KARA DELİK NASIL OLUŞUR?
Kara delikler, daha önce de belirtildiği gibi aslında bir yıldızın ölümü yani yıldız patlaması ile birlikte başlamaktadır.
Öncelikle bir yıldız patlaması meydana gelir. Bu süreçte yıldızın kendi çekirdeği de içine çökmüş olur. Bu çekirdeğin çöküşünün ardından herhangi bir bağ kurulabilecek madde kalmaz. Patlama ile birlikte gazlar ve tozlar da ciddi anlamda sıkışmış olur. Patlama ile birlikte oluşan şok dalgaları da kara delik oluşumuna ek olarak yeni yıldızların oluşumu için evrende yayılmaya başlar.
Kara delik kavramı ilk olarak 18. yüzyıl sonunda, Newton'un evrensel çekim kanunu kapsamında doğmuştur denebilir. Fakat o dönemde mesele yalnızca “kaçış hızı” ışık hızından daha büyük olmasını sağlayacak derecede kütleli cisimlerin var olup olmadığını bilmekti. Dolayısıyla kara delik kavramı ancak 20. yüzyılın başlarında ve özellikle Albert Einstein'ın genel görelilik kuramının ortaya atılmasıyla fantastik bir kavram olmaktan çıkmıştır. Einstein'ın çalışmalarının yayımlanmasından kısa süre sonra, Karl Schwarzschild tarafından, “Einstein alan denklemleri”nin merkezî bir kara deliğin varlığını içeren bir çözümü yayımlanmıştı. Bununla birlikte kara delikler üzerine ilk temel çalışmalar, varlıkları hakkındaki ilk sağlam belirtilerin gözlemlerini izleyen 1960'lı yıllara dayanır. Kara delik içeren bir cismin ilk gözlemi, 1971'de Uhuru uydusu tarafından yapıldı. Uydu Kuğu takımyıldızının en parlak yıldızı olan Cygnus X-1 çift yıldızında bir X ışınları kaynağı olduğunu saptamıştı. Fakat "kara delik" terimi daha önceden, 1960'lı yıllarda Amerikalı fizikçi Kip Thorne vasıtasıyla ortaya atılmıştı. Bu terimin terminolojiye yerleşmesinden önce ise kara delikler için “Schwarzschild cismi” ve “kapalı yıldız” terimleri kullanıldı.