Güncelleme Tarihi:
Öncelikle Tat ve koku kaybı yanında ateş, öksürük, nefes darlığı belirtilerine sahipseniz mutlaka bir kovid-19 testi olmalı ve hekiminize danışmalısınız. Metinde yazan bilgilerin haricinde koronavirüs belirtileri kişiden kişiye değişmekte olup, herkeste aynı sonuçlar meydana gelmemektedir. Şüphelendiğiniz durumda mutlaka test olmalı ve hekiminizden bilgi almanızı tavsiye ederiz.
COVID-19 salgınının başlamasından bu yana birçok farklı belirtileri tespit edildi. Yapılan araştırmalar esnasında koronavirüs enfeksiyonu olan birçok kişinin koku ve tat alma duyusunu kaybettiği ortaya çıktı. Covid-19, semptomlar ortaya çıkmadan 48 saat önce bulaşmaya başlıyor, grip semptomlar çıktıktan sonra daha bulaşıcı hale geliyor
- Koronavirüs aşısından sonra duş / banyo alınıyor mu, zararı var mı? İşte uzman görüşü- Koronavirüs temaslı takibinde karantina kuralı değişti: Aşılılar karantinaya giriyor mu?
-Dünyanın umutla beklediği haber geldi... Koronavirüsü hayatımızdan silecek keşif!
Koronavirüsün belirtileri arasında şiddetli koku kaybı veya hiç koku alamama bozukluğu gözlemlenmektedir. Vakaların büyük çoğunluğunda şiddetli koku ve tat alma kaybı da belirtiler arasında eklendi. Gribe sebep olan influenza virüsü ve covid-19 hastalığına neden olan Sars-Cov 2 virüsü, solunum yoluyla bulaşmasıyla dikkat çekiyor. Belirtileri çok büyük benzerlik gösteren bu iki hastalığın semptomlarını doğru okuyabilmek ise hayati önem taşıyor. Burun akıntısı ve boğaz ağrısı gripte ön plana çıkarken, koku ve tat alma problemleri genellikle Covid-19 varlığında tabloya ekleniyor. Her iki hastalığın birlikte görülmesi, Covid-19’un daha ağır seyretmesine neden olacağından, mutlaka herkesin grip aşısı yaptırması ise şart.
Yapılan araştırmalar sonucunda aniden gelişen koku kaybı (anosmia) ve tat kaybı (agesuia) gibi durumlarda vakit kaybetmeden bir doktora başvurulması gerekiyor. Bu belirtiler koronavirüsün diğer belirtilerine eşlik edebileceği gibi tek başına da gözlemlenebiliyor.Koku duyusu, burunda bulunan koku alma hücrelerine dayanırken; tat alma duyusu, ağız ve boğazın tat alma tomurcuklarındaki hücrelerde bulunur. Her iki hücre tipi de 60 yaşından sonra doğal olarak azalmaya başlar, bazen istenmeyen kilo kaybı, yetersiz beslenme ve depresyon gibi nedenlere bağlı olarak da koku ve tat alma kaybı yaşanabilir.
Koku ve tat alma, dokunmadan sonra gelişen ilk duyudur ve yaşamsal olarak son derece önemlidir. Tat alma, acı tadı olan gıdaları belirli ölçülerde tüketmemize yardımcı oluyor ya da tatlı gıdalarda şeker alımını kontrol altında tutarak karbonhidrat tüketimini dengede tutmamızı sağlıyor.
Doğuştan meydana gelen koku ve tat alma bozukluklarına spesifik anozmi deniliyor. Sonradan kazanılan koku ve tat alma bozuklukları ise bazı nedenlere bağlı olarak gelişebiliyor, bunlar;
Gripte, sıklıkla yüksek ateş, terleme, baş, kas ve boğaz ağrısı, öksürük, burun akıntısı, halsizlik şikayetleri görülürken, Covid-19’da benzer şekilde ateş yüksekliği, terleme, baş ve kas ağrısı, öksürük, nefes darlığı, halsizlik gibi benzer semptomların görüldüğünü belirten Uzm. Dr. Işık, “Burun akıntısı ve boğaz ağrısını Covid 19’da çok sık görmüyoruz. Koku ve tat alma problemleri de genellikle Covid-19 varlığında tabloya eklenmektedir.
Gripte kuluçka süresi 1-4 gün (ortalama 2 gün) iken Covid-19’da kuluçka süresi 2-14 gün (ortalama 5 gün) olarak kabul ediliyor. Gripte şikayetler hastalığın ilk 3-7. günlerinde en fazla iken, Covid 19’da şikayetler hastalığın 2-3. haftasında en fazla görülmektedir. Gripte ölüm oranı % 0,1 iken covid 19’da ölüm oranının %0,25-%3 arasında olduğu bilinmektedir” dedi.
Omikron varyantı, görüldüğü ülkelerde genellikle bir ay içinde baskın virüs haline geliyor. Türkiye’de de ocak ayında baskın virüs olması bekleniyor.
Bu artışın iyi yönetilmesi için çalışma yapılıyor. Ocak ayında yeni koronavirüs tedbirlerinin devreye girmesi bekleniyor.
Uzmanların değerlendirmelerine göre, ocak ayının sonunda vaka sayısındaki artışı önlemek için eksik aşıların tamamlanması, 3. doz aşıların yapılması büyük önem taşıyor.
3. doz aşının yüzde 80 koruyuculuğu anımsatılıyor. Önlem adına yapılacak en değerli adımın herkesin aşıyla bağışıklığını oluşturmak olduğu belirtiliyor.
Verilere göre yaklaşık 25 milyon kişi eksik aşılı. 18 yaş üstünde 7 milyon kişi hiç aşı yaptırmadı.
Alınacak önlemlerin sınırlı olacağı, PCR zorunluluğu, kapalı mekanlarda sıkı pandemi kurallarına yeniden dönüş gibi planlar yapıldığı belirtiliyor.
Türkiye’de 5 ay sonra aktif vaka sayısının 300 binin altına indiği duyuruldu. Vakaların pozitif çıkma oranı da son bir haftadır yüzde 5 civarında seyretti. 19 Aralık’ta ise pozitiflik oranı yüzde 4.8 çıktı.
Üçüncü doz aşılar konusunda sürenin 3 aya indirilmesinden sonra günlük aşılama yeniden bir milyon sınırına yaklaştı. Geçen haftadan itibaren her gün ortalama 850 bin civarında aşı yapıldığı belirtildi.
Uzmanlar, hastalığın hafif seyretmesinin kazanılmış bağışıklıktan kaynaklandığını, vakalarda belirtilerin hafif olmasının virüsün kendisinden çok, şu ana kadar doğal enfeksiyon veya aşıyla belirli bir bağışıklık seviyesine ulaşmanın etkisi olduğunu dile getirdiler.
Omikron’un seyri de yakından takip ediliyor. ABD’de geçen hafta yeni vakaların yüzde 3’ünü oluşturan Omikron varyantı, bu hafta yeni vakaların yüzde 73’ü oldu.
İngiltere’de ise Güney Afrika’da olduğu gibi, Omikron varyantına bağlı vaka sayıları hızla artarken, hastaneye yatış ve ölümler aynı oranda yükselmedi. Omikron dalgasının daha hafif olacağına ilişkin yorumlar yapılıyor.