Göz altı morluğunun 7 suçlusu
Güncelleme Tarihi:
Dış görünüşü olumsuz etkileyen göz altı morluklarının başta kadınlar olmak üzere birçok kişinin ortak şikayetleri arasında ilk sıralarda yer aldığını belirten uzmanlar, bu şikayetten kolay ve ağrısız tedavi yöntemleriyle kısa sürede kurtulmanın mümkün olduğuna dikkat çekiyor.Adana Estelite Güzellik Merkezi’nin kurucularından Dr. Gizem Toktaş Geylani, birçok kişinin şikayet ettiği göz altı morluklarının çoklu faktörlerle oluşan bir süreç olduğunu belirtti. Geylani, yapılan araştırmaların her iki kişiden birinin göz altı morluklarından muzdarip olduğunu ortaya koyduğunu ifade etti. Morlukların 7 sebebi bulunduğunun altını çizen Geylani, bunları şöyle sıraladı:
Genetik: Genetik morluğu olan bireylerdeki problem, kılcal damarların daha yüzeyde olması. Tabi ki genetik morluk tek başına suçlu değil.
Alerji: Gözlerin kaşınmasına ve sulanmasına neden olan tüm durumlar morluğu artırıyor.
BAKMADAN GEÇME!
Güneş: Güneş koruyucu kullanmamak, hiperpigmentasyon dediğimiz morluğun dışında ayrıca lekelenmeye neden olup, görüntüyü daha belirgin hale getirebiliyor.
İlaç kullanımı: Bazı insanların şeker ilacı gibi uzun süre ilaç kullanımı, göz altındaki damarların genişlemesine ve bu bölgenin çok daha koyu renkli görünmesine neden olabiliyor.
BAKMADAN GEÇME!
Dış Faktörler: Uykusuzluk, yorgunluk, alkol tüketimi, stres gibi faktörler göz altı morluklarını arttırıcı etkiye sahip.
K Vitamini: Doğru beslenme, vücudun her yerini etkilediği gibi etkisini göz altlarında da ciddi şekilde gösteriyor. Yeterli mineral ve vitamin alınmaması nedeniyle morluklarda artış olabiliyor.
BAKMADAN GEÇME!
Altta Yatan Hastalıklar: Kansızlık, troid problemleri, ileri seviyedeki kalp ve böbrek hastalıkları vb. rahatsızlıklar göz altı morluğunu derinleştiriyor.
Göz altı morluklarından kurtulmanın mümkün olduğunu ifade eden Dr. Geylani, tedaviye başlamadan önce ilk olarak risk faktörlerinin belirlenmesi gerektiğini kaydetti. Geylani, “Altta yatan bir hastalık varsa tedavi edilmeli, K vitaminli ürünler kullanılmalı, dış faktörler ortadan kaldırılmalı, alerji ve ilaç kullanımı sorgulanmalı ve göz altı mor değil, kahverengi ise hiperpigmentasyondan şüphelenip leke tedavisi başlanmalı. O yüzden tedavi şekli ve sonucu hastadan hastaya çok değişkendir” diye konuştu.
BAKMADAN GEÇME!
En kolay tedavi yöntemlerini “K vitaminli nemlendirici ve kapatıcılar, soğuk uygulamaları, mezoterapi ve roller uygulamaları ile dolgu” olarak sıralayan Dr. Gizem Toktaş Geylani, şöyle devam etti:“Son yıllarda özellikle ışık dolgusu olarak isimlendirdiğimiz yeni nesil hyalüronik asit dolgular, özellikle gözaltındaki çözünmeyi ortadan kaldırarak mor görüntüyü çok ciddi hafifletir. Kişinin sosyal yaşamından hiç ödün vermeden öğle arasında bile uygulatabileceği ağrısız bir yöntemdir.”
"Genetik: Genetik morluğu olan bireylerdeki problem, kılcal damarların daha yüzeyde olması. Tabi ki genetik morluk tek başına suçlu değil.
İlaç kullanımı: Bazı insanların şeker ilacı gibi uzun süre ilaç kullanımı, göz altındaki damarların genişlemesine ve bu bölgenin çok daha koyu renkli görünmesine neden olabiliyor.
Alerji: Gözlerin kaşınmasına ve sulanmasına neden olan tüm durumlar morluğu artırıyor.
Güneş: Güneş koruyucu kullanmamak, hiperpigmentasyon dediğimiz morluğun dışında ayrıca lekelenmeye neden olup, görüntüyü daha belirgin hale getirebiliyor.
Dış Faktörler: Uykusuzluk, yorgunluk, alkol tüketimi, stres gibi faktörler göz altı morluklarını arttırıcı etkiye sahip.
K Vitamini: Doğru beslenme, vücudun her yerini etkilediği gibi etkisini göz altlarında da ciddi şekilde gösteriyor. Yeterli mineral ve vitamin alınmaması nedeniyle morluklarda artış olabiliyor.
Altta Yatan Hastalıklar: Kansızlık, troid problemleri, ileri seviyedeki kalp ve böbrek hastalıkları vb. rahatsızlıklar göz altı morluğunu derinleştiriyor."
TEDAVİ ŞEKLİ HASTADAN HASTAYA DEĞİŞİYOR
Göz altı morluklarından kurtulmanın mümkün olduğunu ifade eden Dr. Geylani, tedaviye başlamadan önce ilk olarak risk faktörlerinin belirlenmesi gerektiğini kaydetti. Geylani, “Altta yatan bir hastalık varsa tedavi edilmeli, K vitaminli ürünler kullanılmalı, dış faktörler ortadan kaldırılmalı, alerji ve ilaç kullanımı sorgulanmalı ve göz altı mor değil, kahverengi ise hiperpigmentasyondan şüphelenip leke tedavisi başlanmalı. O yüzden tedavi şekli ve sonucu hastadan hastaya çok değişkendir” diye konuştu.
En kolay tedavi yöntemlerini “K vitaminli nemlendirici ve kapatıcılar, soğuk uygulamaları, mezoterapi ve roller uygulamaları ile dolgu” olarak sıralayan Dr. Gizem Toktaş Geylani, şöyle devam etti:
“Son yıllarda özellikle ışık dolgusu olarak isimlendirdiğimiz yeni nesil hyalüronik asit dolgular, özellikle gözaltındaki çözünmeyi ortadan kaldırarak mor görüntüyü çok ciddi hafifletir. Kişinin sosyal yaşamından hiç ödün vermeden öğle arasında bile uygulatabileceği ağrısız bir yöntemdir.”