Güncelleme Tarihi:
Dev buzdağı hızla yaklaşıyor. Ekolojik sistemi bir felakete sürüklemesi beklenen çarpışma gerçekleşirse bakın Dünya'yı neler bekliyor?
İngiltere Hükümeti, Güney Atlantik'te üç yıldır sürüklenen ve İngiltere'ye ait Güney Georgia adasına çarpmak üzere olan dev buzdağına keşif ekibi gönderiyor.
3.900 kilometrekare büyüklüğündeki A68a adlı buzdağının, 3.528 kilometre yüzölçümü olan adaya 90 kilometre kadar yaklaştığı belirtiliyor. İngiliz Kraliyet Donanması, buzdağının bu ay içinde adaya çarpabileceğini söylüyor.
İngiliz Antarktik Araştırma Kurumu'nda görevli inceleme ekibinin Ocak sonunda bölgede olması bekleniyor.
Ekibin uzaktan kumanda edilen iki sualtı planörü ve diğer cihazlarla örnek toplayarak buzdağının çevresine etkilerini inceleyeceği belirtiliyor.
Güney Georgia'da kışın daimi yerleşim yok. Yaz aylarında adada 30 kadar kişi ikamet ediyor. Ancak Güney Georgia, penguenler ve balıkçıllar için dünyanın en önemli üreme alanı.
Adada yedi milyon penguen dahil 30 milyon kadar kuş ve iki milyon fokun yaşadığı tahmin ediliyor.
200 metre derinliğe sahip olan buzdağının erimesiyle deniz suyu sıcaklığının değişeceği, çok büyük miktarlarda tatlı su açığa çıkacağı için planktonik organizmalardan balinaya bölgedeki tüm deniz canlılarının yaşamının olumsuz etkileneceği belirtiliyor.
Uzmanlar, buzdağının adaya çarptıktan sonra kara oturmasıyla bölgedeki besin zincirinin bozulacağını, bunun sonucu olarak penguen ve fokların ana besin kaynağı olan balık ve kril bulmasının güçleşeceğini söylüyor.
Temmuz 2017'de Larsen C Kıta Sahanlığı'ndan kopan A68a, yakın bir zamana kadar dünyanın en büyük buzdağıydı.
Zaman içinde kütlesinin önemli bir bölümünü kaybeden buzdağı, kıta sahanlığından koptuğunda Lüksemburg'un iki katı kadar bir yüzölçümüne (5.800 kilometre kare) sahipti.
Diğer yandan yüzeyinin yüzde 81'inin buzullarla kaplı olan Grönland, hiç şüphesiz küresel ısınmadan en çok etkilenen bölgelerin başında yer alıyor.
Özellikle de küresel ısınmanının çok daha agresif bir şekilde etkisini göstermeye başlamasıyla birlikte buzulların iyice inceldiği ortaya çıktı.
Yaklaşık 200 buzulun uydular aracılığıyla 40 yıldır toplanan verileri incelenerek bu kötü tabloya ulaşıldı.
Michalea King ve bilimsel araştırma ekibinin birlikte incelediği veriler ışığında Grönland'daki erimenin artık geri dönülemez bir noktaya geldiği belirtildi.
Bölgeye yağan karın, adanın sahip olduğu buz kütlesindeki erimeyi telafi edemeyeceğinin de altı çizildi.
İşin daha da kötüsü sıcaklık artışları dursa bile buzulların erimeye devam edecek olması...
Grönland'ın da erimesiyle birlikte 1000 yıllık bir sürecin ardından suyun 7 metre yükselebileceği ifade ediliyor.
Ada sürekli erimeye halinde. Bu erime, Dünya'yı kaplayan okyanuslardaki su seviyesini ise yıllık ortalama 1 mm kadar artırıyor.
Bilim insanları bu erimeyi bir örnekle açıklıyor: 2019 yılında Avrupa’yı vuran sıcak dalgasının etkileri, Grönland’da öyle sert hissedildi ki beş gün içinde adadaki buz tabakası 55 milyar ton su kaybetti. Korkunç...
Buz tabakasındaki erime, genel olarak erime sürecini de hızlandırıyor; çünkü buzulun üzerindeki su birikintileri güneş ışınlarını içine hapsediyor ve bu da erime sürecini hızlandırıyor.
Diğer yandan kutup ayılarıyla ilgili gelen son haberler yürekleri burkuyor. Küresel ısınmanın giderek artmasıyla birlikte avlanmakta zorlanan bu devasa canlılar, birer birer 'yamyama' dönüşüyor.
Küresel ısınmayla birlikte bugüne dek hiç duymadığımız pek çok sorun ortaya çıktı. Buzlar eriyor, okyanus suları yükseliyor, yer yer bazı adalar tamamen sular altında kalıyor, sel felaketleri artıyor, çekirge istilaları baş gösteriyor ve elbette pek çok hayvan türü yok olmanın eşiğine geliyor.
Avustralya'da geçen sene sonu başlayıp aylarca süren orman yangınları ise belki de küresel ısınmanın en acı faturalarından biri oldu. Ancak gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle hızla devam eden küresel ısınma, canlıların canını yakmaya devam ediyor.
Kutuplarda zorlu koşullarda yaşam mücadelesi veren kutup ayıları, sıcaklığın artması ve buzların erimesiyle birlikte daha zor avlanmaya başladı.
Genel olarak fok balıklarıyla beslenen ve ince buz tabakası üzerinde avını yakalayan kutup ayılarının bu buz tabakalarının erimesinin ardından günlerce yiyecek aradığı, bulamadığı ve zayıf düşüp ölmeye başladığı dikkat çekiyor.
Ancak işin daha da kötü yanı, kutup ayılarının kendi türlerini yemeye başlayacak kadar çaresiz bir durumda olması... Kimi kendi yavrularını yerken, kimi de diğer kutup ayılarından zayıf olanını yakalayıp öldürüyor ve bu şekilde hayatta kalmaya çalışıyor.
Yiyecek bulamadığı için şehirlere inen ayıların sayısında da ciddi bir artış gözlemlenirken, ayıların eskisi gibi avlanıp kendilerini doyurabilme ihtimali hayli azalmış durumda.
Küresel ısınmayla birlikte dünya kıyametine adım adım yaklaşırken ünlü fizikçi Stephen Hawking ölümünden kısa bir süre önce dünyayı şaşırtan kıyamet uyarıları yaptı! Bakın dünyanın kıyameti Hawking'e göre nasıl kopacak?
Geçen yıl Mart ayında 76 yaşında hayatını kaybeden İngiliz fizik profesörü Stephen Hawking genel görelilik ve karadeliklerle ilgili araştırmalarıyla ün kazanmıştı.
Fakat Hawking sıklıkla kendi araştırma alanından çıkarak, önümüzdeki dönemlerde insanlığı bekleyen zorluklar ve varoluşsal tehditlere de dikkat çekti. Bu konulardaki açıklamaları basının manşetlerinde yer alırken bazen de tartışma yarattı.
Stephen Hawking tüm yumurtaları aynı sepete koymayı doğru bulmayan bir kişi. Bu örnekteki sepet ise Dünya oluyor.
Hawking on yıllardır insanlığın diğer gezegenlere kalıcı olarak yerleşmek için harekete geçmesi gerektiğini söylüyordu. Bu açıklamaları sıklıkla manşetlerde yer aldı.
Hawking'e göre insanlığı Dünya'dan silecek olaylardan kaçmak mümkün değil. Bu olaylar arasında göktaşı çarpması gibi kozmik olayların yanı sıra yapay zekâ, iklim değişikliği, genetiği değiştirilmiş virüsler veya nükleer savaş gibi olaylar da olabilir.
2016'da BBC'ye konuşan Hawking, "Dünyada bir yıl içinde bir felaketin gerçekleşme ihtimali çok düşüktür. Ama bu ihtimal geniş bir zaman diliminde artar ve bin, 10 bin yıl gibi zaman dilimlerinde neredeyse kesin hale gelir" demişti.
İnsanlığın o süre zarfında evrene yayılabileceğine güvenen Hawking, yine de önümüzdeki 100 yıl için insanları uyarmıştı:
"Önümüzdeki yüzyıl boyunca uzayda kendine yeterli koloniler kuracak teknolojiye erişemeyeceğiz, bu yüzden bu süreçte çok dikkatli olmamız lazım."
Stephen Hawking yapay zekânın yarattığı fırsatların farkında olsa da tehditlerine karşı da uyarılarda bulunuyordu.
Hawking 2014'te BBC'ye konuştuğunda "yapay zekânın tam olarak gelişmesi insanlığın sonunu getirebilir" demişti.
Hawking'e göre bugüne kadar geliştirilen basit yapay zekâlar çok kullanışlıydı. Kendisinin de insanlarla konuşmasını sağlayan bir yapay zekâ uygulamasıydı.
Fakat Hawking zeki robotların gelişmiş formlarının insanlardan üstün hale gelebileceğini düşünüyor.
Stephen Hawking dünyadaki yaşama dair en büyük tehditlerden birinin iklim değişikliğinden geleceğini düşünüyordu.
Hawking, bu yüzden ABD'nin Paris Anlaşması'ndan çekilmesine dair endişelerini de açıklamıştı:
"Geri döndürülemez noktaya çok yakınız. Trump'ın bu eylemi Dünya'nın 250 derece sıcaklıkta ve asit yağmurlarının olduğu Venüs'e benzemesine giden yolu açabilir."
Evren'in her yerinden akıllı varlıklara dair sinyalleri tarayan SETI gibi yapılar mevcut olsa da Hawking evrendeki diğer akıllı uygarlıklara seslenmeye karşı uyarılarda bulunuyordu.
2010 yılında Discovery Channel'a konuşan Hawking, uzaylıların Dünya'yı kaynakları için talan edip yoluna devam edebilme ihtimalinden endişelendiğini söylemişti:
"Eğer uzaylılar bizi ziyaret ederse Kristof Kolomb'un Amerika'ya ayak basması gibi olacaktır. Bu yerli Amerikalılar için hiç iyi olmamıştı.
"Akıllı varlıkların tanışmak istemeyeceğimiz türden şeylere nasıl dönüşebileceğini görmek için kendimize bakmamız yeterli."