Ragıp Canan’ın 5 kurşunuyla yere yığılan Nurtaç Canan, ölümü beklerken, zemine kendi kanıyla, “Annem babam hakkınızı helal edin. Üzülmeyin. Beni Ragıp vurdu. Kurtuldum” yazmıştı.
“Gözümün nuru, Nurtaç’ım. Aklımdan bir saniye çıkmıyorsun. Fıstıklı çikolata var kantinde arkadaşlar alıyor, ben almıyorum. İkram ediyorlar yemiyorum. Sen seviyordun diye. Elma hiç yemiyorum. Görünce gözlerim doluyor. İstesen beni ilk mahkemede alırsın Nurtom. Geçmişe bir sünger çekelim. Unutalım. Kıymetini bil nasıl bir sevdayla bağlıyım sana. Senin için hapis yatıyorum. Canımı feda ettim sana. Eğer bir dilekçe verip şikâyetten vazgeçersen, mahkemede güzel bir ifade verirsen, büyük ihtimalle bırakırlar. Çünkü ceza düşecek ve basit yaralamaya girecek. Şikâyetten vazgeçmezsen ceza farklı olacak ve epey sürecek mahkeme. İleride vicdanın seni yiyecek Nurtom.”
“İçim sıkıldıkça koşup sana yazıyorum. Beni harcatma. Şikayetini çekmezsen gerçekten çok ceza alırım. Bu da sonum olur. İnadı bırak affet. Eşinim, ahiretliğinim. Büyüklüğünü sadakatini göster. ‘Eşimdir, ağır laflar konuştum bir anlık öfkeydi’ dersen basit yaralamaya girer. Yine de ceza verirler ama azını verirler. İşte o zaman kölen olurum var ya. Başımda taşırım seni.”
“Sana Silivri’nin soğuk ve uzak olan, hasret olan bu yüreğimden sana kucak dolu selamlar, sevgiler. Aslında bu mahkemede çok umutlanmıştım çıkarım diye ama olmadı Nurtom. Savcının ceza istemesi de psikolojimi altüst etti. Gerçi önemli olan Başkan. Ama gene de korkuyorum, inan aslında belden aşağısı yaralamadır. Ama teşebbüsten verse çok hukuksuz olur. Ama verir mi verir, belli olmaz. Eğer şikayetten vazgeçersen hemen çıkarım. Bir gün herkes diyecek, seveceksen Ragıp’ın Nurtaç’ı sevdiği gibi seveceksin. Yazıyorum şuraya.”
“Merhaba pınar gözlüm, sevdam, ömrümün katili, kalbimin tek sahibi Nurtom. Ne ismin ne de hayalin hiç gitmez gözümden. Burada saatler hiç geçmiyor. Bir de sevdiğin uzaktaysa işte en büyük ceza bu. Bilmem için acıyor mu hiç? Beni hiç özlemedin mi? Tamam haklısın ben suçluyum. Ama vefa, fedakarlık, sevgi dar gün için lazım. İyi günde kötü günde diye yemin etmişiz. Seni ve oğlumuzu çok sevdiğimi, bu talihsiz olayın bedelini ödedikten sonra seni başımızda taç yapacağımızı bilmeni isterim. Oğlanı evlendiririz, torun torbaya karışırız. Kendimizi buluruz, birbirimizle uğraşmayız. Onlara adarız kendimizi. Gözünde göz izi olmasın Nurtom.”