan Rafi’nin hayatı,Manhattan’ın batı yakasında yaşayan 23 yaşındaki genç ressam Dave ile tanışınca bambaşka bir şekle bürünür. İlk görüşte birbirlerine sırılsıklam aşık olan mutlu çiftin henüz bilmediği bir şey vardır.Genç adam Rafi’nin gitmekte olduğu terapisti Lisa’nın biricik oğludur ve doktor-hasta arasındaki profesyonel yardım ilişkisi çığırından çıkıp gelin-kaynana çekişmesine dönmek üzeredir. Adrien Lyne'in imzasını taşıyan Sadakatsiz (Unfaithful) hem genç erkek ile orta yaşlı kadın arasındaki aşkı hem de yasak aşkı anlatıyordu. Başrollerinde Richard Gere, Diane Lane ve Olivier Martinez'in oynadığı film gösterime girdiği dönemde çok konuşulmuştu. Konuya gelirsek: Sumner ailesi hayatta hiçbir sıkıntıları olmadan mutlu bir şekilde yaşamaktadırlar. Anne Connie Sumner, iş için New York'ta bulunduğu bir sırada ufak bir kaza atlatır. Yere düşen kadını kaldıran genç Paul, Connie'nin dizinde oluşan yarayı tedavi edebilmek için evine davet eder. Çaresiz kadın teklifi kabul etse de bu durumla ilgili bir ikileme kapılır. Kafasından bu fikirleri atmaya çalışan kadın kendini bir kez daha bu evde bulduğunda işler karışacaktır... Bu türe örnek gösterebileceğimiz filmlerden biri de bir klasik: Sunset Boulevard yani Sunset Bulvarı. Billy Wilder'ın yönettiği filmde William Holden, Gloria Swanson, Erich von Stroheim başrolleri üstleniyordu.Film iş bulmakta sorun yaşayan zor durumdaki yazar joe Gills (W. Holden) ile unutulmuş ve hınç dolu eski bir Hollywood yıldızı olan Norma Desmond'ın hayatlarının kesişmesini anlatıyor. Joe zor durumda olduğu için Norma ile birlikte olmaya başlar. Zaman içinde senaryosunu kendi yazdığı film ile Hollywood'a muhteşem bir dönüş planlayan Norma'yı daha iyi tanımaya başlar. Norma evdeki hizmetçisi dışında kimseyle görüşmeden yaşadığı ve yaşlandığı uzun yıllar içinde gerçeklik algısı zayıflamış biridir. Unutulmuş bir yıldız olduğunu kendine itiraf etmektense kendini yalanlarla avutmayı seçmiştir. Genç Joe ile yeniden hayat bulan Norma, onu kaybetmektense öldürmeyi tercih edecektir. Konu olgun kadın ve genç erkek olunca ilk akla gelen mike Nichols'ın 1967 tarihli bu filmi. Nichols'a Oscar kazandırdığı gibi Dustin Hoffman ve Anne Bancroft'u da sinemanın unutulmaz yıldızları arasında yer almasını sağlayan filmin konusuna gelince: 1960'ların ortasında, üniversiteden yeni mezun olmuş Benjamin Braddock'un kendisini, cinselliği ve aşkı keşfetmesinin oldukça satirik öyküsü. Okuldan yaşamını artık ardında bırakmış olan Benjamin'in kafası epeyce karışıktır. Ailesinin ve aile dostlarının tavsiyelerinden bunalmış, hayata karşı tedirgin bir şekilde, banliyödeki evlerinin havuzunda günlerini geçirmektedir. Bir gün babasının patronunun karısı Bayan Robinson tarafından baştan çıkarıldığında hayatı değişir. Dallas dizisindeki Sue Ellen karakteriyle ün kazanan Linda Blair, filmin afişindeki o meşhur bacakların kendisine ait olduğunu açıklamıştı. Yönetmenliğini Mike Nichols'ın yaptığı filmde Dustin Hoffman ile Anne Bancroft başrolleri paylaşıyor.