Mustafa Sandal’ı kim gaza getirdi? Emina kimi kastetti?
Güncelleme Tarihi:
Emina Jahovic, eski eşi Mustafa Sandal’ın kitabında Defne Samyeli’den bahsetmesiyle ilgili olarak, “Onu biri gaza getirdi” dedi. İyi de Emina kimi kastetti?
Onur Baştürk:
Müthiş gizemli bir açıklama! Demek ki Emina kitapta Defne’nin adının geçmesinden rahatsız olmuş. Bu cümleden onu anlıyorum ben.
Cengiz Semercioğlu:
Bir arkadaş ya da başka bir kadından değil, daha çok editoryal bir durumdan bahsediyor gibi geldi bana. Konuşmasının devamında “Mustafa bu işlerden anlamaz” da diyor çünkü. Muhtemelen yayınevi ya da kitabın editörlerinin gazına geldiğini söylüyor. Açıkçası ben de öyle olduğunu düşünüyorum. Satış için güzel bir PR unsuru olarak kullanıldı Defne Samyeli.
Ömür Gedik:
Sansasyon olsun diye yayınevleri kitaplarda medyatik isim ve olayların kullanılmasını isterler genelde. Emina ya yayınevini ya da pek sevmediğini anladığımız Mustafa’nın bir arkadaşını kastetmiştir herhalde.
BAKMADAN GEÇME!
Ömür Gedik: Tabii ki telefonu suyun altında yıkamadım
Konsey üyesi Ömür Gedik, koronavirüsten korunmak için telefonunu yıkadı, sosyal medya karıştı. Konsey Ömür’ü diline doladı...
Cengiz Semercioğlu:
Hepimizi güldürdün Allah da seni güldürsün Ömür... Ben Ömür’den virüse karşı üretilen özel koruma kıyafetlerinden giyerek sahneye çıkmasını da bekliyorum. Bilgisayarını falan da yıka. Bu arada karantina süresi doldu ama Onur’un da Venedik’e gittiğini unutma Ömür...
Onur Baştürk:
Ah Ömürcüm ya, cidden ömürsün! Telefonunu yıkadıysan bile bozulmaması gerekiyordu aslında. Eski bir tip telefon mu kullanıyorsun yoksa? Bu arada Cengizcim amma takip ettin yahu benim İtalya’dan dönüş sürecimi, tebrik ediyorum bu ultra titizliğini. Hepimiz toplanıp bir kelle paça partisi yapalım diyorum. Ömür’ün telefonu olmadığı için ben Ferhat Göçer’e WhatsApp’tan konumu atarım. Hepinizi öpüyorum; pardon öpmüyorum, sadece sosyete öpücüğü yolluyorum. Havaya bırakılan “muah muah”lar yani.
Ömür Gedik:
Koronaya, telefonların pisliğine ve hijyenin önemine dikkat çektim mi, çektim. Bütün mesele buydu. Her salgında önce inanmama, dalga geçme ve reddetme olur, sonrasında ise acı gerçeği kabullenme ve harekete geçme. Koronavirüsün sanılandan çok daha ciddi olduğunu öngören biri olarak biraz abartılı açıklamayla konuyu ve hijyen vurgusunu pek çoklarının gündemine getirdim. Gerçek şu, tabii ki çamaşır makinesinde ya da akan suyun altında yıkamadım telefonumu ama sabunlu suyla temizlerken su kaçtı ve bozuldu. Bu vesileyle yine tekrarlayalım, koronadan korunmada temizlik çok önemli ve telefonlarımız paradan daha fazla mikrop taşıyor. Yıkamayın tabii ama sık sık dezenfekte edin.
BAKMADAN GEÇME!
Dilinin faturasını müziği ödüyor
Aleyna Tilki son şarkısının aldığı olumsuz yorumlar üzerine şöyle konuştu: “Evet, çok dinlenmediğini kabul ediyorum. Zaten her kesime, genele uyacak bir şarkı yapmadım. ‘Yalan’ çok kaliteli bir tabaka için. Onlar beni anladı. Zevklerini beğendiğim insanların şarkıya onay vermesi benim için yeterli.” Aleyna ‘kaliteli tabaka’ derken neyi kastediyor?
Ömür Gedik:
Şarkıyı sevmeyenlere hakaret gibi oldu. Kaliteli tabaka kriteri, şarkısını sevenlerle sınırlı demek.
Onur Baştürk: Bence şarkı önceki hitleri gibi inanılmaz ilgi görmediği için beyaz yalanlar uyduruyor! Kaliteli tabakadan anladığı nedir, onu da merak ettim. Müzisyenler arasındaki kaliteli tabaka bu şarkıya dönüp bakmaz bile.
Cengiz Semercioğlu: Bizim gibi müzikten anlamayan fanileri kast etmediği kesin. Çünkü biz ona göre kaliteli bir tabaka değiliz. Şarkısını beğendiğimiz zaman ne âlâ, beğenmediğimiz zaman kalitesiz tabaka! Aleyna bu kadar yüksek yüksek konuştuğu için bu kadar sert eleştiri alıyor zaten. Aleyna’nın dilinin faturasını zaman zaman müziği ödüyor.
BAKMADAN GEÇME!
Hazar ne demek istedi?
Hazar Ergüçlü, ELLE dergisine verdiği röportajda “Herkesin bana yakıştırdığı persona dahilinde, persona’ma uygun bulduğu bir prototipe boyun eğseydim çok mutsuz olurdum” demiş. Sizce ne demek istemiş?
Onur Baştürk:
Bu kadar afili kelime kalabalığına gerek yoktu. Kısaca, “Herkesin bana yakıştırdığı bir model var. Ona boyun eğseydim mutsuz olurdum” deseydi iş biterdi, mutlu mesut dağılırdık. Lafı uzatmış Hazal ve anlaşılmamak üzere yola çıkmış adeta.
Ömür Gedik:
Bu cümleyi tercüme etmekte zorlanıyor insan gerçekten de ama Hazar galiba şunu demek istemiş: “Mahalle baskısına, eleştirilere boyun eğip ona göre sevgili seçseydim mutlu olamazdım.”
Cengiz Semercioğlu:
Bakın ben ne kadar entelektüelim demek istemiş. Persona maske anlamında kullanılan bir kelime ama Hazar cümle içinde kullanırken bayağı zorlanmış. “Herkesin bana yakıştırdığı kimliğe bürünseydim mutsuz olurdum” dese incileri mi dökülürdü? Neyse kendi istediği persona olduğu için persona’sı dahilinde iyi bir persona’yla mutlu olsun!
Bu kavga mezara kadar gider
Cengiz Semercioğlu:
Bu kavganın, bu tartışmanın mührü zamanı yok. Bitmedi, bitmiyor, bitmeyecek. Biz dinlemekten yorulduk bu hikayeyi ama Yeşim Salkım anlatmaktan yorulmadı. Allah uzun ömürler versin, taraflar öbür dünyaya göç edene kadar bu tartışma bitmeyecek. Ama bu haliyle seyirciyi heyecanlandırmıyor artık. Gülben çıkıp “Evet kardeşim, senin eski kocanla beraber oldum” diyerek yeni bir fasıl açmazsa bu tartışma bayıcı olmaya devam eder.
Onur Baştürk:
Valla yıllarca tenis maçı gibi izledik durduk bu polemik maçını. Hâlâ da zevkle izliyoruz. Ama artık hafiften kabak tadı vermeye başladı tabii. Yeşim Salkım özür noktasına geldiyse yakında sular durulabilir gibi geldi. Lakin Gülben Ergen’in de çıkıp özür dileyeceğini sanmam. Yani bu maçın daha çok uzatması olur.
Ömür Gedik:
Bu polemik bitmez. Ünlüler dünyası gelgitlidir, bu dünyada küslükler, kavgalar geçicidir. Bir bakmışsınız ki dünkü küsler bugün el ele kol kola geziyor. Ama Yeşim Salkım ve Gülben Ergen’inki istisna bir durum. Bitmez, mezara kadar gider bu kavga.
BAKMADAN GEÇME!
İşte son 24 saatte yaşanan magazin olayları...