Güncelleme Tarihi:
Cuma namazı hazırlıkları başladı. Her hafta olduğu gibi bu hafta da namaz ibadetini dini vecibelerine uygun olarak hakkıyla yerine getirmek isteyenler, cuma namazının kılınışı ve abdestin alınışıyla ilgili bilgileri araştırıyor.
Bugün 2020 mart ayının ilk cuma namazı için camileri ziyaret edecek olan vatandaşlar, saat bilgisinin yanı sıra cuma namazının kılınışıyla ilgili bilgileri inceliyor. Cuma namazının vaktinde kılınması kadar dini vecibelere uygun olarak gerçekleştirilmesi de önemli. Peki, cuma namazı nasıl kılınır? Abdest nasıl alınır?
Cuma namazı dört rekât ilk sünnet, iki rekât farz ve dört rekât son sünnet olmak üzere on rekâttır.
Cuma günü camide öğle namazı vaktinde cemaatle kılınır.
Önce ilk sünnet tıpkı öğle namazının ilk sünneti gibi kılınır. Sünnetin ardından imam-hatip minbere çıkarak oturur. Müezzin, iç ezanı okur. Ezandan sonra imam-hatip kalkarak iki kısımdan oluşan hutbeyi okur. Hutbede cemaati dinî konularda bilgilendirici ve yönlendirici konuşma yapar.
Hutbe okunduktan sonra imam-hatip minberden inerek cemaatin önüne geçer ve cemaate iki rekât Cuma namazı kıldırır.
İmam-hatip, Cuma namazının farzına ve cemaate imam olmaya, cemaat de Cuma namazına niyet eder. Tıpkı cemaatle kılınan sabah namazı gibi iki rekât Cumanın farzı kılınır.
Cuma namazında imam-hatip, Fatiha ve zamm-ı sûreyi sesli olarak okur.
Cuma namazının farzı kılındıktan sonra, cumanın son sünneti kılınır. Bu sünnet, öğlenin ilk sünneti gibi kılınır. Böylece Cuma namazı tamamlanmış olur.
Cuma namazının farzı iki rekattır. Bunun yanında farzdan önce dört rekat, farzdan sonra dört rekat olmak üzere sekiz rekat da sünneti vardır (Kasani, Bedaiu’s-Sanai’, I, 269).
İmam Ebu Yusuf’a ve İmam Muhammed’e göre ise farzdan sonra kılınacak sünnet bir selamla dört ve bir selamla iki rekat olmak üzere toplam altı rekattır. Bu görüşün Hz. Ali’den rivayet edildiği nakledilmektedir (Kasani, Bedaiu’s-Sanai’, I, 285). Ülkemizde bu namazlar dört rekat cumanın son sünneti ve iki rekat vaktin sünneti adı ile kılınmaktadır.
Bunlara ilaveten zuhr-i ahir adıyla dört rekat olarak kılınan namaz, cuma namazına dahil değildir. Hz. Peygamber’den ve ilk dönemlerden gelen rivayetler arasında bu isimle kılınmış bir namaz yoktur.
Abdest, “belli organları usulüne uygun olarak su ile yıkamak ve bazılarını da ıslak el ile mesh etmek” şeklinde tarif edilir (Merğinani, el-Hidaye, I, 12).
Abdestle ilgili olarak Kur’an-ı Kerim’de, “Ey iman edenler! Namaza kalktığınızda yüzlerinizi, dirseklere kadar kollarınızı yıkayın, başınızı meshedin ve topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer su bulamazsanız temiz toprakla teyemmüm edin” (Maide, 5/6) buyrulur. Hz. Peygamber (s.a.s.) de hem abdestin nasıl alınacağını müslümanlara fiili olarak göstermiş (Merğinani, el-Hidaye, I, 13) hem de abdestsiz olarak kılınacak hiçbir namazın Allah katında kabul olunmayacağını belirtmiştir (Buhari, Vudu 2; İbn Mace, Taharet, 47).
Abdestin bu ayette ifadesini bulan dört farzında sünni fıkıh mezhepleri ittifak etmişlerdir. Ancak Hanefi mezhebinin dışında kalan diğer üç sünni mezhebin bunlara bazı şartlar ilave ettiği görülür. Mesela abdeste niyet etmek bu üç mezhebe göre, abdeste başlarken besmele çekmek Hanbeliler’e göre, dört farzın ayette sayılan sıraya uygun yapılması (tertip) Şafii ve Hanbeliler’e göre, bu işlemlerin ara verilmeden yapılması (muvalat) Maliki ve Hanbeliler’e göre, farzdır.
Dört mezhebin farz saydığı hususları da içerecek şekilde sünnet ve adabına (Buhari, Vudu, 8; Ebu Davud, Taharet, 65) riayet edilerek, abdest şöyle alınır:
Abdest, “belli organları usulüne uygun olarak su ile yıkamak ve bazılarını da ıslak el ile mesh etmek” şeklinde tarif edilir (Merğinani, el-Hidaye, I, 12).
Abdestle ilgili olarak Kur’an-ı Kerim’de, “Ey iman edenler! Namaza kalktığınızda yüzlerinizi, dirseklere kadar kollarınızı yıkayın, başınızı meshedin ve topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer su bulamazsanız temiz toprakla teyemmüm edin” (Maide, 5/6) buyrulur. Hz. Peygamber (s.a.s.) de hem abdestin nasıl alınacağını müslümanlara fiili olarak göstermiş (Merğinani, el-Hidaye, I, 13) hem de abdestsiz olarak kılınacak hiçbir namazın Allah katında kabul olunmayacağını belirtmiştir (Buhari, Vudu 2; İbn Mace, Taharet, 47).
Abdestin bu ayette ifadesini bulan dört farzında sünni fıkıh mezhepleri ittifak etmişlerdir. Ancak Hanefi mezhebinin dışında kalan diğer üç sünni mezhebin bunlara bazı şartlar ilave ettiği görülür. Mesela abdeste niyet etmek bu üç mezhebe göre, abdeste başlarken besmele çekmek Hanbeliler’e göre, dört farzın ayette sayılan sıraya uygun yapılması (tertip) Şafii ve Hanbeliler’e göre, bu işlemlerin ara verilmeden yapılması (muvalat) Maliki ve Hanbeliler’e göre, farzdır.
Dört mezhebin farz saydığı hususları da içerecek şekilde sünnet ve adabına (Buhari, Vudu, 8; Ebu Davud, Taharet, 65) riayet edilerek, abdest şöyle alınır:
İslam âlimleri, gerek cuma hakkındaki hadisleri, gerekse Resûlullah’ın (s.a.s.) uygulamasını göz önüne alarak hutbenin esasını teşkil eden rükünler ile sahih bir hutbede uyulması gereken şartları ve hutbenin adabını tespit etmişlerdir (Kâsânî, Bedâiu’s-sanâî, II, 196). Hatip hutbe irad ederken cemaatin konuşmasının doğru olmadığını ifade eden hadisler vardır (Buhârî, Cumua, 36; Müslim, Cumua, 11; Muvatta, Cuma, 6; Ebû Dâvûd. Salât, 237; Tirmizî, Salât, 256; Nesâî, Cumua, 22). Hanefi ve Şâfiîler bu hadislere dayanarak zaruret olmadıkça hutbe esnasında konuşmayı mekruh; Hanbelî ve Mâlikîler haram kabul etmişlerdir (Kâsânî, Bedâiu’s-sanâî, II, 198; Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, I, 429-430). Diğer taraftan yine Resûlullah’ın (s.a.s.) uygulamasını göz önüne alan İslam âlimleri hutbede müminlere dua etmenin mendup veya rükün olduğunu söylemişlerdir (Kâsânî, Bedâiu’s-sanâî, II, 196).Buna göre, hutbenin dinlenmesi, bu esnada başka işlerle uğraşılmaması, konuşulmaması gerekir. Ancak, Hz. Peygamberin (s.a.s.) ismi anıldığında sessizce salavat okunması, hatibin duasına ‘âmin’ denmesi, konuşma olarak değerlendirilmediğinden, bunların yapılmasında bir sakınca yoktur (Bkz. Kâsânî, Bedâiu’s-sanâi’, I, 264; İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 35).