Güncelleme Tarihi:
Grip aşısı her yıl Dünya Sağlık Örgütü’nün tavsiyeleri dikkate alınarak hazırlanıyor. Yapıldıktan iki hafta sonra koruyucu etkisi başlayan grip aşısı 6-8 ay süreyle aşı yaptıran kişide etki sağlıyor. Ekim ve Kasım ayları grip aşısının yapılma zamanı olarak tercih edilirken, aşılanmayanlar kişiler ise mart ayının sonuna kadar aşılanabilir. İşte, grip aşısıyla ilgili bilgiler.
Her yıl mevsimsel gribe neden olan grip virüsü değişebilmektedir ve grip aşısının içeriği Dünya Sağlık Örgütü tarafından bir yıl önce salgın yapan virüs tiplerinin belirlenmesi ile geliştirilmekte ve aşının içeriği de bu uygulamaya bağlı olarak her yıl değişmektedir.
Aşı, yapıldığı grip sezonu için etkili olmaktadır. Bu nedenle; eskiden geçirilmiş grip hastalığı ya da uygulanmış grip aşısına bakılmaksızın mevsimsel gribe karşı etkin bir korunma sağlanması için her yıl grip aşısı yaptırılmalıdır. Aşının koruyucu etkisi, aşı yapıldıktan iki hafta sonra başlayacağı için aşının en uygun zamanı, gribin sık görülmeye başladığı dönemden hemen öncesidir. Ekim ve Kasım ayları grip aşısının yapılma zamanı olarak tercih edilmelidir. Aşılanmayanlar kişiler ise mart ayının sonuna kadar aşılanabilir. Aşının koruyuculuğu yaklaşık 6-8 ay sürer.
Grip aşısı sonrası %15-20 oranında aşı yerinde ağrı, kızarıklık, şişlik oluşabilir.
Tüm vücudu etkileyen yan etkiler ise son derece nadirdir (%1’in altında) ve ateş, halsizlik, kas ağrısı gibi yan etkiler (eğer görülürse) aşıdan 6-12 saat sonra başlamakta ve 1-2 gün içinde kendiliğinden geçmektedir.
Her biyolojik üründe olduğu gibi grip aşısı uygulanmasından sonra da alerjik reaksiyon görülebilir.
Grip aşısı sonrası grip hastalığının görülmesi genellikle tesadüfen olabilir. Grip aşısı teknik olarak inaktive yani ölü bir virüs aşısı olduğundan vücuda canlı virüs verilmediğinden aşıya bağlı grip hastalığı oluşamaz.
Aşıların her zaman tam teşekküllü sağlık merkezlerinde veya hekim kontrolünde uygulanması önerilir.
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlker İnanç Balkan, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, influenza (grip) virüsünün çok hızlı mutasyon geçiren bir virüs olduğu için her yıl yenilendiğini anlatarak, geçen yıl grip aşısı yaptıranların da bu yıl aşı olmasının önerildiğini söyledi.
Aşı ile oluşan antikorların koruyucu etkisi zamanla azaldığı için grip aşısının, mevsimsel grip salgınından hemen önce, Türkiye için kasım ayı içinde yapılmasının en uygun zamanlama olacağına işaret eden Balkan, şu bilgileri verdi:
"Grip aşısı, 6 ayını doldurmuş çocuklar dahil, salgın zamanlarında herkese ve risk grubunda olan kişilere yıllık olarak önerilmektedir. Kronik hastalıkları bulunanlar, kronik hasta ve yaşlılara bakım verenler, sağlık çalışanları, salgın açısından riskli kapalı ve kalabalık alanlarda çalışanlar için grip aşısı özellikle önerilmektedir. Grip aşısı inaktif (ölü) aşı olduğu için bağışıklığı baskılanmış kişilere, hatta (ilk 3 ayını geçmiş olan) gebelere de uygulanabilmekte, uygulanması önerilmektedir. Grip aşısının koruyuculuğu sadece gribe karşıdır ve yüzde 100 koruyucu değildir. Bazı yıllarda koruyuculuk yüzde 50'nin altında kalabilmektedir. Bununla birlikte Kovid-19 pandemisi sürecinde, birbirine klinik olarak benzeyen iki virüsten hiç olmazsa birine karşı, hiç olmazsa belli düzeyde korunma sağlamak amacıyla bu yıl grip aşısının daha fazla rağbet görmesi beklenmektedir ki bu doğru bir yaklaşımdır."
Balkan, zatürre aşısının (konjuge pnomokok aşısı) ise belirli risk grubunda bulunan kişilere ömür boyunca bir kez veya polisakkarit zatürre aşısının da ek olarak 5 yıl arayla iki kez uygulanmasıyla toplam üç kez uygulandığını belirtti.
Zatürre aşısının, 65 yaş ve üstü kişilere, KOAH, astım, diyabet, böbrek yetmezliği, kanser, organ nakli alıcısı, bağışıklık baskılayıcı tedavi gören, kronik HIV enfeksiyonu gibi kronik hastalıkları olan kişilere ve dalağı alınmış kişilere önerildiğini anlatan Balkan, "Bu gruplarda yer almayan kişilerin -sağlık çalışanları ve toplu bulunulan kapalı alanlarda çalışan kişiler dahil- zatürre aşısı yaptırmasına gerek yoktur. Mevcut aşı önerileri bilimsel rehberlerde bu şekilde yer almaktadır." diye konuştu.
Balkan, aşı ile önlenen zatürrenin etkeni olan pnömokok bakterisinin, hastalardan yayılarak salgın yapan grip ve Kovid-19 etkeni virüslerden farklı olarak üst solunum yolunda zaten bulunduğunu, kişinin yaş ve kronik hastalıklara bağlı olarak bağışıklık yanıtının bozulması sonucunda alt solunum yoluna inerek zatürreye yol açtığını belirterek, şunları söyledi:
"Gerek grip gerekse Kovid-19 hastalığı seyrinde görülen ölümlerin bir kısmı, viral enfeksiyona ikincil olarak gelişen bakteriyel enfeksiyon (zatürre) nedeniyle ortaya çıktığı için zatürre aşısı yaptırmış olmak, risk grubundaki kişilerin grip ve Kovid-19 enfeksiyonunu daha sorunsuz atlatmasına katkıda bulunmaktadır. Bununla birlikte bağışıklık sorununa yol açan bir kronik hastalığı veya altta yatan bir kronik akciğer hastalığı bulunmayan kişilerin pandemi sürecinde zatürre aşısı yaptırması yönünde bir öneri bulunmamaktadır."
Grip veya zatürre geçirenlerde akciğer grafisi bulguları ve klinik bulgular Kovid-19'a benzediği için bu hastaların bazen yanlışlıkla Kovid-19 tanısı ve tedavisi aldığını ve yanlışlıkla Kovid-19 pandemi servislerine yatırıldığını dile getiren Balkan, "Bu da hastaların doğru tedavilerinin gecikmesine, tanılarının gecikmesine, tanı karışıklığına yol açmakta. Bu nedenle Kovid-19 pandemisi sürecinde risk grubundakilerin mutlaka grip ve zatürre aşılarını tamamlamaları, tanının gecikmesini, tanı karışıklığını ve pandemi servislerine yanlışlıkla yatırılmayı önlemek için de öneriliyor." diye konuştu.